PAZARLIK SÜNNET Mİ?
Evvelki Cuma (19 Eylül) günü her zaman olduğu gibi cuma namazı için mahalle camisinin yolunu tuttum ve içeri girip minberin dibine oturdum. Hoca Efendi hutbe okumak için minbere çıktı. Kulağımı kabartıp bu hafta hangi çarpıcı konuyu işleyecek diye beklerken, yanılmadım. Diyanet yine hayatın içine dalarak, herkesi ilgilendiren ve çok ihtiyaç duyulan bir konuyu ele almış.
Son dönemde Diyanet hutbeleriyle kamuoyunda çokça tartışılıyor. Tabiri caiz ise eskiden suya sabuna dokunmayan hutbeler hazırlamakla eleştirilen bu kurum son dönemde suya sabuna dokunmaya, daha önce söylenmeyeni ya da üstü örtülü geçiştirilen meseleleri açık ve net bir şekilde söylemeye, kamuoyunda gündem oluşturmaya başladı. Hutbelerden rahatsız olan kesimler Diyanet'i görevini yaptığı, harama haram dediği ve yanlışı açıkça dile getirdiği için eleştiriyorlar.
Haya konusunu işlediği hutbesinde; “Bazı sinema, dizi film, dijital mecralarda yapılan yayınlar ve reklamlar aracılığıyla normalleştirilmeye çalışılan çıplaklık, cesaret ve özgürlük değil, aile kurumuna yapılan bir saldırıdır. Uygunsuz kıyafetlerle toplumsal alanlarda, hele hele kurumsal özelliği olan mekânlarda bulunmak asgari ahlak kurallarına bile meydan okumaktır. Bu, çağdaşlık değil, ilkelliktir.” ifadeleri muhatapları için can sıkıcı. Keza, Diyanet'in kadınların miras hakkına değinen cuma hutbesi, kadın hakları savunucuları tarafından tepkiyle karşılandı. Bunun gibi örnekleri çoğaltmak mümkün ama çok uzatmadan asıl değinmek istediğim konuya geçmek istiyorum.
Bu haftaki hutbenin konusu Peygamberimiz (s.a.v.) ve ticaret ahlakı. İmam konuya bir sahabe ile Peygamberimiz arasında geçen hadise ile başladı. Aynen aktarıyorum;
“Muhterem Müslümanlar!
Bir gün, Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)'in huzuruna bir sahabi geldi ve şöyle dedi: “Ey Allah'ın Elçisi! Ben ticaretle uğraşırım. Mal alırken fiyatı düşük söyler, sonra yavaş yavaş artırırım. Mal satarken de yüksekten başlar, sonra düşürürüm. Bu yaptığım doğru mudur?” Bunun üzerine Allah Resûlü (s.a.s) şöyle buyurdu: “Asla dediğin şekilde yapma! Bir şey alacaksan malın gerçek fiyatını söyle. İster versinler ister vermesinler. Bir şey satacaksan da onun gerçek fiyatını söyle. İster alsınlar ister almasınlar”
Dinlerken aklıma hemen ticarette yaygın kullanılan “Pazarlık sünnettir” sözü geldi. Yukarıdaki hadiseye göre pazarlık yapmamak, tek fiyat söylemek gerekiyor gibi bir sonuç çıkarken, pazarlık sünnettir sözüne istinaden satış esnasında söylenen fiyat üzerinde aşağı yukarı tekliflerde bulunmak normal. İçimden herhalde Hoca Efendi bu konuya değinip akıllardaki soruları giderecek, çelişki gibi gözüken bu durumu izah edecek diye düşünürken öyle olmadı. Tabi ki hutbe hazır olunca Hoca değil de hutbeyi hazırlayanlar bu konuya değinme ihtiyacı hissetmemiş. En ön saftan en arkadaki safın son cemaatine kadar herkesi ilgilendiren böylesi bir konuda cemaatten benim gibi düşünenler olmuştur kanaatindeyim. Ben de bu meseleyi tekrar araştırma ve netleştirme gereği hissettim. Belki bu yazı, hutbeyi dinleyen ve kafası karışan birine ulaşır da faydası olur.
Sahabe ile yaşadığı hadisede özellikle Peygamberimizin (s.a.v.) vurguladığı husus “Malın gerçek fiyatının söylenmesi”. Gerçek olmayan abartılı fiyatlardan ya tutturursam mantığı ile karşı tarafın bilgisizliğinden ya da zaafından yararlanarak satış yapmak caiz görülmemektedir. Peygamberimiz “Aldatan bizden değildir” buyuruyor. Karşı tarafı aldatarak, elindeki malı pahalıya satmak, ya da ucuza kapatmak caiz görülmemektedir. Alışverişte her iki tarafın rızası aranmalıdır. Allah (cc) Kuran-ı Kerimde” Ey İnananlar! Mallarınızı aranızda haksızlıkla değil, karşılıklı rıza ile yapılan ticaretle yiyin, haram ile nefsinizi mahvetmeyin. Allah şüphesiz ki size merhamet eder (Nisa-29)” buyurmaktadır. Temelinde aldatma olan ticaret helal değildir. Burada değerinin dışında yapılan alım satımda taraflar el sıkışsa bile birisi gönül rızası ile değil de mecburiyetten ya da cehaletten o fiyatı kabul etmiş olsa bile böyle işlemlerden uzak durmak gerekir.
Pazarlık meselesine ve “Pazarlık sünnettir” sözüne gelecek olursak, Peygamberimizin (s.a.v.) alışverişlerinde pazarlık yaptığına dair rivayetler vardır. Bu rivayetlerden yola çıkılarak sünnet olduğunu söyleyenler olduğu gibi, Peygamberimiz tarafından sıkça yapılan ve tavsiye edilen bir eylem olmadığını, dolayısıyla sünnet olmayacağını ifade edenler de var. Peygamberimizin (s.a.v.) pazarlık yapılmasını tavsiye ettiği, buna dair teşvik edici sözler söylediği ya da alışverişlerinde yaygın şekilde pazarlık yaptığına dair bilgiler bulunmamaktadır. Bundan dolayı pazarlığın sünnet olup olmadığı tartışmalı görünüyor. Burada fıkhi tartışmaya girmeden bu konuya meraklılarının araştırmasına havale edip devam edeyim.
Eğer pazarlık yapılacaksa Peygamberimizin de (s.a.v.) buyurduğu gibi “malın gerçek fiyatı” üzerinden yapılmalı ve hakkaniyete uygun olmalı. Alıcının ve satıcının bilgisizliğinden, zaafından ya da zor durumda olmasından faydalanarak gerçek fiyatının çok altını ya da üstünü zorlamak doğru değildir. İki taraf da satıştan razı ve dahi mutlu olmalıdır. Rivayette geçen sahabenin yaptığı gibi gerçek değerini bilip de ucuza mal kapatmak ya da değerinin çok üzerinde fiyatla mal satmak yanlış bulunmuştur.
Yazımızı Hoca Efendi gibi hutbenin sonunda zikredilen hadis-i şerifle bitirelim; “Dürüst ve güvenilir tüccar, mahşerde peygamberler, sıddîklar ve şehitlerle beraberdir.”
Dr. Yüksel Keleş \ Timeturk