Ortadoğu'nun kanayan kalbi Gazze'de yıllardır süren İsarail işgalinin ardından, bugün yeni bir dönemin kapısı aralanıyor. Hamas ile İsrail arasında imzalanan ateşkes anlaşması, milyonların özellikle İsrail'in bombalarının gölgesinde şehirlerinden sürülen binlerce Gazze'li kardeşlerimizin hayatına dokunabilecek kadar kritik bir adım…
Ancak bu adım, kalıcı bir barıştan ziyade savaşın durduğu kısa bir soluklanma gibi görünüyor.
Ateşkesin Sınırları
Taraflar arasında varılan mutabakata göre, Hamas elindeki esirlerin bir kısmını serbest bırakacak; İsrail ise yıllardır işgal politikasıyla genişlettiği, aslında tamamı Filistin'e ait olan topraklardan Gazze'deki bazı bölgelerden çekilmeyi ve bombardımanları durdurmayı kabul etti.
Bu süreçte insani yardımların bölgeye ulaştırılmasına izin verilmesi, anlaşmanın en kritik başlıklarından biri olarak öne çıkıyor; ancak bunun sahada ne ölçüde uygulanabilir olacağını hep birlikte göreceğiz.
Zira işgalci İsrail'in iki yılı aşkın süredir Gazze'ye insani yardımın ulaşmasını engellemesi nedeniyle, açlık ve yetersiz beslenme yüzünden hayatını kaybedenlerin sayısı her geçen gün artıyor.
Ancak, silahsızlanma, sınırlar, yönetim modeli ve siyasi statü gibi meseleler hâlâ çözüm bekliyor.
Yani bu, henüz “barış” değil; sadece silahların susması anlamına gelen bir ateşkes.
Gazze Halkı İçin Bir Nefes
Gazze, yıllardır süren abluka ve yıkımın ardından belki ilk kez bu kadar sessiz…
Yıkılmış binaların gölgesinde, suya ve ekmeğe hasret çocuklar için bu ateşkes, belki de sadece bir nefeslik umut.
Ancak o umudun, yeniden hayal kırıklığına dönüşmemesi için bu sessizliğin kalıcı adımlarla desteklenmesi gerekiyor.
İnsani yardım koridorlarının açık tutulması, sağlık hizmetlerinin yeniden kurulması, halkın yaşam koşullarının iyileştirilmesi — işte bu ateşkesin anlamını güçlendirecek unsurlar bunlar.
Siyasetin Satranç Tahtasında Ateşkes
Bu ateşkes, askeri bir karar olmakla beraber aynı zamanda bölgesel dengeleri de ilgilendiren politik bir manevra.
İşgalci İsrail yönetimi, bunu “güvenliğin yeniden sağlanması” olarak sunacak olsa da bu gerçekte yıllarca süren direnişin sonunda Hamas'ın masaya oturabilen taraf olmasıyla , siyasi bir meşruiyet kazanımı ve zaferidir.
Ateşkesin sekteye uğramadan uygulanabilmesi sürecinde Türkiye, Katar, Mısır ve ABD gibi ülkelerin diplomatik rolleri de belirleyici olacak.
Türkiye'nin Rolü: Vicdanın Sesi, Diplomasinin Umudu
Türkiye, bu ateşkes sürecinde diplomatik bir arabuluculuğun ötesinde bölgenin vicdan sesi olarak öne çıkıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ve Dışişleri Bakanlığı'nın son açıklamaları, Türkiye'nin ateşkesin sürdürülebilirliği ve insani yardım koridorlarının güvenliği konusundaki kararlılığını gösteriyor.
Ankara, yıllardır hem Filistin halkının meşru haklarını savunuyor hem de İsrail'le diplomatik diyalog kanallarını açık tutuyor.
Bu iki yönlü duruş, Türkiye'yi krizi yönetebilen nadir aktörlerden biri haline getiriyor.
Türkiye'nin önümüzdeki dönemde:
Ateşkesin uygulanmasını denetleyecek uluslararası gözlem misyonlarında en başta yer alması,
Gazze'nin yeniden inşası sürecinde insani ve teknik destek sağlaması,
Filistin'in siyasi birliğini güçlendirecek adımlara öncülük etmesi bekleniyor.
Bu noktada Türkiye, yalnızca diplomasi masasında değil; sahada da adalet ve insani sorumluluk ekseninde aktif bir rol üstleniyor.
Zira bu milletin kadim misyonu, mazlumlara kol kanat germektir.
Kalıcılığa Giden Yol
Gerçek barışın temeli, ateşkesin üzerine inşa edilir.
Bugün atılan bu adım, eğer şu beş ilke üzerine kurulur ve sürdürülürse, kalıcı bir barışın kapısını aralayabilir:
1. Güvenlik Garantisi ve Denetim:
Ateşkesin ihlali halinde devreye girecek uluslararası mekanizmalar oluşturulmalı.
2. İnsani Onarım:
Gazze'nin altyapısı, hastaneleri, okulları ve su sistemi yeniden kurulmalı.
3. Siyasi Temsil ve Yönetim:
Gazze'nin geleceği, yerel yönetim ve Filistin bütünlüğü temelinde belirlenmeli.
4. Uluslararası Katılım:
BM, Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı sürecin aktif takipçileri olmalı.
5. Savaş suçları ve sivil ölümlerle ilgili İsrail'li sorumlular için adalet mekanizmaları çalıştırılmalı.
Umut mu, Moladan Fazlası mı?
Bu ateşkes, belki de Ortadoğu'nun uzun yıllardır göremediği bir nefes aralığı.
Ama tarih bize şunu defalarca gösterdi: Ateşkes, yalnızca niyet varsa barışa dönüşür.
Eğer bu sessizlik, adaletin, onarımın ve İsrail'in işgal ve ölümle kararttığı Gazze ve Filistin halkının huzurunun başlangıcı olursa; belki de yıllardır “barış” diye özlemini kurduğumuz şey bu kez kalıcı olur. Ancak barışın tam anlamıyla gerçekleşmesi için İsrail'in Filistin topraklarından tamamen çekilmesi ile mümkün olabileceğini biliyoruz.