Dolar

42,5077

Euro

49,5447

Altın

5.770,89

Bist

10.975,69

Gençliğimiz ve mîllî tarih şuuru

3 Ay Önce Güncellendi

2025-09-24 00:03:56

Ramazan Akbaş

GENÇLİĞİMİZ VE MİLLÎ TARİH ŞUURU

Tarih dendiğinde akıllara uçsuz bucaksız bir umman gelmeli. Bundan dolayıdır ki ülkemizde tarih öğrenimini kolay hale getirmek için tarihi olayların yaşandığı çağlar sınıflandırılır. Okullarımızda tarih dersi önemli yer tutmaktadır. Ortaokulda tarih sosyal bilgiler dersiyle gençlerin dimağlarında yer etmeye başlar. Lise çağında ise dersin adı tarihtir artık. Tarih dersi zorunlu olduğu için bütün sınıflarda veya dolaylı olarak okutulur. Ama nedense tarih ders kitaplarında hep siyasi tarih anlatılır. Hep Osmanlı Devleti'nin savaşları, barışları, antlaşma maddeleri gibi kavramlar uzun uzadıya anlatılır. Osmanlı tarihi derslerinde öğrenciler nedense hep kuruluş ve yükselme dönemini anlatan dersleri ilgiyle takip ederler. Fetihler vardır, başarılar birbirini kovalar. Ama ne zaman dersin konusu duraklama ve gerileme devirlerine gelse öğrencilerin ilgileri birden azalır. Sınavlarda sorulduğu için öğrencileri savaşları anlaşmaları ezberler ve sınavdan sonra da çoğunu unuturlar. Sahi ya bizim Ecdadımız hep savaş mı yaptı? Hiç mi medeniyet kurmadı? Hiç mi kültürünü yaşamadı? Tabi ki hayır.

Ecdadımız, yani atalarımız tarihimizde yeri geldiğinde savaşlar yaptı ama yeri geldiğinde de medeniyetler kurdu, medeniyetin gereği olan çeşitli yapılar inşa etti. Camiler, mektepler, imaretler, külliyeler, kütüphaneler, aşevleri, kervansaraylar, hanlar, hamamlar ve bilim merkezleri kurarak şehirleri mamur hale getirdiler. Sözgelimi Fatih Sultan Mehmet Han ve askerleri şehri İstanbul'u kılıçla fethetti, ilimle, sanatla, mimariyle hâsılı bu şehri İslam medeniyetinin güzellikleriyle süsleyerek abad eyledi. Koca hükümdar Fatih, o dönem dünyanın önemli ilim merkezlerinden âlimleri yeni fethettiği bu şehre davet etti. Böylelikle İstanbul yeniçağ da bilimde, kültürde, mimari ve sanatta dünyanın önde gelen şehirlerinden biri oldu. Kılıçla fetihler yapanlar ilimle ve maneviyatla da o şehirlerde gönülleri fethetti. Osmanlı'nın asırlarca 3 kıtada birçok milleti bir arada huzurlu bir şekilde yaşamasının sırrı buydu. Gönüller fethetmek.

Ecdadımız gittiği yerlere İslam medeniyetini götürdü. Osmanlı medeniyetiyle tanışan beldeler huzur buldu, ferah buldu, refah buldu. Yani şanlı geçmişimizde ecdadımız hep savaşmadı; bununla birlikte imar etti, inşa etti, mamur etti. Şehirlerde vakıflar kurdu, vakıflarla halkın derdine derman oldu, sorunlarını çözdü. Selçuklu ve Osmanlı'dan günümüze kadar isimleri gelen 52 bin vakıf kuruldu. Niçin? Tabi ki yaratılmışların en şereflisi olan insan için.

Atalarımız insana değer vermesini bildi ve bu toprakların yetiştirdiği ilim ve fikir insanı Yunus Emre'nin ‘'yaratılanı severiz yaratandan ötürü düsturunu benimsedi. Osmanlı'nın manevi kurucusu Şeyh Edebali'nin ‘' İnsanı yaşat ki devlet yaşasın nasihatini kendine kılavuz etti. Bu gaye ile gittiği yerlerde gönüller fethederek asırlarca hâkim olduğu beldelerde huzuru ve refahı temin etti. Bu örneklerle birlikte gençlerimize tarih şuuru vermek için tarih derslerinde siyasi tarihin yanında sosyal tarihin de, iktisat tarihinin de, medeniyet tarihinin de okutulması gerek. Bu dersler okutulduğunda gençler mirasçısı ve mensubu olduğu medeniyetten ve onun zengin kültüründen haberdar olur. Gençlerimiz sadece tarihteki ünlü komutanları, askerleri değil; tarihe yön veren ilim adamlarını, mimarlarını, sanatçılarını, fikir insanlarını da tanısın, bilsin ve öğrensin. Afşin Bey- Bamsıbeyrek- Aksungur'u bildiği kadar Şeyh Edebaliyi de tanısın. Cezzar Ahmet Paşa'yı bildiği kadar Lagari Hasan Çelebi hakkında bilgi sahibi olsun. Tiryaki Hasan Paşa'nın savunmasını öğrendiği kadar Mimar Sinan ve eserlerinden haberdar olsun. Barbaros Hayrettin Paşa'yı bildiği kadar Mevlana'dan Yunus'tan, İbrahim Hakkı'dan feyz almasını bilsin. Plevne kahramanı Gazi Osman Paşa'yı tanıdığı kadar Itriden, Dede Efendi'den de malumatı bulunsun. Velhasıl geçmişle bağını kursun. Bunun için Osmanlı Türkçesi öğrenerek ecdadın dilini öğrenip, ecdat yazısı belgeleri okuyarak tarihini birinci el kaynaklardan öğrensin. Gençlerimiz ecdadını tanısın ki, onların bu dünyada yaptıkları büyük ve önemli çalışmalar kendilerine ilham olsun. İlham alsın da geçmişi iyi bilerek geleceğe daha emin adımlarla ilerlesin. Böylelikle gençlerin istenilen tarih şuuruna sahip olmaları sağlansın. Genç hazine demektir. Hazinemize sahip çıkarsak geleceğimize sahip çıkmış oluruz.

Ramazan Akbaş \ Timeturk

Tüm Yazıları

SON VİDEO HABER

Mezarlıktaki esrarengiz taş

Haber Ara