'Manipülatör' bizde genellikle kalpazanlık, simsarlık, hokkabazlık gibi ifadelerle karşılanır. Çeşitli yollarla insanların zihinlerini bulandırma, idlal ve ifsat etme işlemini anlatır. Günümüzde sıkça kullanılan tabirler arasındadır. Bunun mali dünyadaki ayağı, karşılığı spekülatörlüktür. Spekülatörler fiyatları yükseltmek veya indirmek için madrabazlık yaparlar ve bu yolla keselerini doldururlar ve zengin olurlar. Tarihte unutulmayan spekülatörlük eylemlerinden birisini Waterloo Savaşı'nın akabinde bankacı Rothschild ailesi yapmış ve bu yolla kesesini doldurmuştur. Kazanan tarafı kaybetmiş ve kaybeden tarafı da kazanmış göstererek para cambazlığı veya sihirbazlığı yapmıştır. Ali'nin tekkesini Veli'ye Veli'nin tekkesini Ali'ye geçirmiştir. Galip ve mağlup tarafın duyulmasından önce tez elden İngiltere'ye ulaşarak İngilizlerin Fransızlar karşısında savaşı kaybettiğini yaymış ve bunun sonucu kıymeti düşen İngiliz sterlinlerini piyasadan toplamış ve bu şekilde mali imparatorluğunu kurmuştur. Şimdi Rothschild ailesinin izinden para sihirbazı olarak anılan spekülatör George Soros gitmektedir. Piyasaları dalgalandırmakta ve vurgununu bu yolla yapmaktadır. Kissinger ise siyaset manipülatörü idi ve hala da direktifleriyle olmasa da fikirleriyle siyaset dünyasına yön vermeye devam ediyor. Aralarında tarih manipülatörleri de var. Bunların en tanınmışlarından birisi Bernard Lewis idi. Ölümünün yankıları hala devam ediyor. Zira sıradan bir adam değildi geride kalıcı izler bıraktı. Bununla birlikte son sıralarda Siyon liderleri veya Siyonizmin ak saçlıları (elders of Zion) birer ikişer dünyalarını değiştiriyorlar. Bu gibi isimler Siyonizmin küresel mimarları idi. Onların inkırazı Siyonizm günlerinin sayılı hale geldiğini gösteriyor. Siyonizm de diğer izmler gibi bir gün sayılı ömrünü tamamlayacak, sırasını savacaktır. Yaşadığımız günler sanki bu sürecin başlangıcına işaret ediyor. Liderlerini yitirerek Siyonizm başsız, sığınaksız, çatısız hale geliyor.
Türkiye'de de bir zamanlar Vedat Nedim Tör ve Coşkun Kırca gibi devrim muhafızları vardı. O kuşak da sırasını savdı.
Tarih manipülatörü olarak Bernard Lewis neden önemli bir şahsiyetti? Bilindiği gibi Lewis Ortadoğu'nun etnik ve dini faylara göre yeniden şekillenmesini isterdi. Bölgenin İsrail'in çapına göre yeniden tanzimini esas alıyordu. Parçalama haritacılığının mimarı, piriydi. Haritaların ve haritacıların efendisiydi.
Bu anlamda Batılı siyasetçilerin veya uygulayıcıların akıl ve fikir babası olmuştur. Londra Üniversitesinden talebesi olan Suriyeli tarihçi Süheyl Zekkar onun başlangıçta manipülatör değil bir ilim adamı olduğuna tanıklık ediyor. İsmaililer ve Karmatiler konusunda eline su dökecek kimsenin olmadığına ve bu alanda tarihçiliğini sergilediğine, ilmi faaliyetler yürüttüğüne parmak basıyor. Bilindiği gibi Amerikalılar İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra anahtar teslimi şeklinde İngiliz imparatorluğunun küresel mirasına el koymuşlardı. Sadece imparatorluğa değil aynı zamanda imparatorluk araçlarına da el koymuşlardır. Bunlar arasında Bernard Lewis de vardır. ABD sadece İngiliz imparatorluğunu değil aynı zamanda adamlarını da devşirmiştir. Savaş sonrası Nazilerin mirasına el koyduğu ve Nazi istihbaratını devşirdiği gibi aynı şekilde İngiliz imparatorluğunu da adamlarıyla birlikte devşirmiştir. Bunlar arasında Bernard Lewis de bulunmaktadır. Kissinger, Lewis gibiler İkinci Dünya Savaşı sonrası Avrupa'dan devşirilenler arasında bulunmaktadır. Amerikalılar Bernard Lewis'e kanca atmışlar ve onu ayartarak ABD'ye getirmişlerdir. Suriyeli tarihçilerin duayeni Süheyl Zekkar oryantalistlerin duayeni Bernard Lewis'i şöyle anlatıyor: "1964 ile 1969 yıllara arasında talebesi oldum. Herhangi bir ayrımcılığını veya olumsuzluğunu görmedim. 1969 yılında ülkeme döndükten sonra haberlerini uzaktan takip etmeye başladım. Bizden sonra eşini boşayarak sekreteriyle evlenmiş. Bizim dönemimizde de David Bedel isminde ortalıkta sere serpe dolaşan bir CIA ajanı görevinin onu alıp ABD'ye götürmek olduğunu söylerdi de biz inanmaz, itibar etmezdik. Demek ki muvaffak oldu ve Lewis daha sonra ABD'ye yerleşti ve orada Arap ve İslam düşmanı bir Siyonist haline geldi."(http://www.alquds.co.uk/?p=936679www.alriyadh.com/438555 )
Gerçekten de Bernard Lewis İngiltere günlerinde Zekkar'ın anlattığı kadar masum ve dürüst müydü? Onu Amerikan havaları mı bozmuştu? Bununla birlikte, Zekkar Hoca Karmatiler tarihi üzerinde hala Bernard Lewis'i aşan,eline su dökebilecek bir tarihçinin olmadığını teslim ediyor. Elbette göz dolduran becerileri var. Çok dilli (polyglot) biri olarak biliniyor ve bu vasfıyla da kendisiyle övünüyordu. Bu vasfından dolayı Kendisini Dragoman olarak nitelendirmiştir.
