Dolar

42,5288

Euro

49,5558

Altın

5.753,23

Bist

11.007,37

Türkiye'nin üniversite hayalleri: Diploma mı, meslek mi?

3 Ay Önce Güncellendi

2025-09-01 12:56:06

Dr. Murat Ergüven

YKS Şoku ve Kırılan Hayaller

“Her ile bir üniversite” politikası, gençlere umut verdi ama istihdama çözüm olmadı. Bugün en büyük ihtiyaç, nitelikli mesleki eğitim ve ara eleman açığının kapatılması.

Dr. Murat Ergüven
Stratejik Ekonomist – Katılım Finans, Makroekonomi ve Sosyal Araştırmalar Uzmanı

Geçtiğimiz günlerde açıklanan YKS sonuçları, öğrenciler ve velilerde büyük bir hayal kırıklığı yaşattı. Aslında bu şaşkınlık sürpriz değildi. Çünkü Türkiye'nin yükseköğretim politikaları, son 20 yılda popülist bir anlayışla farklı bir mecraya yönelmişti.

Üniversite Furyası

Türkiye'de 1980 yılında toplam 19 üniversite vardı. 1981 yılında YÖK'ün kurulmasının ardından 1982'de 8 yeni devlet üniversitesi açılarak bu sayı 27'ye yükseldi (Yükseköğretim Kurulu [YÖK], 2024).

1990'lı yıllarda kontrollü bir artış yaşandı, fakat asıl patlama 2000'lerin ortasında başladı. 2006 yılında çıkarılan yasalarla “Her İle Bir Üniversite” politikası kapsamında o yıl bir anda 15 yeni devlet üniversitesi kuruldu (Memurlar.net, 2006). Bununla da kalınmadı; ikinci öğretimler, yeni fakülteler ve programlarla adeta “üniversite bolluğu” yaşandı.

Bugün Türkiye'de 208 yükseköğretim kurumu var (Wikipedia, 2024): Bunların 129'u devlet, 75'i vakıf (özel) üniversitesi, 4'ü vakıf meslek yüksekokulu (YÖK, 2024). Yani 20'den 200'lerin üzerine çıkan bir patlama.

Başlangıçta bu artış aileler için büyük bir umut oldu. “Çocuğum üniversite okusun, büyük şehirlerde sürünmesin” düşüncesi toplumda hızla yayıldı. Ancak bu hızlı genişleme, eğitimde kalite sorununu çözmediği gibi işsizlik ve ara eleman açığının da zeminini hazırladı. Üniversitelerin çoğalması, her ne kadar eğitimde erişimi artırsa da toplumsal refah ve istihdama beklenen katkıyı sağlayamadı.

Kampüslerin çoğalmasıyla mezun sayısı hızla artarken, iş piyasası bu mezunları karşılayacak kapasitede değildi. Bir yanda diplomalı iş gücü fazlası yaşanırken, diğer yanda ara eleman açığı devam ediyordu (TÜİK, 2024; YÖK, 2024).

Diplomalar İşsizliği Çözemedi

Türkiye'de yaklaşık 32,4 milyon kişi çalışıyor; bunların 10 milyondan fazlası üniversite mezunu (TÜİK, 2024). Yani her üç çalışandan biri diplomalı. İlk bakışta güzel bir tablo gibi görünüyor. Fakat detaylara inildiğinde manzara o kadar da parlak değil:

  • Lisans mezunlarının kayıtlı istihdam oranı 2024 itibarıyla yalnızca %75 (TÜİK, 2024). Yani dört yıllık bir üniversiteyi bitiren her dört gençten biri iş gücüne katılamıyor.
  • Ön lisans mezunlarında bu oran %66'ya kadar düşüyor.

Sonuç? Yüz binlerce genç diplomalı ama işsiz. Mühendislik hayaliyle okuyan Ahmet zincir markette kasiyerlik yapıyor, tıp isteyen Ayşe alan dışı işlere yöneliyor. Gençler mutsuz, aileler hayal kırıklığı içinde.

Ara Eleman Krizi: Diplomalı İşsizler ve Nitelikli Eleman Açığı

Türkiye'deki işgücü piyasasında yaşanan ara eleman krizi, eğitim sistemi ile istihdam ihtiyaçları arasındaki uyumsuzluğun çarpıcı bir yansıması. Bir yanda diplomalı işsizler, diğer yanda sanayi ve hizmet sektöründe büyüyen ara eleman açığı… Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın 2023 verilerine göre, bu boşluk sıklıkla göçmen işçilerle dolduruluyor, çünkü yerli nitelikli teknik personel yetişmiyor. Firmalar, yüksek ücretler teklif etse bile ara eleman bulmakta zorlanıyor; hatta yeterli donanıma sahip olmayanlar bile piyasada yüksek ücretlerle iş bulabiliyor.

