AA Editör Masası'na konuk olan Bozdağ, AA Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Şenol Kazancı ile editörlerin gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Bakanlık olarak "paralel yapı"nın yargıdaki etkisini kırmak için ne tür çalışmalar yapıldığına dair soru üzerine Bozdağ, paralel yapının iyi tespit edilmesinde fayda bulunduğunu belirterek, ülkelerin anayasa, yasa ve hukuk sistemi içinde yönetildiğini, yöneticilerin de anayasa ve yasalarla bağlı hareket eden, kararlarını ona göre veren ve başka bir yapıdan emir ya da talimat almaması gereken bireyler olması gerektiğini söyledi.
Bozdağ, "Siz düşünün; bakansınız, talimat veriyorsunuz müsteşarınıza. Müsteşarınız 'emredersiniz' diyor, ama daha sonra talimatınızı, mahallede sevdiği saydığı, imam veya başka bir isim diyelim, onunla konuşuyor, 'Bakan böyle bir talimat verdi bunu yapayım mı yapmayayım mı?' Hoşuna giderse 'Hemen yapın', hoşuna gitmezse 'Bunu yapmayın' diyor. O zaman da müsteşar işi zamana yayıyor, unutulup gidiyor. Siz bakan olarak öğrendiniz ki verdiğiniz her talimatı dışarıda bir başkasına onaylatıyor. Onay alırsa yapılıyor, almazsa yapılmıyor. Böyle bir durum hukuk devletiyle, demokrasiyle bağdaşır mı?" diye konuştu.
-"Gülen, Pensilvanya'dan Türkiye'ye Humeyni'nin İran'a dönüşü gibi dönebilirdi"
Bir devletin böyle bir durumda hukuka ve demokrasiye yine hukuk içerisinde sahip çıkması gerektiğini vurgulayan Bakan Bozdağ, şöyle devam etti:
"Türkiye'nin 17 Aralık süreciyle gündemine gelen en önemli konulardan bir tanesi budur. Devletin içinde devletleşmek isteyen, paralel yapılanmadan öte devlet olmak isteyen bir anlayış olduğunun herkes farkına vardı. Öyleyse bu milletin verdiği emanete bizim sahip çıkmamız lazım. Hukuk devletini daha da güçlendirmek, demokrasiye sahip çıkmak, milletin iradesine sahip çıkmak gerekir. Bizim yaptığımız bu anlamda demokrasimize, milletimizin emanetine, hukuk devletine sahip çıkmak ve bu çerçevede adımlar atmak. Maalesef pek çok muhalif basın-yayın, siyasiler, AK Parti'ye karşıtlığı artık bir nefret ideolojisine dönüştürmüş çevreler, bunların çarpıtmak için çok farklı yol ve yöntemler deniyorlar. İşin esası, AK Parti hükümetlerinin bu konuda yaptığı şey; bu milletin her bir ferdinin takdir etmesi gereken bir mücadeleyi biz yapıyoruz, devletimize, milletimize sahip çıkıyoruz.
Eğer 17 Aralık olmasaydı veya geç olsaydı, millet bu yapılanmanın Türkiye içinde eriştiği gücün farkına varmamış olsaydı, Fethullah Gülen, Pensilvanya'dan Türkiye'ye Humeyni'nin İran'a dönüşü gibi dönebilirdi. Bu açıdan baktığımızda 17 Aralık, Türkiye'nin böylesi bir dönüşüme 'dur' dediği gün de olmuştur. Devlet ve bütün kurumlar bu anlamda tehlikenin, tehdidin farkına varmıştır, ona göre vaziyet almıştır."
-"Hakimin vicdanı da anayasa, kanun ve hukuktan edindiği bir kanaatle hareket edecek"
Adalet Bakanı Bozdağ, hakim ve savcıların neye göre görev yapacağının, yargı bağımsızlığının, Anayasa'nın 138. maddesinde çok net şekilde ifade edildiğine dikkat çekerek, "Yargı bağımsızlığını yargının adeta hiçbir şeyle bağlı olmaması, yargının layüsel olması, keyfi hareket edebilmesi gibi yorumlayanlar da var. Bütün hukuk devletlerinde yargının hukukla, kanunla bağlı olması anlamını taşır. Bizim anayasamız da onu söylüyor. Hakim anayasayla, kanunla, hukukla bağlı olacak. Hakimin vicdanı da anayasa, kanun ve hukuktan edindiği bir kanaatle hareket edecek. Vicdani kanaat hukuktan, kanundan, anayasadan bağımsız kendi başına hareket eden bir kanaat değil. Eğer siz anayasa, kanun, hukukla kendinizi bağlı kabul etmezseniz sadece vicdanla kendinizi bağlı kabul ederseniz o zaman orada adaleti değil, ancak zulmü bulabiliriz" diye konuştu.
