Orta öğretimden beri okumalarımda önemli bulduğum bana göre seçme cümlelerin altını çizerek okurum. Daha sonra yeniden okumak istediğimde daha çok altı çizili olan cümlelere bakarım. Bu durum hem yıllar önce nasıl bir bakış açım varmış onu tespit etmeme, hem de kısa yoldan kitabı yeniden okumama yardımcı olur. Zaman zaman bu tarz yazılar yazmayı düşünüyorum. Şimdi de sizlere böyle bir yazı ile ulaşmayı arzu ediyorum.
Tefekkür, düşünce ve yaşantımda kendisinden etkilendiğim, süreklilik arz etmese de kendisini ziyaret ettiğim, sohbetinden istifade etmeye çalıştığım ama daha çok eserlerinden faydalandığım Sezai Karakoç'un eserlerinde altını çizdiğim cümlelerden bazı alıntılar yapacağım inşallah.
“Büyük bir toplum bir kere düşmeyegörsün; bir kere ayağı kaymayagörsün güngörmüş halkın. Ah, ne paniktir o! Ne yuvarlanıştır o baş aşağı!
“Böyle bir toplumda tarih, hainleri kahraman, kahramanları hain sayan şarlatanlık ve dalkavukluk edebiyatı olmuştur.
Böyle bir toplumda felsefe, inkâr hezeyanlarının, mantık yoksunluğun zavallı hırıltılarıdır.
Böyle bir toplumda bilim, ezber ve taklitçilikle hafızaya yüklenmiş kör bir yığın aktarma bilgileridir.
Böyle bir toplumda basın, ahlaksızlık propagandası, cehalet reklamcılığı, kendi ülkesinin de öz değerine hakaret, yabancı ve düşman kültürlerin salgıladığı kalitesizliğin ifarazat bataklığına saplanıp kalmaktadır. Böyle bir toplumda basın şanlı dördüncü kuvvet değil, süflî beşinci koldur….
Hiçbir kurtuluş yok mudur bu hale gelmiş bir toplum için? Vardır. Ve o kurtarıcı öz mayasını büsbütün yitirmeyen halkın içindedir.
Bu toplum nerede diyeceksiniz. Derim ki, gözünüzü yumup elinizi uzatınız, korkarım ona dokunacaksınız.” Çağ ve İlham/1)
“Nefsin buyruğuna başkaldırma birinci adımdır. Onu kınam ikinci adımdır. Kalbe gelen rahmanî bağış ve ilhamlara uyma, yani Tanrı buyruklarına seve seve koşma, üçüncü adımdır ruhun dirilişinde. Ruhun Tanrı'ya inanmaktan, O'nun buyruklarına uymaktan, O'nun yasaklarından kaçınmaktan bir tatminlik duyması, memnun olması, gelişim sevinciyle dolması dördüncü adımdır. Tanrı'dan her hal ve şartta razı olma, teslimiyet beşinci adımdır. Tanrı'nın insandan razı olacağı bir yücelişe eriş ise altıncı adım, son adımdır.” (Çağ ve İlham/2)
“İnsanoğlunun en ayırıcı vasfı, düşünmektir. En büyük özelliğidir bir bakıma bu. Yemek, içmekte, hayvanlarla ortak yazgıdayız. Havadan, sudan ve gün ışığından yararlanmakta da bitkilerle ortağız. Allah'ın önünde eğilmekte meleklerle birlikteyiz. Ama yalnız düşüncedir ki adeta bize mahsustur.” (Çağ ve İlham/3)
“Endülüs'te bir medeniyet, İslam Medeniyetinin bir varyasyonu olan bir medeniyet acımasızca yok edildi. Sarayları, camileri, kütüphaneleri ve daha nice nice eserleriyle belki bir daha eşini dünyanın göremeyeceği bir medeniyet, yeryüzünden silindi. Yalnız hayat tarzı, dünya görüşü ve canlı ruh değil, taşa ve toprağa, ağaç ve suya tasarrufla vücuda getirilmiş, âdeta abideleşmişler hissini veren eşsiz anıtlar yakıldı yıkıldı… Medeniyet tahripçilerine karşı sesini yükseltmelidir insanlık. Bu, onun hem hakkı hem de vazifesidir.” (Çağ ve İlham/4)
“İslam'ın Dirilişi deyimiyle şüphe yok ki, İslam halklarının dirilişini söylemek istiyoruz. Yoksa İslam prensiplerinin değil. Çünkü: İslam prensipleri hiçbir zaman ölmemiştir ve ölmez, her zaman için dipdiridir, ezelidir ve ebedidir.” ( İslam'ın Dirilişi)
Yusuf SARIKAYA/ Timeturk