Meslek liseleri bu açığı kapatacak en kritik kurumlar olmalıydı. Ancak sahadaki manzara vahim: Bazı meslek liselerinde öğrencilerinin sayısı toplam öğretmen sayısının altında; bazı sınıflarda yalnızca 2–3 öğrenci var; atölyeler boş, makineler sessiz. Meslek liseleri bir nitelikli ara eleman yetiştirme üssü olmaktan çıkmış, terk edilmeye yüz tutmuş mekânlara dönüşmüş. Bu durum, gençlerin ve ailelerin meslek liselerine hâlâ mesafeli durduğunu açıkça gösteriyor. Veliler, çocuklarının ağır işlerde çalışmasını istemiyor ve umutlarını üniversiteye yöneltiyor.

Ne var ki, üniversite diploması da artık tek başına iş garantisi sunmuyor. Veliler maddi yük altına giriyor, gençler yıllarını harcıyor; ancak sonuç hayal kırıklığı. Veliler borçlanıyor, gençler umutlarını yitiriyor. Bu yüzden toplumun her kesimi huzursuz: Diplomalı gençler işsiz kalırken, iş dünyası ise “Nitelikli eleman nerede?” diye soruyor.

Bu çelişki dramatik bir tablo oluşturuyor: on binlerce genç, yıllarını eğitime adayıp diploma alsa da iş bulamazken, iş dünyası usta, kalfa, çırak eksikliğinden yakınıyor. Eğitim ile istihdam arasındaki bu uyumsuzluk, Türkiye işgücü piyasasının en kritik sorunlarından biri olarak öne çıkıyor.

Kaçırılan Fırsat: Alman Modeli

Aslında devlet 2000'li yılların başında farklı bir strateji denemeye çalıştı. Öğrencilerin 4. sınıftan sonra yeteneklerine göre mesleğe yönlendirildiği Alman modeli Türkiye gündemine girdi. Bu model, ara eleman açığını kapatmak için son derece uygun bir çözümdü.

Ancak aileler bu yönlendirmeyi pek kabul edemedi. Herkes çocuğunun üniversite diploması almasını arzu ediyordu; ‘evladım masa başında çalışsın, ağır işlerle uğraşmasın' anlayışı hâkim oldu. Toplum meslek yönlendirmesine yanaşmayınca, devlet de talebe göre hareket ederek üniversite sayısını hızla artırdı. Bu süreç, ‘her ile bir üniversite' politikasının hız kazanmasına yol açtı (Memurlar.net, 2006; Wikipedia, 2024).

Popülist Yaklaşımın Sonu

2006'da başlayan “üniversite furyası” kısa vadede işsizliği öteledi, fakat uzun vadede hem ekonomik hem sosyal büyük bir yük meydana getirdi.

Bugün hükümet bu gerçeği fark etmiş durumda. İkinci öğretimler kapatılıyor, kontenjanlar daraltılıyor. Çünkü 4 yıllık üniversite eğitimi, gençlerin büyük kısmı için artık anlamını yitirmiş durumda. Hem maliyetli hem de çoğu zaman sonuçsuz bir süreç.

Üstelik günümüzde birçok bilgi çevrimiçi platformlardan, YouTube'dan ya da yapay zekâ destekli içeriklerden kısa sürede öğrenilebiliyor. Üniversitelerin 4 yılda verdiği bilginin büyük kısmı, doğru bir planlama ile birkaç ayda edinilebiliyor.

Çözüm: Mesleki Eğitimi Güçlendirmek

Türkiye'de hâlâ büyük bir ara eleman açığı bulunuyor. Sanayiden teknolojiye, inşaattan hizmet sektörüne kadar her alanda nitelikli teknik personele ihtiyaç duyuluyor. Bu durum gençlerin mesleki eğitim programlarına yönlendirilmesinin önemini ortaya koyuyor (Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, 2023; OECD, 2022).

Türkiye'nin işgücü piyasasındaki ara eleman krizini çözmek için eğitim sistemi ile istihdam arasındaki uyumsuzluğun giderilmesi şart. Ülkenin geleceği, diplomalı işsizler yerine, mesleğini ustalıkla icra eden ve üretime katkı sağlayan gençlerde. Çözüm ise mesleki eğitimde:

