Dolar

42,6945

Euro

50,1592

Altın

5.898,49

Bist

11.311,31

Baykar'a atılan füzeler Türkiye'ye mesaj mı?

1 Ay Önce Güncellendi

2025-11-10 00:07:10

Dr. Murat Ergüven

“Rusya'nın Ukrayna'daki Baykar İHA üretim tesisine düzenlediği füze saldırısı, yalnızca askerî bir hamle değil; Ankara-Moskova hattındaki sessiz gerilimin bir somut yansıması. Türkiye enerji ve ticarette Rusya'ya bağımlı kalırken, savunma sanayii ve Batı ile yakınlaşması Moskova'da rahatsızlık doğuruyor. İki ülke arasındaki ilişki artık eskisi gibi güven dolu değil, yeni ve kırılgan bir denge arayışı söz konusu. Putin hesaplarını değiştiriyor, Türkiye kırılgan denge kuruyor.”

Baykar Saldırısı: Askeri Hedef mi, Siyasi Mesaj mı?

Son günlerde medyaya yansıyan haberlere göre Ukrayna'daki Baykar tesisine füzeler isabet etti; üretim hattı ağır hasar gördü [1, 10]. Baykar'ın ürettiği TB2 ve Akıncı SİHA'ları, Rus birliklerine karşı savaşın gidişatını etkileyen etkin bir rol oynadı [7]. Bu durum Moskova'da uzun süredir rahatsızlık konusuydu.

Türkiye'nin ABD ile LNG tedariği anlaşmaları da son dönemde ilişkilerde soğuma işaretlerini güçlendirdi.

Bu durumda sorular çoğalıyor: Putin ne istiyor? Türkiye hangi dengeyi koruyor? Ve en önemlisi: İlişkiler gerçekten koptu kopacak mı?

Saldırı iki yönlü okunmalı:

  • Birincisi: Klasik askerî mantıkla, düşmanın cephede etkili olan bir üretim hattını vurmak.
  • İkincisi: Eğer hedef gerçekten Türk bağlantılıysa, Moskova'nın Ankara'ya gönderdiği siyasî bir mesaj: "Sınırlarını bil."

Jeopolitik rekabet Türkiye'ye yansıyor; sessiz gerilim artık yüksek sesle konuşuluyor. Bu saldırı, Türkiye için yalnızca Ukrayna savaşının değil, çok kutuplu dünyanın güç oyunlarının da somut bir yansıması niteliğinde.

Enerji, Nükleer ve Ticaret Dengesinde Çatlaklar

Türkiye doğalgaz ihtiyacının yaklaşık %40'ını Rusya'dan karşılıyor [4]. Akkuyu Nükleer Santrali, TürkAkım hattı ve karşılıklı enerji akışları iki ülkeyi güçlü biçimde bağladı. Bu projeler sadece enerji değil, aynı zamanda stratejik nüfuz araçları [5]. Akkuyu, bu bağımlılığı adeta perçinlemiş durumda.

Rusya, savaş sürecinde Türkiye üzerinden lojistik ve finansal kanallardan faydalanıyor; Avrupa'ya enerji akışını sürdürmek istiyor. Türkiye ise bu tabloyu dış politika manevra alanını genişletmek için kullanıyor. Moskova için Türkiye hem finansal bir koridor hem de gıda ve enerji geçiş ülkesi — adeta yaptırımları hafifleten bir “nefes borusu” [9].

2024 itibarıyla 55 milyar dolara yaklaşan ticaret hacmi [2], tarım, gıda ve inşaat sektörleriyle iki ülke ilişkisinin ana damarını oluşturuyor. Ancak bu karşılıklı fayda ortamı, stratejik güvensizlikle gölgeleniyor. Ankara'nın NATO üyeliği ve Ukrayna'ya SİHA desteği, Moskova açısından “ortak ama tehlikeli partner” algısını besliyor [6].

ABD ile LNG anlaşmaları, Türkiye'ye enerji güvenliği anlamında stratejik hareket alanı kazandırıyor. Kremlin'de bu tablo, enerji siyasetinin en güçlü kaldıraçlarından biri olduğu için “stratejik kayış” olarak değerlendiriliyor [8]. Bu gelişmeler, Putin'in Ankara'ya karşı sabrının azaldığını düşündürüyor.

