Eskiden insanlar çocuklarına en fazla birkaç oyuncak alırdı.
Oyuncaklarla dolu oda olmazdı.
Oda çocuk odasıydı, AVM şubesi değil.
Eskiden insanlar yemeğini dışarda yemezdi.
Dışarda yemek “canım çekti” işi değildi, mecbur kalınırsa olurdu.
Dışarda kahvaltı mı?
O ne oğlum ?
Kahvaltı evde yapılırdı.
Bir aylık kahvaltılık parasına gidip “serpme” adı altında masaya kırıntı dizdiren yoktu.
Dışardan eve yemek söylemek ayıptı.
“Anne bugün canım istemedi” diye pizza söylemek değil.
Eşek kadar kızlar eve pizza söylemezdi.
Eşek kadar erkekler de akşama kadar odasına kapanıp bilgisayar oyunu oynamazdı.
Evde iş vardı.
Sorumluluk vardı.
Yetişkinlik çağına gelen kız da erkek de “ben bu evde ne işe yarıyorum” diye düşünürdü.
Erkek çalışırdı, para kazanırdı.
Kız ev işini bilirdi.
Kimse “ben kendimi keşfediyorum” diye evin içinde asalak gibi gezmezdi.
Sırf aileden uzak olayım, rahat takılayım diye
adı sanı duyulmamış uyduruk üniversitelere şehir dışına çıkılmazdı.
“Okuyorum” bahanesiyle annenin babanın iliği kemiği kurutulmazdı.
Harçlık diye alınan parayla latte içip story atılmazdı.
“Bugün de kendimi şımarttım” tripleri yoktu.
İnsanlar 1000 liraya kablosuz kulaklık almaktansa
“Bu paraya 3 çuval şeker alırım” diye düşünecek kadar akıllıydı.
Eskimeyen, çöpe atılan pahalı marka ayakkabıyı giymeye devam eder,
ona vereceği parayı yağa, peynire ayırırdı.
“Bu sezonun rengi bu” diye borca girmezdi.
Telefon yoktu, ama akıl vardı.
İnternet yoktu, ama utanma vardı.
Konfor azdı, ama mantık boldu.
Uzatmıyorum;
Sanki biz eskiden daha akıllıydık.
Şimdi ise sadece telefonlar akıllı…
İnsanlar değil.
Ahmet Keser \ Timeturk