  1. Meslek Liselerinin Cazibesinin Artırılması ve Modernizasyonu: Meslek liseleri ve meslek yüksekokulları, sanayi, tarım, turizm, teknoloji ve hizmet sektörleri gibi bölgenin ekonomik potansiyeline uygun modern teknolojilerle donatılmalı. Müfredat, iş gücü taleplerine göre güncellenmeli ve mezunlara iş garantisi sağlayan staj ve istihdam programları geliştirilmelidir. Toplumdaki “ağır iş” algısı, kamu spotları ve başarı hikayeleri ve meslek liselerinin ve meslek yüksek okullarının prestijini artıran kampanyalarla kırılmalı; böylece bu okullar gençler ve aileler için cazip hale getirilmelidir.
  2. Yerinde Eğitim Modeli ve Bölgesel Uzmanlık: Gençleri şehirler arası göçe zorlayan ve ailelerin bütçesini sarsan üniversite odaklı sistem yerine, yerinde eğitim modeli geliştirilmeli. Her şehir; sanayi, tarım, turizm veya hizmet sektörü gibi kendi potansiyeline uygun mesleki eğitim programlarında uzmanlaşmalı. Almanya'nın “bölgesel uzmanlık” modeli örnek alınarak Türkiye'de de her il için, coğrafi ve ekonomik yapısına uygun mesleki eğitim geliştirmeli (OECD, 2022). Türkiye'de 2025 programında OSB'lere öncelikli yer seçimi ve bölgesel beceri haritası çıkarılması, gençlerin hızla iş hayatına atılmasını sağlayacak, ailelerin ekonomik yükünü azaltacak ve “üniversite göçü”nün toplumsal etkilerini ortadan kaldıracaktır.
  3. Eğitim-İş Dünyası İş birliği: Firmalarla meslek liseleri arasında güçlü bir bağ kurulmalı; öğrenciler, mezun olmadan önce iş dünyasının talep ettiği becerileri kazanmalı. Bu, bölgesel uzmanlık modeliyle birleştiğinde, her ilin ekonomik ihtiyaçlarına uygun nitelikli eleman yetiştirilmesini sağlayacaktır.
  4. Yükseköğretim Reformu ve Yetkinlik Odaklı Eğitim: Üniversite kontenjanları, işgücü piyasasının ihtiyaçlarına göre planlanmalı ve her gencin üniversiteye yönelmesi yerine yetkinlik odaklı eğitim modelleri teşvik edilmeli.

Bu bütünleşik yaklaşım hem diplomalı işsizlik sorununu azaltır hem de ara eleman açığını kapatır. Meslek liseleri ve yüksekokulları yeniden yapılandırarak, bölgesel uzmanlık ve yerinde eğitimle gençler kendi şehirlerinde üretken birer meslek erbabı haline gelebilir. Böylece ailelerin ekonomik yükü hafifler, üniversite göçü sona erer ve Türkiye'nin işgücü piyasası daha dengeli, üretken sürdürülebilir bir yapıya kavuşur.

 

Sonuç: Gerçeklerle Yüzleşme Zamanı

Türkiye'nin eğitim politikası artık gerçeklerle yüzleşmek zorunda. Herkes beyaz yakalı olmak zorunda değil. Herkes masa başında olacak diye bir kural yok. Herkes mühendis, avukat ya da yönetici olmayacak.

İşini ustalıkla yapan bir mavi yakalı genç hem kendi geleceğini kurtarır hem de ülkesinin kalkınmasına katkı sağlar

Gençlerimizin, ailelerimizin ve ülkemizin geleceği heba edilmemeli.

Üniversite yalnızca akademik hedefi olan gençler için bir yol olmalı. Geri kalanlar için mesleki eğitim hem bireylerin hem ailelerin hem de ülkenin geleceğini kurtaracak anahtardır.

Gençlerimizin hayalleri diplomaya hapsolmamalı. Meslek liseleri, teknik okullar, çıraklık merkezleri ve sertifikalı eğitim programlarıyla gençler hızla iş hayatına kazandırılmalı.

Aileler, karar vericiler, gençler: Mesleki eğitimi kucaklayalım!

Kaynaklar

  1. Yükseköğretim Kurulu [YÖK]. (2024a). Türk yükseköğretiminde gelişmeler. https://eski.yok.gov.tr/Documents/Yayinlar/Yayinlarimiz/Turk-yuksekogretiminde-gelismeler.pdf
  2. Yükseköğretim Kurulu [YÖK]. (2024b). Yükseköğretim istatistikleri 2024. https://www.yok.gov.tr
  3. net. (2006, May 15). 15 yeni üniversite kurulmasına ilişkin kanun Resmî Gazete'de yayımlandı. https://www.memurlar.net/haber/41488/15-yeni-universite-kurulmasina-iliskin-kanun-resmi-gazete-yayimlandi.html
  4. (2024, Ağustos 27). Türkiye'deki üniversiteler listesi. https://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrkiye%27deki_%C3%BCniversiteler_listesi
  5. TÜİK. (2024). İşgücü istatistikleri 2024. Türkiye İstatistik Kurumu. https://www.tuik.gov.tr
  6. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı. (2023). Türkiye'de ara eleman ihtiyacı raporu. Ankara: Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı.
  7. (2022). Education at a glance 2022: Vocational education and training. OECD Publishing. https://doi.org/10.1787/3197152b-en

 

Tüm Yazıları

Haber Ara