İki Ülke Arasındaki Fayda Odaklı Pragmatizm

Rusya ile Türkiye arasındaki ilişkiler, son yıllarda tarihte benzeri az görülür biçimde “fayda odaklı bir pragmatizm” üzerine kurulmuştu. Bir yanda Suriye, Ukrayna ve Güney Kafkasya gibi çatışma sahalarında karşıt cephelerde yer alan iki ülke; diğer yanda enerji, ticaret, turizm ve nükleer projelerle sıkı şekilde bağlanmış bir ekonomik ortaklık yürüttü.

Ancak son dönemde Ukrayna'daki Baykar tesisine yönelik saldırılar ve Ankara'nın Batı ile enerji alanındaki yeni açılımları, bu kırılgan dengeyi yeniden tartışmaya açtı.

Artık tablo net: Türkiye ile Rusya arasındaki ilişki ne tam dostluk ne de açık bir düşmanlık ekseninde. İki ülke, jeopolitik rekabetin ve değişen küresel ittifakların baskısı altında yeniden şekilleniyor.

Putin'in Hedefleri: Sıcak Denizler ve Kalıcı Miras

“Sıcak denizlere inmek”, Rusya'nın asırlık stratejisidir [3]. Bu hedef yalnızca Karadeniz'le sınırlı değil; Suriye üsleri, Doğu Akdeniz varlığı ve enerji koridorları, Moskova'nın bölgesel nüfuzunu kalıcılaştırma stratejisinin parçalarıdır. Putin, tarihe bırakacağı jeostratejik mirasını pekiştiriyor. Türkiye hem kazanılması hem kontrol altında tutulması gereken bir aktör.

Kremlin Ankara'yı kaybetmek istemiyor. Ancak Türkiye'nin Batı'ya yaklaşması ve savunma sanayisindeki bağımsız adımları, Rusya'nın planlarını zorlaştırıyor [6]. Baykar saldırısı, büyük resmin yüksek sesli satırbaşı.

Putin, Ukrayna savaşında Batı'nın kuşatmasını kırmak için çevresinde “kontrol edilebilir ama Batı'ya tam bağlı olmayan” bir Türkiye istiyor [3, 9].

Putin'in üç temel hamlesi:

  • Jeopolitik kontrol: Karadeniz üstünlüğünü korumak, Türkiye'nin NATO lojistiğini sınırlamak.
  • Enerji bağımlılığı üzerinden etki: Akkuyu, TürkAkım ve doğalgaz fiyatlamalarıyla Ankara üzerinde nüfuz kurmak.
  • Savunma ve teknoloji alanında caydırma: Baykar vuruşuyla “Batı'yla fazla yakınlaşma” uyarısı vermek.

Putin, Ankara'yı kaybetmek istemiyor; fakat kontrolsüz bir müttefik olarak da görmek istemiyor. Bu yüzden hem baskı hem diplomasi araçlarını aynı anda devreye sokuyor.

Türkiye'nin Hedefi: Çok Yönlü Denge, Pahalı Gerçekler

Ankara tek kutba mahkûm olmak istemiyor. Batı ve Doğu ile dengeli diplomasi, ekonomik kazanç ve bölgesel nüfuz arayışı, Türkiye'nin temel stratejisini oluşturuyor.

Enerji güvenliğini korurken savunma sanayinde üretici-ihracatçı güç olmayı, Batı ilişkileriyle canlı tutuyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın miras ve etkinlik arayışı, bu politik tercihleri besliyor.

Ukrayna savaşı uzadıkça tarafsızlığın maliyeti artıyor. NATO üyesi olarak Ukrayna'yı desteklerken enerji bağımlılığı Rusya ilişkilerini sürdürüyor. Ankara'nın “stratejik otonomi” arayışı zorlu bir sınavda [6].

Hedef: İki kutuplu dünyada denge gücü.

Rusya ile ekonomik iş birliği devam ederken NATO yükümlülükleri, Ankara'yı hassas bir çizgide tutuyor. Baykar olayı, bu kırılganlığın somut bir göstergesi.

