Dolar

42,5629

Euro

49,6746

Altın

5.772,76

Bist

11.007,37

Eğitimde Fırsat Eşitliği: Hepimizin Ortak Sınavı

1 Saat Önce Güncellendi

2025-12-08 08:47:31

Hanife Arslantürk

Eğitim, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan her çocuğun tartışmasız hakkıdır. Bu hak, yalnızca okula gidebilmekten ibaret değildir; aynı zamanda nitelikli bir eğitim ortamına erişebilme, potansiyelini gerçekleştirme fırsatı bulabilme ve yaşam yolculuğunda adil bir başlangıç yapabilme anlamına gelir. Ne yazık ki bugün, ülkemizin bir köşesinde sabahın erken saatlerinde zor şartlarda okula yürüyerek giden, soğuk sınıfta soba etrafında ısınmaya çalışan bir öğrenci ile evinin hemen yakınındaki modern okulda her türlü imkâna kolayca ulaşan bir öğrenci aynı sınavlarla değerlendirilmekte, aynı yarışa sokulmaktadır.

Bu durum yalnızca köy ve kent arasındaki uçuruma işaret etmiyor. Büyük şehirlerde hatta aynı ilçenin iki farklı mahallesinde bile eğitimde fırsat eşitsizliği kendini hissettiriyor. Bir öğrencinin kaderi, çoğu zaman hangi semtte doğduğuyla belirleniyor. Oysa eğitim, coğrafyanın değil, devletin ve toplumun sunduğu eşit imkânların belirleyici olması gereken bir alandır.

Gerçek anlamda fırsat eşitliğinden söz edebilmek için, ülkemizdeki tüm okulların günümüz dünyasının gerektirdiği teknolojik donanıma sahip olması şart. Öğrenciler arasındaki rekabetin maddi imkânlara dayanmasına izin veremeyiz. Çocuğun ailesinin ekonomik durumu, onun eğitim yolculuğunda bir engel ya da avantaj hâline gelmemeli. Her öğrencinin bireysel farklılıklarına rağmen benzer öğrenme çıktısına ulaşabilecek koşullar oluşturmak, devletin ve eğitim sisteminin en temel sorumluluğudur.

Elbette mesele yalnızca binaların fiziki şartları veya teknolojik donanımla sınırlı değil. Öğretmenlerin de ihtiyaç duydukları her türlü mesleki araç, kaynak ve imkâna eşit düzeyde erişebilmesi gerekir. Çünkü öğretmenin elini güçlendirmeden, öğrencinin ufkunu genişletmek mümkün değildir. Sınıf mevcutları ideal seviyede tutulmalı, eğitim ortamları yalnızca eşit değil aynı zamanda nitelikli olmalıdır.

Sonuç olarak, eğitimde fırsat eşitliği sağlamak bir lütuf değil, anayasal bir zorunluluktur. Bu eşitlik sağlandığında, yalnızca bireylerin değil; toplumun tamamının geleceği daha sağlam temellere oturur. Hepimiz biliyoruz ki çocukların kaderine bıraktığımız her eksiklik, yarının Türkiye'sine gecikmiş bir fatura olarak dönecektir. Bu nedenle asıl sınav, çocuklardan önce biz büyüklerin sınavıdır: Geleceği eşitleyebilecek miyiz?

Hanife Arslantürk \ Timeturk

Tüm Yazıları

SON VİDEO HABER

Sivas'ta cezaevi nakil aracı devrildi; Valilikten açıklama

Haber Ara