Dolar

42,7874

Euro

50,1559

Altın

5.969,62

Bist

11.341,90

Teşhirin Adaleti, Adaletin Sessizliği

2 Saat Önce Güncellendi

2025-12-22 00:21:51

Şakir Kurter

Son günlerde, toplumun damarlarında zehirli bir yılan gibi kıvrılarak ilerleyen uyuşturucu salgını, medya ve sanat dünyasının parlak vitrinlerini paramparça eden bir fırtına gibi esiyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın demir yumruğuyla vurduğu operasyonlar, Mehmet Akif Ersoy'dan, Ela Rümeysa Cebeci'ye, Aleyna Tilki'ye Danla Bilic'e, İrem Sak'dan Yusuf Güney'e ve Melisa Döngel'e uzanan bir yıldızlar geçidini karanlığa gömüyor. Bu isimler, bir zamanlar hayranların kalplerini fetheden ikonlar iken, şimdi narkotik ağına dolanmış kelebekler gibi çırpınıyorlar. Operasyonlar, yalnızca birer polisiye hikaye değil; bir ulusun geleceğini kemiren devasa bir canavarın diş izlerini ortaya seren bir vahiy. Zira uyuşturucu, ortaokul koridorlarında bile sessiz bir katil gibi dolaşırken, bu zehirli köklerin medya ve sanat çevrelerinde sökülmesi, hem bir zafer narası hem de derin bir vicdan muhasebesinin kapısını aralıyor.

Operasyonların Görkemli Vuruşu

Sayın Ali Yerlikaya'nın liderliğinde İçişleri Bakanlığımızın ve emniyet teşkilatımızın bu kahramanca hamleleri, karanlığın ortasında parlayan bir kılıç gibi takdire şayan. Haftalar önce magazin alemini sarsan dalgalar, bugün sosyal medya fenomenlerinden rap sanatçılarına, televizyon yıldızlarından influencer'lara uzanan bir tsunamiye dönüşüyor. Gözaltındaki figürlerin telefon sırları çözümlenirken, yeni operasyonların habercisi fısıltılar kulaklarda uğulduyor; bu, devletin narkotik depremine karşı kalkanını kaldırmasının epik bir yansıması. Ancak, bu başarıların toplumun önüne serilmesi, bir yandan caydırıcı bir tokat gibi etki yaratırken, diğer yandan acımasız bir soru doğuruyor: Bu gösterişli tutuklamalar, zehirli kökleri gerçekten kurutacak mı, yoksa sadece birer sis perdesi arkasında kaybolan medya illüzyonu mu olacak? Ünlülerin itibarlarının bir gecede toz duman olması, genç nesillere “zehirin gölgesi altında dans etmek, sonsuz bir cehenneme bilet almaktır” mesajını haykırıyor.

Toplumun Kanayan Yarası

Ülkemizde uyuşturucu salgını, masum çocukların okul sıralarına sızmış bir hayalet gibi yayılıyor; ortaokul çağındaki gençler, bu ölümcül iksirle tanışırken, toplumun vicdanı derin bir uçurumun kenarında titriyor. Sanatçıların ve medya ikonlarının bu operasyonlarla ifşa edilmesi, elbette stratejik bir ustalık: Onlar, milyonların rol modeli, hayran kitlelerinin pusulası ve ilham kaynağı. Bu isimlerin düşüşü, bir yıldızın kara deliğe kapılması gibi, gençleri “idollerin tahtı bile zehirle sallanır” diye uyarıyor. Ne var ki, bu yaklaşım, sistemin derin çatlaklarını örtbas edemez. İnsan öldürme, kadına tecavüz, uyuşturucu ticareti gibi toplumun omurgasını kıran suçlar, en ağır demir zincirlerle bağlanmadıkça; infaz düzenlemeleri bir demir yumruk gibi sertleşmedikçe, bu operasyonlar sadece birkaç parlak yüzün lekelenmiş portrelerinden ibaret kalır. Zehir baronları, gölgelerde kahkaha atarken, ünlülerin manşetlerdeki çırpınışı, bir tragedyaya dönüşür.

Cezaların Yumuşak Karnı

Düşünün ki, emniyet güçlerimizin yetki alanı genişletilmeden, bu savaş nasıl zaferle taçlanır? Operasyonlar, birer efsanevi destan yazarken, yargı sistemimizin kırılgan kalbi, suçluları kısa sürede sokakların kucağına geri salıveriyor. Bu kısır döngü, toplumun güvenini bir kum fırtınası gibi erozyona uğratıyor; zira ünlülerin gözaltı siluetleri gazetelerde yankılanırken, asıl suç imparatorları, karanlık saraylarında tahtlarında oturuyor. Gerek Gazeteci gözüyle gerekse toplumsal faydayı öncelemiş bir vatandaş gözüyle değerlendirdiğimde, bu manzara bir felaket senaryosu: Devlet, eliyle zehri temizlerken, yasalarıyla onu yeniden suluyor. Acil bir ceza reformu, infaz mekanizmalarının granit gibi sağlamlaştırılması ve emniyetin yetkilerinin bir kartal kanadı gibi genişletilmesi, bu belanın kökünü kazıyacak tek iksir. Aksi halde, operasyonlar sadece birer fırtına öncesi bulutlar gibi geçici kalır; toplum ise, zehirli bir okyanusta boğulmaya mahkum.

Birleşme ve Reform Çağrısı

Sonuç olarak, bu operasyonlar bir uyanış çanı olmalı; medya ve sanat dünyasının yıldızları birer birer sönerken, asıl ışık, adaletin ebedi meşalesinde parlamalı. Türkiye, bu karanlık bulutlara karşı birleşmeli; yoksa yarınlarımız, zehirli bir mirasın esiri olarak, unutulmuş bir mezarlıkta yatacak. İçişleri Sayın Ali Yerlikaya'nın liderliğinde ki Emniyetin kahramanları alkışlanırken, yasama erkinin de aynı cesaretle adım atması, ulusun kurtuluşunun anahtarıdır. Zehirli yılanın başını ezmek için, sadece kılıç değil, demir bir irade şarttır.

Bu halkın beklentisini görmezden gelmeyin; yok sayamayacağınız kadar yanan yüreklere en azından bir umut bırakın.

Şakir Kurter \ Timeturk

Tüm Yazıları

SON VİDEO HABER

İsrail ordusu 16 yaşındaki genci infaz etti

Haber Ara