Coğrafyamız içinde bulunduğu konum itibariyle yüzlerce yıldır dünya devletlerinin markajındadır. Her bakımdan güçlü olmamız gereken bu bereketli toprakların gelecekteki mirasçıları da gençlerimiz …Yani çocuklarımız… çocuklarınız ve onların çocukları… gelecek nesiller…Özellikle 2000'li yıllardan sonra toplumsal dinamiklerimizde her bakımdan bir çöküş içinde olduğumuz bugün geldiğimiz durum itibariyle apaçık ortadır. Günümüz gençliği de bundan nasibini fazlasıyla almıştır. Peki sorunun temeli nedir?... Sizsiniz! Çocuklarını yetiştire(meye)n sizler! Anneler, babalar! Benim olmadı onun olsun mantığıyla, kariyer ve para uğruna bakımı başkalarına devredilen çocuklarla, çoğunlukla bir hiç uğruna yıkılan yuvalarda bir kanadı kırık yaşayan evlatlarla ve daha birçok nedenden ötürü sınırsızca bir bolluğun sunulduğu, kolay bir yaşama alıştırılan gençlerle, manevi ve milli değerlerin önemsenmediği ve öğretilmediği yeni nesil Türk aile yapısı tepetaklak olmuş durumdadır. Bir taraftan da gençliği kıskacına alan ellerindeki telefonlar yani sanal dünya onların zihinlerini ve bedenlerini dizayn etmektedir. Türk genci örfünden, töresinden bi haberdir,, dilini ve dinini unutmak üzeredir…Aileler ise günlük hayatın telaşına kapılmış gitmiştir. Ergenlik çağlarında olan bu kız ve erkek çocuklarımızın en hassas duygularını devamlı olarak dürten cinsel içerikli uyaranlar son derece tehlikelidir. Su akar yolunu bulur demiş atalarımız…Normal bir hayat süreci içerisinde insan, gelişimini her yönüyle yaşar. Ancak sabahtan akşama devamlı uyarana maruz kalmak bu genç dimağları tüketmekten ve bunalıma sürüklemekten başka bir işe yaramamaktadır. Toplumun en üstünden alt tabakalarına kadar yayılan yasaklı madde kullanımının geldiği nokta ortadadır. Gençliği kumara, inançsızlığa ve sapkınlığa teşvik eden arkadaş ortamları, mekanlar ve internet siteleri. Evet geldiğimiz son nokta oldukça ürkütücüdür. Gençlerle devamlı olarak bir arada olmanın vermiş olduğu veriler sayesinde, her ne kadar gelecekten ümidini yitirmeyen bir kişi olsam da, gidişatımızı hiç de iyiye yormuyorum. Son derece bencil, ideolojik düşüncelere saplanmış, birçok şeyden habersiz, hayal kurmayı bilmeyen ve idealizmden nasibini almamış bir kuşak geliyor. Söylediklerimi abartı bulabilirsiniz. Ancak keşke sizler de biraz abartasınız ve ellerimizden kayıp giden ve geleceğimizin sigortası olan gençlerimizin halini görebilseniz. Evet katil sizsiniz ve sizi yargılayacak bir mahkeme henüz inşa edilmedi. Şimdilik vicdanlarınıza emanetsiniz.
Berna Çaçan \ Timeturk