Dolar

42,5272

Euro

49,6295

Altın

5.776,96

Bist

10.970,91

İşletmelerde nakit yönetiminin önemi

1 Hafta Önce Güncellendi

2025-11-25 00:00:13

Dr. Yüksel Keleş

İşletmelerde başarının en önemli göstergesi kârdır. Tüm iktisadi işletmeler kâr amacıyla faaliyet gösterir. İşletmelerin varlık ve borçlarını bilançoda, dönemsel faaliyetlerinden elde ettiği gelir-gideri ve oluşan kar-zararı da gelir tablosunda görürüz.

Bunun yanında işletmelerin faaliyetlerini sağlıklı yürütebilmesi için yardımcı finansal faaliyetlere ve bu faaliyetleri gösteren tablolara ihtiyaç vardır. Bunların en önemlilerinden birisi de nakit akış/akım tablosudur. Yani Nakit yönetimi.

Nakit akışı deyince aklıma değerli dostum Özgür Saygı geliyor. CFO Finansal Hizmetler firmasının kurucu ortağı, TMA TÜRKİYE FOYDER yönetim kurulu üyesi Özgür Bey'den en çok duyduğum şeylerden birisi nakit akış yönetimidir. İşin merkezine nakit yönetimini yerleştiriyor. Seminerlerinde, toplantılarında ve yazılarında bu konuya çok vurgu yaptığını biliyorum. Nakit yönetiminin firmalar için ne kadar hayati önemde olduğunu bildiği için bu konuda ısrarcı olmasını kıymetli buluyorum.

Ben de yıllarca bankacılık yapmış biri olarak bu yazımda nakit yönetimini tecrübelerimden yola çıkarak anlatmaya çalışacağım. Nakit yönetiminin kitabi ve teknik yönüne girmeyeceğim.

Nakit akışı (cash flow) kısaca belli bir dönemde bir işletmedeki nakit giriş ve çıkışlarını gösterir. Bu amaçla hazırlanan tabloya da nakit akış tablosu denir.

Ben nakit döngüsünü insan vücudundaki kan dolaşımına benzetiyorum. Sağlıklı bir vücut için kan dolaşımının da sağlıklı olması gerekiyor. Eğer kan dolaşımında bir sorun olursa bu, kimi zaman organlarda hasara, kangrene ve hatta kalp krizine yol açar. Bu da kişi için ciddi sağlık sorunu demektir. İşletmelerde öyledir. Nakit akışının bozulması ve yönetilememesi şirketleri batışa kadar götürecek döngüye sokabilir. Yani kısaca nakit yönetimi her işletme için hayati önemdedir.

Bankacılık yaptığım dönem boyunda nakit yönetimini yapamadığı için batan çok işletme gördüm. Bunların bir kısmı borçlarını fazlasıyla ödeyecek alacak, stok ve gayrimenkule de sahipti.

Nakdini doğru yönetemeyen bir firma kâr ediyor da olsa, varlıkları borçlarından fazla da olsa, sıkıntılar yaşayabilir.

Nakit yönetimi teknik bilgi ve tecrübe gerektiren, finans yöneticilerinin yönetiminde olması gereken bir konu. Maalesef işletmelerin birçoğu bu konuda yetersiz. Alacağını ve borcunu bilgisayar ekranında takip etmeyi nakit yönetimi zannedenleri buradan uyarayım. Bu sadece işin en kolay kısmı.

Nakit yönetimi için öncelikle ilgili dönemin başında nakit akış tablolarını hazırlamak, bunları hazırlarken gelirlerin ve giderlerin yıl içindeki seyrini miktar ve fiyat analizleri ile belirlemek, dönem içinde oluşabilecek ilave nakit giriş ve çıkışlarını öngörmek gerekir.

Bunun yanında nakit fazlası dönemler için bu nakdin nasıl değerlendirileceği ve nakit açığı dönemlerinde nasıl finansman sağlanacağı da planlamalar arasında yer alması gerekiyor.

Ayrıca nakit akışının hangi dönem için hazırlanmış ise o dönemin alt periyotlarında da (bir yıllık hazırlanmışsa 3 aylık, aylık, haftalık ve günlük dilimlerde) takip edilmesi ve gerekli durumlarda revize yapılması lazımdır.

Nakit akışının yanlış yönetimi firmaları nasıl olumsuz etkiler birkaç örnek verelim;

Firmanın maaş ödeme günü nakit sıkışıklığı yaşadığını varsayalım. Firma maaşları ödemek için banka kredisine başvurdu ve KMH limitlerinden o gün için ihtiyacını gördü. Banka kredisi de neticede bir nakit yönetim enstrümanıdır ancak KMH pahalı bir finansman yöntemi olduğu için maliyetleri artırıcı bir etki ve dolayısıyla kârı azaltıcı sonuç doğurur. Bir nevi Merkez Bankası geç likidite penceresine benzer.

