Günlerdir gözümüz, kulağımız, kalbimiz SUMUD (Kararlılık) Filosu ile birlikte attı. Onların başarısı için dua ediyor, sosyal medyada her daim takipte kalıyorduk. Tamamen insanî duygularla soykırımcı, çocuk katili ve Siyonist Yahudi Netenyahu ve yandaşlarına rağmen aç- bî ilaç bırakılan mazlumlara sembolik gıda ve sağlık malzemesi taşıma amacını taşıyordular.
Günler, haftalar sürdü bu organizasyon. Dil, din, ırk ve coğrafya farkı vicdan ve insanlık potasında eritilip birlik ruhuna dönüştü. Nihayet bu kadar gaddarlığı, hayvanlığı, hayvandan aşağılığı seyredemezdi insanlık vicdanı. Onlar da bunu yaptılar. Yola çıktılar çeşitli ülkelerden. İlk durak Tunus oldu. Toplandılar, eğitimler verildi, tamiratlar, tadilatlar derken ilk alçak saldırıya tanık oldular. Siyonistler bu kararlı ve cesur yürekleri korkutmayı denedi birkaç insansız hava aracı ile saldırarak. Ama tutmadı. Korkmadılar, yılmadılar. Birkaç gün sonra Akdeniz'de yola revan oldular. Bunların çoğu yelkenli teknelerdi. Hava şartları, dalgalı deniz aman vermedi rahat gitmelerine ama mazlumun yanında olma aşkı onların kararlarında değişikliğe neden olmadı.
Koordinatörlerden işittiğimize göre, Siyonist Yahudiler ve yandaşları ahlak dışı tekliflerle yollarından etmek istediler bu yüreği kocaman insanları. Yeter ki gelmeyin istediler ahlaksızlar. Çünkü elli civarında tekne ve bin civarında insana nasıl müdahale edeceklerdi ki? Mavi Marmara gemisine silahlı baskın yapıp güzel insanlarımızı şehit ettiler. Madleen'i, Hanzala'yı da yolundan ettiler. Gönüllüleri hapsettiler. Ama bu başka bir şeydi. Nasıl karşı koyacaklardı? Dünyada giderek yalnızlaşan ve ABD dışında kimsenin değer vermediği bu katil yönetim çeşitli senaryolar yazdı. Ama yürüyüşü durduramadı. Yüz kilometre kadar yaklaşmışken yine sadist ve hain planlarını devreye soktular.
Önce güçlü ışıklarla, sonra kötü kokulu ve kimyasal sularla korku salmak istediler teknelere. Filonun etrafında dairelere çizerek dalgalar oluşturdular korkutmak için. Ama bunlar insandı. Kendileri gibi insan olmayanlarda olan korku bunlarda yoktu. Sonra teker teker teknelere çıkmaya başladılar. Hem de ellerinde kocaman silahlarla. Korkaklar böyledir. Her canlıdan korkarlar. Çünkü yaptıkları insanlık dışı hareketlerinin hesabını vermekten korkarlar. Onun için şiddettir bunların tek bildikleri. Bir yazımda “İsrail Şiddetten Anlar” demiştim Kur'an-ı Kerim'den ilham alarak. Tur Dağını tepelerine dikmiş ve “sözünüzü tutun” demişti rabbimiz. Kısacası bunlar şiddetten anladığı için silahsız ve sadece yardım etmek için yola çıkmış kocaman yürekli insanlara silah doğrulturlar. Öyle de yaptılar. Ama nafile bu akım devam edecek Allah'ın izniyle. Gönüllülerin sayısı sadece SUMUD Filosunda olanlar değildir. Vicdanı kirlenmemiş tüm dünya onların yanındadır bilmiş olsunlar. Yeni bir dalgada hepimiz orada oluruz Allah nasip ederse.
Holokost ve Antisemitizmi kalkan olarak dünyaya yutturan Siyonistler bilmiş olsun ki, kipa düştü kel göründü. Artık yutmuyoruz. Şayet Siyonizmi desteklemeyen Yahudiler varsa onlar da bu eyleme katılmalılar. Yoksa kendileri de aynı çarkın dişlisi olurlar.
Siyonizm'i anlamak için Roger Garaudy'nin İsrail, Mitler ve Terör adlı kitabını ve diğer kitaplarını okumak gerekir. Antisemitizm ve Holokos'un içi boş yutturmaca olduğunun mahkeme kararları ile ispat edildiğini ancak ellerindeki yalan makinaları ile halen dünyaya yutturuyorlar. Özetle bıldırcın eti ve kudret helvası ikramına rağmen soğan sarımsak isteyenlerden sadakat beklenemez diyen Sezai Karakoç'u anarak yazımıza son verelim. Verdikleri söze ve konuştukları dile asla güvenilmez. Bunu SUMUD tekrar ispat etmiş oldu.
“Zihinlerdeki ablukayı kırma başarısını gösteren” tüm gönüllü dostlara ve Gazze halkına selam olsun.
Yusuf SARIKAYA/ Timeturk
