Dolar

42,6978

Euro

50,1724

Altın

5.932,85

Bist

11.311,31

Vicdanlar ayaklandı

2 Ay Önce Güncellendi

2025-10-25 00:05:10

Yusuf Sarıkaya

Siyonist Yahudilerin, toplumların hücrelerine kadar girebilen, insanların zaaflarından yararlanan ve parayla, kadınla, makamla satın aldıkları ajanları vardır. Bu nedenle Yahudiler dini propaganda yapmazlar. Hedefe koydukları ülklerden kendilerine yandaş devşirirler. Yahudi olunmaz, Yahudi doğulur. Bu nedenle Hristiyanlıkta olduğu gibi din propagandası yapan misyonerleri yoktur diyebiliriz. Sonradan Yahudi olmayı küçük birkaç mezhep kabul ediyor olsa da o da milliyetini de değiştirmek şartıyla. Gerçi Yemen'de Yahudi Zu Nüvas vali olunca Hristiyan Necran halkını Yahudiliği kabule zorlamış ancak kabul etmeyince hendekler kazılmış ve kabul etmeyen Hristiyan halk hendeğe doldurulup yakılmış, kendileri de bu durumu keyifle seyretmişlerdir.[1] Tıpkı bugünkü Gazze ve Filistin'de yaptıkları gibi.

Hz. Muhammed (s.a.v.) 'in peygamberliği ve daha sonra Medine'ye hicreti ile Yahudilerle ilk temas sağlanmış oldu. Bazı rivayetlerde aslında Yahudiler son Peygamber'in geleceği bilgisine sahiptiler. Bu nedenle de Medineli paganistlere “Yakında son peygamber gelecek ve biz onunla birleşip sizi yok edeceğiz.” Minvalinde sözler söylüyorlar ve kendi ırklarından bir peygamber bekliyorlardı. (İbn-i Atıyye 1/178) Fakat ne yazık ki, peygamber bekleyen Yahudiler değil, puta tapan müşrikler Müslüman oldu da kitap ehli Yahudiler inat edip Abdullah b. Selam gibi münferit olanları saymazsak Müslüman olmadılar. Üstelik Müslümanlığın en büyük düşmanı kesildiler. Çünkü Yahudiler kendilerinin Allah tarafından seçilmiş olduklarına inanırlar. Peygamberin de ancak kendilerinden olacağı inancını taşırlar.

Sürgün hayatı ve gittikleri yerde zanaata ve ticarete hâkim olmaları, dışlanmışlık ruhu onlarda seçilmiş ırk oldukları vehmini pekiştirdi. Bu anlayış nesilden nesle böylece devam etti. Bu gün dahi böyledir. Ancak medyaya, ekonomiye, ticarete hâkim olduklarından kara propaganda ile ayakta kalmaya çalışıyorlar. Yalnızlaştılar ve toplum vicdanında en ağır hükmü giydiler. Şimdi belli olmasa da bu durum ileride görülecektir. Sivil halklar, sanatçılar, spor adamları kısacası tüm toplum katmanları bugün Gazze ve Filistin'in yanında yer aldılar. Vicdan mahkemeleri, vicdan filoları, vicdan ayaklanmaları başladı. Bir tencere makarna almanın sevincini “ayla lov lov”'a benzer ifadelerle dans eder gibi giden çocuk vb. olaylar toplum vicdanını kanattı, acıttı. Bu durumun insan onuruyla bağdaşamayacağı kabul gördü. Bundan sonrasını İsrail düşünsün. Gazze'nin yıkıntılarına baksın ve çağlar boyu utansın. Ama unutmasınlar insanlık vicdanı bu savaşı kazandı. Gazze'nin imanı kazandı. Bu vahşete sebep olanlar, yardım edenler, sessiz kalanlar kaybetti. Tarih bunu yazacaktır şüphesiz.

Yahudiler Medine'de Evs ve Hazreç kabilelerinin arasını açarak onlara silah satıp yıllarca savaştırdılar. Medine Anayasasında kendilerine tüm özgürlükler verildiği halde onlar buna ihanet edip Müslüman bir kadının tesettürüne saldırdılar, Ahzab (Hendek) Savaşında karşı tarafta yer aldılar. Hâlbuki Medine'ye dışarıdan saldırı olursa Müslümanlarla birlikte müdafaa edeceklerine dair anlaşma yapmışlardı. Tam tersini yaptılar. Ahzab Savaşında karşı tarafa bilgi sızdırdılar. Hayber'de de aynı bozgunculuğa devam ettiler. Tabi yaptıklarına ceza olarak kendi kutsal kitaplarına göre verildi.

Yahudi Ahbarları (Din adamları) sapkınlığa girdiklerinden hem kendileri hem de ona inanalar yoldan çıkmış ve dünyanın taşıyamayacağı hale gelmişlerdir. Bu gün de aynıdır. Bu halet-i ruhiyye kuşaktan kuşağa devam etmektedir. Bu zihniyet tahripçidir. Bu zihniyet iftiracıdır. Bu zihniyet hırsızdır. Bu zihniyet öldürür “öldürüldüm” der. Kelimeleri konduğu anlamın dışına taşır ve başka anlamlar yükler. Kur'ân-ı Kerim bunun örnekleriyle doludur. Bu zihniyetin tahripkâr oluşunun ispatı Filistin'de, Gazze'de yaşananlardır. Hangi vicdan bu yıkıma, bu felakete razı olabilir? Havadan tonlarca bombayı bırak ve her şeyi yak yık buna da savaş de. Onun için bu acımasızlığa toplum vicdanı ayaklanmıştır. Erinde geçinde bu soykırımın hesabı sorulacaktır. Artık bu zihniyet fiziki olarak sürgün edilmeseler de toplum vicdanında sürgün edilmiştir. Bu nedenle bu zihniyeti kontrol altında tutmak gerekir. İnşa ettikleri tüm gettolar (Basın, para ağaları, istihbarat teşkilatları vb.) zaptu rabt altına alınmalı. Yoksa bu zihniyet Arz-ı Mev'ud ve kurtarıcı Mesih'in gelmesi gibi sapkın inançları sebebiyle dünya hâkimiyetini ele geçirme saplantıları insanlığın sonunu getirecektir. Kastım her bir Yahudi değildir. Yahudiliği bu anlayış ve inanışa getirenlerdir. Bunu herkes görmeli ve ona göre adım atmalıdır. Bu zihniyeti taşıyanların sicilleri üç bin yıldan beri bozuktur. Hiç bir taahhütlerine güvenilmez.

Yusuf SARIKAYA \ Timeturk

[1] K.Kerim, Buruc Sûresi/4

Tüm Yazıları

Haber Ara