Başka bir örnek verelim; işletme mal alımı döneminde nakit sıkışıklığı yaşadığında ya yüksek vade farkı ile pahalı hammadde almış olacak ya da istediği miktarda mal alamadığı için üretimde aksamalar olacaktır. Bu da işletme için maliyetli stok edinimine ya da üretim ve satış kaybına neden olacaktır.

İşletmenin ucu ucuna nakit yönetmesi ve elinde hazır nakit bulundurmaması da nakdi iyi yönettiği anlamına gelmez. İşletmeler her zaman için ihtiyat miktarı (İşletmenin faaliyetine göre hesap edilmeli) hazır nakit değer bulundurmalıdır. Bu nakit bazan fırsatlar için kullanılır bazan da sıra dışı ihtiyaçlar ve beklenmedik durumlar için. Her iki durumda işletmenin kârınadır.

Bazı patronların, “bizde para olmaz hep maldayızdır” yaklaşımı da çok sağlıklı değildir. Malın para etmediği dönemlerde olabilir.

Banka müdürlüğü yaptığım dönemde bir müşterimiz fabrika yatırımı aşamasındaydı. Kendisine nakit paranı harcama uzun vadeli yatırım kredisi kullan tavsiyesinde bulunmuştum. Param varken neden kredi kullanayım param bitince kullanırım daha az finansman maliyeti öderim demişti. Yatırımın bitmeden paran biterse bankalardan kredi alman zor ve maliyetli olur dememe rağmen kalktı gitti. Bir müddet sonra yatırımını tamamlamak için bankaları dolaştığını duydum.

Bu örnekten özkaynakla yatırım yapmayın, kredi alın sonucu çıkmaz. Ne çıkar? Planlayarak, dış kaynak ihtiyacını hesap ederek ve doğru sıralama ile işe koyulun çıkar. Yatırımı bitmeden parası bitenlerden olmayın. Etrafınızda tamamlanmamış, uzun süredir atıl duran bir fabrika, işletme varsa çoğunlukla bundandır. Eldeki nakit de heba olmuştur.

İşletme sahibi olarak nakit yönetimi için illaki profesyonel bir başlangıç yapmanıza gerek yok. Bazı prensipler edinmeniz bazı yanlışlardan uzak durmanız dâhi işi kolaylaştıracaktır.

Yine bir örnekle somutlaştıralım. Kamyon şoförü iken patron olmuş (Takdire şayan) ve hatırı sayılır bir varlığa erişmiş bir müşterim vardı. Kendisinin hiç ellemediği bir miktar para bizim bankada mevduatta dururdu. Müdürüm ben kamyon şoförlüğünden geldim yedek lastiğim olmazsa yola çıkmam. Bu para benim yedek lastiğim gibi ona, zorda kalmadıkça ellemem derdi. Yani yukarıda bahsettiğimiz, hazır nakit bulundurma kuralı.

Bu konuda daha yazılacak çok şey var, ancak bir köşe yazısına sığacak kadar bahsedebildik. Aşağıya nakit yönetiminde yapılan bazı yanlışları yazarak yazımızı tamamlayalım;

-Tecrübeli ve bilgili finans yöneticileri yerine patronun kendi bilgisi ile nakit yönetimi yapması.

-Bütçe yapmayı nakit yönetimi ile karıştırmak. (tabi ki bütçe yapılıyorsa)

-İşletmenin faaliyetleri ve hacmi dikkate alınarak hesaplanmış hazır nakit bulundurmamak

-Şirket kasasındaki nakit parayı kendinin sanmak ve plansız harcamak

-Duran varlık yatırımlarını nakit değer ve kısa vadeli kaynaklarla yapmak

-Bütçelenmemiş, finansmanı hazır olmayan gayrimenkul ve duran varlık yatırımları yapmak

-Banka limitlerinin sürekli açık ve kullanıma hazır olduğunu sanmak, onlara güvenerek faaliyet yürütmek

-Sağlıklı bir alacak tahsilat-takip sistemi kurmamak. Borç ve alacaklarda vade-miktar belirsizliği oluşturmak.

-Nakit ihtiyacını karşılamak için borcu geciktirmeyi, ötelemeyi ya da vade farkı (faiz) vererek vadelendirmeyi tercih etmek. Kredibilite kaybına neden olan maliyetli bir yaklaşımdır.

-Çek/senet ve banka kredisi takibini nakit yönetimi sanmak

-Müşteriler için kredi limitleri oluşturmamak. Bir müşteriye ne kadar vadeli mal satılacağını belirlememek.

-Bilançonun aktifindeki stokları, duran varlıkları ve ortaklar üzerindeki gayrimenkulleri nakit değer gibi görmek/hesaplamak.

Daha fazla şeyler yazılabilir ama biz burada duralım. Kalanını siz değerli okuyuculara bırakalım.

İşletmelere tavsiyemiz tez elden nakit yönetimi konusunda bulundukları konumdan daha iyi bir seviyeye ulaşmak için harekete geçmeleridir.

Dr. Yüksel KELEŞ \ Timeturk

Tüm Yazıları

Haber Ara