9-14 Eylül 2025 tarihleri arasında düzenlenecek olan IAA MOBILITY 2025, geleceğin mobilitesine dair heyecan verici bir pencere açıyor. Almanya'da gerçekleşecek bu büyük etkinlik, hem uluslararası devlerin hem de bizim yerli gururumuz Togg'un sahne alacağı bir platform olacak. Ancak bu fuar, sadece yeni otomobil modellerini sergilemekten çok daha fazlasını vaat ediyor; şehirlerimizi nasıl daha yaşanabilir, daha insan odaklı ve daha çevre dostu hale getirebileceğimize dair önemli ipuçları sunuyor.
TOGG'UN İKİLİ GÖVDE GÖSTERİSİ
Elbette, bir Türk yazarı olarak benim de en çok dikkatimi çeken başlık, yerli otomobilimiz Togg. 2 yıl önce yollarda görmeye alıştığımız T10X, şimdi Almanya pazarındaki resmi lansmanı için bu fuarı kullanıyor. Bu, Togg'un küresel bir oyuncu olma yolundaki kararlı adımlarının en somut kanıtlarından biri. Fakat heyecan bununla sınırlı değil. Fuarda, Togg'un tamamen elektrikli sedan modeli olan T10F'in dünya prömiyeri de yapılacak. T10F'in şık tasarımı ve elektrikli gücü, Togg'un ürün gamını genişletme ve farklı segmentlere hitap etme stratejisinin bir parçası. Ayrıca, Togg'un sadece bir otomobil üreticisi olmadığını, aynı zamanda dijital bir mobilite ekosistemi kurduğunu gösteren Trumore ve batarya girişimi Siro ile şarj ağı Trugo da fuarda tanıtılacak. Bu üçlü, Togg'un temiz enerji ve akıllı şehir çözümlerindeki vizyonunu gözler önüne seriyor.
ŞEHİRLERİMİZİ YENİDEN DÜŞÜNMEK
IAA MOBILITY 2025'in ana temalarından biri de “temiz enerji çözümleri” ve daha yaşanabilir şehirler. Uzmanlar, günümüz şehirlerinin iklim değişikliği ve artan trafikle mücadele etmek zorunda olduğunu ve artık hareket etme biçimimizin değişmesi gerektiğini vurguluyor. Peki ama nasıl?
Örnekler çok net. Singapur, akıllı toplu taşıma sistemiyle küresel bir model haline gelmiş durumda. Konseptleri basit: Toplu taşıma hem ucuz hem de etkin olmalı. Bu yüzden düşük fiyatlar, temizlik ve akıllı güzergah planlamasına odaklanıyorlar. Toplu taşıma iyi olduğunda, insanlar onu kullanıyor. Singapur'un aynı zamanda akıllı şehir uygulamalarındaki liderliği de, trafik verilerini herkesle paylaşarak tıkanıklığı azaltma başarısını gösteriyor.
Nesnelerin İnterneti (IoT), geleceğin mobilitesi için kritik bir anahtar. Birbirleriyle iletişim kuran araçlar, kazaları ve trafik sıkışıklığını önleyebilir, hatta park yeri bulma derdine bile son verebilir. Elektrikli araçlar da hava kalitesini iyileştirme potansiyeli taşıyor, ancak bu da belediyelere büyük bir sorumluluk yüklüyor: Yeterli şarj altyapısı kurmak. Hollanda ve özellikle Amsterdam, bu konuda Avrupa'ya örnek oluyor. Şehir, evinde şarj imkanı olmayanlara ücretsiz halka açık şarj noktası kurarak bu ihtiyaca hızlı bir çözüm sunuyor.
MİLYON DOLARLIK CEVAP
Geleceğin mobilite çözümlerinin ne olduğunu biliyoruz. Asıl soru, bunları nasıl hayata geçireceğimiz. Uzmanlar, bu değişimin ancak net bir plan ve bu planın getirdiği faydaların somut örneklerle gösterilmesiyle mümkün olacağını söylüyor. Peki, biz bireyler olarak bu değişimi nasıl hızlandırabiliriz? Bunun gibi milyon dolarlık pek çok soru beynimizi kurcalayıp duruyor. O zaman milyon dolarlık soruya milyon dolarlık cevap vermek gerekir. "En iyi fikirler değil, en kararlı adımlar kazanacak. Gelecek Elektrikli Otomobiller ve Nesnelerin İnternetinde." Gelecek, şimdi bizim ona şekil vereceğimiz kadar yakında. Peki sen geleceğe şekil vermek için ne yapıyorsun? Bir sonraki yazımda görüşmek dileğiyle.