Bir gazeteci kafilesiyle birlikte savaş sırasında Bosna-Hersek ziyaretine katılan Yusuf Sancak karşısında Sırp cephesini görünce tahrik olur ve kendini tutamaz, kaptığı bir silahtan insan canavarları üzerine ateş salar, açar. Gazetelerden birinde bunun haber olması üzerine sol eğilimli basın da Yusuf Sancak'ın üzerine gider adeta yaylım ateşi açar. Adeta ipini çeker. Bu davranışı etik dışıymış. Gazetecilik mesleğiyle bağdaşmıyormuş! Bununla birlikte ateş açtığı kesimler siviller değildir. Aksine Boşnakları hedef alan Çetnik zümresidir. Yani kudurmuş çeteler. Bu baskılar üzerine Yusuf Sancak gazeteciliği bırakmak zorunda kaldı. Baskılar karşısında yıldı ve bu meslekten elini eteğini çekti. İnsan avcısı Sırplar belki bedel ödemedi ama Yusuf Sancak bedel ödedi. Yusuf Sancak'ın hamasette ileri gittiği ve yanlış davrandığı söylenebilir. Lakin hırsızın hiç mi kabahati yok? Suriye katliamları sırasında da söz konusu zümre katliamcı Esat'tan yana tavır almıştır. Bunlar zaten ya Sırplardan ya da Esat gibilerden yana olurlar! Onu gazetecilikten el çektirecek kadar baskı altında tutmak veya almak da bir başka aşırılık değil miydi?
Yıllar sonra bu konuya niye geri döndük? Dönemle ilgili olarak yeni bazı itiraflar geri dönmemizi gerektirdi. Zira Sırplarla Batılı insan veya Boşnak avcılarının insan avı partileriyle alakalı işbirliği ile ilgili yeni itiraflar ortaya çıktı. Hatta av ne kadar körpe olursa fiyatı o kadar artıyormuş. Bazen insanoğlu vahşette sırtlanları bile geçiyor. Sırtlanlarda yufka yürek ve merhamet aranmaz.
Destan şairimiz Mehmet Akif bu acı ve dokunaklı hali şöyle tasvir eder:
Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta;
Dişsiz mi bir insan, onu kardeşleri yerdi!
Fevzâ(kaos) bütün âfâkına sarmıştı zemînin,
Salgındı, bugün Şark'ı yıkan, tefrika derdi.
İnsan kasabı ifadesi yaygın bir kullanımdır ve meşhurdur. Lakin insan avcısı deyimine az rastlanılır. Bosna'da da sahipsiz kitleler bu duruma düşmüşler ve insan avcılarının kurbanı olmuşlardı. Mazi deşildikçe detayları daha fazla ortaya çıkıyor. Kısaca Sırpların ve insan sırtlanlarının gözetiminde Batılı insan avcıları katliam partileri düzenlemişler. Boşnakları öldürerek vahşi zevklerini tatmin etmişler. Srebrenitsa Soykırımı dahil olmak üzere çok sayıda savaş suçu ve insanlığa karşı suçlara imza atan Sırp güçlerinin, aynı zamanda zengin yabancılara yönelik "savaş turları", İtalya'da yeniden gündeme geldi.
Eski Yugoslavya'daki savaş suçları için kurulan Lahey'deki uluslararası mahkemeye 2007 yılında ifade veren Amerikalı gönüllü itfaiyeci John Jordan, ifadesinde Saraybosna'da bulunduğu süre boyunca "yerel halka benzemeyen" insanları birçok kez gördüğünü söyledi. Jordan, "Kıyafetlerinden, taşıdıkları silahlardan ve hareket etme biçimlerinden buralı olmadıkları çok açık bir şekilde anlaşılıyordu. Bunları, rehber gibi davranan yerli insanlar yönlendiriyordu" dedi. Benzer sahnelerin Mostar ve çevresinde de fark edildiğini söyleyen Jordan, keskin nişancı turizmi ile bölgeye gelenlere ilişkin açıklamasında, "Hem sivil, hem askeri kıyafetler giyiyorlardı. Ama onları ayıran şey silahlarıydı. Yerel savaşçıların belirgin silah tipleri vardı. Bu yabancılar ise daha çok domuz avında, örneğin Schwarzwald'da (Kara Orman) kullanılan av tüfeklerine benzer silahlar kullanıyorlardı. Bunlar kentsel çatışmada kullanılacak silahlar değildi. Yabancıydılar, amatördüler ama tehlikeliydiler" açıklaması yaptı.
Saldırganların hedef seçme eğilimlerinden de bahseden Jordan, "Bazı saldırılarda genel olarak ailenin en küçük üyelerinin hedef alındığını fark ettim. Bir çocuk ve bir yetişkin birlikte yürürse, vurulan çocuk oluyordu. Bir grup genç kız varsa, hedef çoğu zaman en çekici olan oluyordu. Neden bilmiyorum, Tanrı bilir. Ama bir aileyi yok etmek istiyorsanız, çocuğu vurursunuz. Bu diğer tüm aile üyelerini yıkar" ifadelerini kullandı. Keskin nişancıların hedef aldığı en az 225 kişi hayatını kaybetmişti.
Jeffrey Epstein skandalının adeta farklı bir versiyonu. Sırtlanlar arasında yolculuk!
Bunlar paralı askerler değildi belki gönüllü olarak Sırpların saflarında savaşan ya da Boşnak avına çıkmış para veren askerler ya da paramiliterlerdi.
İtalyan La Repubblica gazetesinin haberine göre, Milano Savcısı Alessandro Gobbis bu dosyayı yeniden açıyor. Çünkü bu dosyalarda zaman aşımı yok.
Mustafa Özcan \ Timeturk