İlişkiler “çatışmalı iş birliği” aşamasında. Ankara saldırıyı diplomatik not aldı; Moskova ise ABD anlaşmalarını ve NATO içindeki pozisyonunu dikkatle izliyor.

Batı ne düşünüyor?

  • ABD: Türkiye kilit NATO ortağı, ancak “güvenilmez” algısı Washington'da hâlâ güçlü.
  • Avrupa: Rus gazına bağımlı olduğu için Türkiye'nin arabuluculuğunu kabulleniyor.

Washington, Brüksel ve Berlin, Türkiye'yi aynı anda vazgeçilmez ama rahatsız edici aktör olarak görüyor.

Kopuş mu, Yeniden Tanımlama mı?

“Putin Türkiye'yi gözden çıkardı” ifadesi abartılı olsa da “artık eskisi kadar güvenilir ortak görmüyor” tespiti daha gerçekçi.

Türkiye “denge unsuru” olma konumunu koruyor. Ankara, Moskova'yı karşısına almak istemiyor; ancak Batı yakınlaşması ve stratejik özerklik arayışını da sürdürüyor.

Bu tablo, iki ülke arasında soğuk ama rasyonel bir ilişki modeli ortaya koyuyor:

  • Enerji ve ticarette iş birliği devam edecek.
  • Savunma ve güvenlikte mesafe artacak.
  • Diplomaside ise kriz yönetimi ön planda kalacak.

Kopuş değil, ilişkinin yeniden tanımlandığı bir dönem yaşanıyor.

Son Söz: Yeni Gerçeklikle Yüzleşme

Baykar saldırısı, Ankara-Moskova hattında ilişkilerin seyrini değiştiren yeni bir dönemin başlangıcı oldu [10]. Güven aşındı; taraflar birbirine muhtaç ama aynı zamanda tedirgin.

İlişkiler artık “stratejik dostluk”tan **“zorunlu iş birliği”**ne evrilmiş durumda. Enerji ve ticaret, ilişkilerin sigortası olurken; savunma ve dış politikada karşılıklı şüphe büyüyor.

Rus liderin Ukrayna'daki saldırıyla verdiği iki net mesaj var:

  • Birincisi: Ukrayna'ya destek veren hiçbir ülke dokunulmaz değildir.
  • İkincisi: Türkiye eğer ABD ile enerji ve savunma hattında ilerlemeyi sürdürürse, Moskova bu ilişkiyi yeniden tanımlar.

Dolayısıyla, iki ülke arasındaki yeni dönemi en iyi tanımlayan ifade şudur:

Yakın ama temkinli, ortak ama rakip, bağımlı ama özgürleşen iki güç.

Bu yeni dönem hem Ankara hem Moskova için yalnızca dış politika değil; aynı zamanda varoluşsal bir denge sınavı anlamına geliyor.

Dr. Murat Ergüven | Timeturk Analiz

Kaynakça

  1. Reuters (2025). “Russian Missiles Hit Baykar Facility in Ukraine, Sources Say.”
  2. Anadolu Ajansı (2025). “Türkiye-Rusya Ticaret Hacmi 55 Milyar Dolara Yaklaştı.”
  3. Kremlin.ru (2024). Resmî Basın Bildirisi: Putin'in Enerji ve Güvenlik Stratejisi Konuşması.
  4. T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı (2025). Doğalgaz ve Enerji Ticaret Verileri Raporu.
  5. CSIS (2024). “Russia-Turkey Energy Diplomacy: Strategic Interdependence.”
  6. Atlantic Council (2025). “Turkey's Balancing Act Between NATO and Moscow.”
  7. SIPRI (2024). “Arms Transfers Database: Turkey-Russia Military Interactions.”
  8. BBC Monitoring (2025). “Moscow's Reaction to Turkey's Western Energy Deals.”
  9. TASS Agency (2025). “Russia-Turkey Trade and Security Relations After the Ukraine War.”
  10. Al Jazeera Analysis (2025). “Baykar Strike and the Future of Ankara-Moscow Relations.”

Tüm Yazıları

Haber Ara