Dolar

42,6979

Euro

50,1365

Altın

5.916,91

Bist

11.311,31

Eğitim meselemiz

2 Saat Önce Güncellendi

2025-12-15 02:36:27

Yusuf Sarıkaya

Eğitim bir toplumu geçmişten geleceğe bağlayan, süreklilik ve ihtiyaca göre yenilenme isteyen, örgün veya yaygın şekilde devam etmesi gereken en önemli faaliyettir. Tabi eğitim, alt birimleri ile birlikte bütünlük arz eder. Eğitim ordusu, müfredat, veliler, okul idaresi, okulun fizikî durumu gibi kısacası bütün halinde ele alınması gereken bir konudur bu. Eğitime tek yönden bakmak sağlıklı tespit yapmaya engel olur.

Önceki dönem eğitimler çok eleştirildi. Ezbercilik yapılıyor, öğrenciye şahsiyet kazandırılmıyor, kitapları temin edemiyoruz, kalabalık sınıflarda ders veriliyor, sıralar bozuk, okullar kalorifersiz diye çok şikâyet ediyorduk. Şimdi bunların aşağı yukarı tamamı çözüldü. Ama o eleştirdiğimiz dönemin eğitim ve öğretimini içerik olarak arar olduk. Abartmıyorum evet abartmıyorum. Sakince konunun üzerine gidelim isterseniz.

Zorunlu eğitimin on iki yıla çıkmasının ciddî bir hata olduğu artık anlaşılmıştır. İlkokulun dört yıl olmasının sakıncaları da ortaya çıkmıştır. İlkokul son sınıfta olacak bir öğrenci orta birinci sınıfta olma durumunda olduğundan pedagojik yönden bocalamaktadır. Konu erbabınca yeniden ele alınmalıdır.

Okullarda serbest kıyafet uygulaması hem öğretmen, hem de öğrencilerden kaldırılmalıdır. Evet, bir çalışma var ama yeterli değildir. Özellikle öğrenci, eğitimci ve idareci bazında giyim kuşamda standart getirilmelidir. Kirli sakal, şort veya şort kadar kısa giysi ile öğretmen öğrencinin karşısında olamamalıdır. Kot pantolon, ütüsüz kıyafetler eğitimciye yakışmaz. Bu bizim kültürümüz ve algımız budur. Avrupa farklı olabilir. Biz sadece oradan bize uyacak olanları alırız.

İlkokulda beyaz yaka, mavi önlük günleri geri gelmelidir. Hiçbir sınıfta kız öğrenci takı takmamalıdır. Erkek öğrenci saç uzatmamalıdır. Yani okullar, öğrenciler ve eğitimciler asli görevlerine dönmeliler. Biliyorum hemen ateşi tepesine çıkanlar olacaktır ama karma eğitim, bir de bu başıboşluk içinde daha da işi çıkmaza sokmaktadır. En azından bu konuya duyarlı olanların hakkı teslim edilsin. İsteğe göre kız ve erkek liseleri ayrılsın. Cumhuriyetin başlangıcında da böyle okullar vardı malum. Böylece öğretmen de öğrenci de veliler de rahat etsin. Olgunluğa eren çocuklarımızın özel sorunları, o yaşa bağlı psikolojik halleri tavan yapar. Karşı cinsler birbirine kur yapar. Bu yaşta bunlar normaldir. Biz bu ortama sebep olmayalım. Karma eğitimin açtığı yaraları ne olur siyasi düşünmeyelim. Kıskançlık krizleri, akran zorbalığı ve sınıfta öğretmenle alay, fizikî ve sözlü tacizin kökeninde bu var.

Ortaokuldan itibaren çıraklık ve meslek okullarına yönlendirme daha ciddi yapılmalıdır. Tespitler iyi yapılmalı ve bu alan özendirilmelidir. Veli, idare öğretmen bu konuda uzlaşma sağlamalıdır. İlgi alanı başka olan evlatlarımıza ille de üniversite okuyacaksın dayatması yapılmamalı, çocuklarımız yarış atı gibi kullanılmamalıdır. Veliler kendileri olmak isteyip te olamadıkları arzularına çocukları üzerinden ulaşmaya çalışmamalıdır. Kariyer yapacağız diye hayatın normal akışının önünde durulmamalıdır. Akademik başarı seviyesini yakalama iştahıyla övünç için herkesi aynı kulvarda yarışa sokmamalı.

Çocuklarımız edebiyat ve sanatla ilgilenmelidir. Naif duygular, ince bakışlar ve derûnî yönelişler kazandırılmalıdır. Klasiklerimizle birlikte dünya klasikleri, romanları, hikâyeleri asgari düzeyde de olsa verilmeli ve gerektiğinde bu konuda öğrenciler ödüllendirilmelidir.

Köy okullarında eğitim görmek, üç sınıf bir arada da olsa, servislerdeki olumsuzluklardan kurtulmak için daha da sağlıklı olur. Daha sıcak bir eğitim ve daha samimi bir ortam sağlanmış olur. Kontrolsüz servisler, alakasız ses kirliliği, pedegojiden uzak yaklaşımlar ile çocuklarımız zarar görmektedir. Hem köy okulları terk edilmişlikten kurtulur, hem de çocuklarımız zamanlarını daha iyi kullanmış olurlar.

Öğretmenlik aşk işidir. Aşkı olmayan öğretmenlik yapmamalı. Aynı zamanda öğretmen alanında daima yenilenen birisi olmalıdır. Bunu gerekirse mevzuatla da sağlamak gerekir. Kastım alan bilgileridir. Gerekirse belli aralıklarla alan ölçme değerlendirmeleri yapılmalıdır. Sakıncaları olmakla birlikte sicil yeniden gündeme alınmalıdır. Yani eğitimimiz her yönüyle ele alınmalı ve bir devlet politikası olarak yürütülmelidir. Eğitimde bilimsellikle birlikte bizi biz yapan milli ve manevi değerlerimiz asla göz ardı edilmemelidir. Bilimselliğe evet ama dini, ahlaki ve sosyal konularda milli harsımız da çocuklarımıza kazandırılmalıdır.

Sosyal medya kullanımına sınır getirilmesi için yapılan çalışmaları destekliyoruz. Buna acil olarak eğilmeli ve gerekli adımlar atılmalıdır. Mutlaka bunu sulandırmak isteyen mihraklar olacaktır ancak aklı başında herkes on beş yaş ve altı için zararlı dijital platformların kullanılmasına karşıdır.

Eğitimini düzenli ve aşkla yapan öğretmenlerimiz, öğrenciliği öğrenciye yakışacak şekilde yürüten öğrencilerimiz, daima çocuğu ve öğretmenlerle iletişim içinde olan velilerimiz çoğunlukta olduğu için elbette mutluyuz. En azından arzumuz ve temennimiz budur. Ancak yaygınlaşma istidadı gösteren yanlışları dile getirmek te hepimizin görevidir diyor eğitim camiamıza gönülden başarılar diliyorum.

Yusuf SARIKAYA/ Timeturk

Tüm Yazıları

Haber Ara