Türkçesini Adnan Adıvar'dan ve Faruk Sayar'dan öğrenmiştir. Keza ünlü Fransız oryantalist Louis Massignon'un talebeleri arasında sayılmaktadır. Süheyl Zekkar gibi birçok ünlü tarihçi de onun talebesidir.
Bununla birlikte Lawrance'e özenmiş ve onun yaptıklarına benzer şeyler yapmak istemiştir. Emperyalizmin fikir işçilerinden veya fikir öncülerinden birisiydi. Edward Said onu Amerikan emperyalizminin ajanı sayar. Mevcut veriler ışığında hakkında başka bir şey söyleme şansımız var mı? Onu bu tanımın dışına çıkarabilecek farklı bir argüman veya okuma biçimi bulunabilir mi?
Arapları adam yerine koymamıştır. Bu yüzden de Arap Baharına dudak kıvırmış ve ' Arapların önüne sandık koymak kaçıklıktan başka bir şey değildir…" demiştir. Arapları küçük görmesi Arap halklarını hafife almasının temel nedenidir. Bunun tersi Sisi'ye ve benzerlerine icazet vermektir. Nitekim, Sisi bu desteğin hakkını vermekte ve İsrail'e karşı ellerinden bir şey gelmeyeceğini, bir şey yapmaya güçlerinin yetmeyeceğini söylemiştir (http://www.alquds.co.uk/?p=936679)!
Elbette böyle bir tarih simsarı Netanyahu tarafından ödüllendirilecektir. Onun yüzünde babasının karaltısını görecektir. Sisi Lewis'in geride bıraktığı miras karşısında kendisine ebedi minnettarlık duyduğunu söylemiştir. Böyle bir adama Araplar veya Müslümanlar niye minnettar olsunlar?
Hakikat yalnız kalsa bile her şeyden güçlüdür. İlmi alanda, tarihçilikte Lewis, Calut gibi bir dev olabilir ama sadece gerçekten başka silahı olmayan Davud'u yıkamaz. İsrail ve Lewis'in anlamadığı veya anlamak istemediği husus budur. Bernard Lewis'in talihsizliği ilmi birikimi değil yanlış tarafta durmasıdır. Güç ile hakikat çekişmesinde gücün yanında durmayı seçmiştir. Bunun ömrü ise sınırlıdır. Er geç hak yerini bulacaktır.
Mevlana'nın metaforunda olduğu gibi Lewis'in hiçbir ayağı yere sabit basmıyordu. Ayakları oynak ve yerden kesik vaziyette olduğu için kendisi de fırıldak haline gelmiştir. Bu da onu tarih simsarlığına götürdü.
İslam'ı tabirle tarih mühendisliği üzerinden saray vaizi veya saray tarihçisi haline geldi. Zengin sofralarına kurularak buralarda tarih mühendisliği meşk etti. Arapların sadece sopadan anlayacağını söyledi ve önlerine sandık koymanın da beyhude olacağını öngördü. Bu durumda diktatörlerle yola devam etmekten başka çare kalmıyordu. Parlak şakirtlerinden Condoleezza Rice'ın 18 aylık tereddüt devresinden sonra istikrara geri döndük diyerek diktatörlere merhaba demesi de bu anlayışın bir sonucudur. Onların Irak'a nasıl demokrasi getirdiklerini de gördük. Kısaca, Bernard Lewis içeride diktatörleri dışarıda ise işgalcilerin hizmetinde idi. İşlevsel tarihçiliği buna amirdi.
Bununla birlikte o 'eşsiz' (pere-eminent historian of Islam) diye nitelenen bir oryantalistti ve onun ölümüyle birlikte oryantalizm defteri de kapanmış oldu. Yıllar önce Abdurrahman Bedevi, oryantalizmin bittiğini ve öldüğünü ilan etmişti. Lewis'in talebelerinden Süheyl Zekkar da oryantalizm güneşinin battığını duyurmuştu. Bu ilanlar son oryantalist Bernard Lewis'in ölümüyle birlikte daha görünür oldu, kuvveden fiile çıktı. Gerçekliğe büründü. Lewis'in naaşı oryantalizm tabutundaki son çivi.