-"Anayasa, kanun ve hukuka bağlı bir vicdan"
Hakim ve savcıların, Anayasa'nın amir hükmüne göre hareket etmesinin hukuk devleti ve demokrasinin ana güvencesi olduğunu vurgulayan Bozdağ, insanların yargıya işleri düştüğünde hakim ve savcılara birilerinin talimat verdiğini, tesir ettiğini görmesi halinde yargı yerine yargıya kim tesir ederse onun kapısına gideceğini bunun da hukuk devletinde kabul edilemez bir durum olduğunu söyledi.
"Biz bütün yargı görevi yapanların anayasa, kanun ve hukuka bağlı bir vicdanla görev yapması gerektiğine inanıyoruz" diyen Bozdağ, hakim ve savcılar içerisinde görevlerini fedakarlıkla yapan, büyük bir özveriyle Türkiye'deki adaletin tahakkuk etmesine katkı verenlerin oranının çok yüksek olduğunu belirtti. Bekir Bozdağ, "Şu anda bu orana yüzde 99 desek yanlış olmaz, ama farklı saiklerle hareket eden hiç yok mu? Elbette var, ama bunlarla ilgili de hukuk içerisinde elbette gereken neyse bunların yapıldığını, hukuka uygun şekilde yapılacağını herkesin bilmesinde fayda var" ifadelerini kullandı.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK), Anayasa'nın 138. maddesi ve diğer ilgili kurallar dışına çıktığı sabit olunan hakim ve savcılarla ilgili gerekli inceleme ve soruşturmayı yaparak, gereğini mutlaka yerine getireceğini anlatan Bakan Bozdağ, HSYK'nın kendisine gelen şikayetleri titizlikle incelediğini, incelemeye de devam edeceğini kaydetti.
Bekir Bozdağ, "Ancak bazı hakim ve savcıların yaptığı yargılamalar nedeniyle bütün yargının tamamı sanki paralelmiş gibi bir algı oluşturulması da gerçekten burada fedakarlıkla görev yapanlara bir haksızlık oluşturur. Hakim ve savcılarımız da yargı içerisinde böylesi bir yapılanmanın varlığından fevkalade rahatsızlar. Onlar da böyle bir yapının oluşmaması, güç bulmaması için elbette titiz bir hassasiyet içindeler" dedi.
-"Bu kesinlikle özel yetkili mahkemelerin yeniden dönüşü değildir"
Adalet Bakanı Bozdağ, "Özel yetkili mahkeme uygulamasına geri dönüleceği, HSYK'nın bir kararname ile bazı ağır ceza mahkemelerini terör ve örgütlü suçlara bakması için yetkilendireceği yönünde basında bazı haberler yer aldı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna, "Gazetenin bu haberi bir çarpıtma haber. Bu kesinlikle özel yetkili mahkemelerin yeniden dönüşü değildir. Çünkü özel yetkili mahkemeler özel soruşturma usulü olan, özel yargılama usulü olan hususlara bakan mahkemelerdir" yanıtını verdi.
Hukuk ve ceza yargılamasında ihtisaslaşmaya imkan verecek düzenlemelerin yargılama usul kanunlarında var olduğunu, son olarak CMK'da da ceza yargılamasında ihtisaslaşmaya gidileceğine dair bir düzenleme yaptıklarını hatırlatan Bozdağ, "Çünkü ihtisaslaşmış bir mahkeme davayı daha hızlı karara bağlayacağı gibi daha adil karar verebilme imkanı da yüksektir. Vatandaşımızın lehine sonuçlar ortaya çıkacaktır, adaletin hızlı ve doğru tecellisine katkı sağlayacaktır" dedi.
-"Uzmanlaşmayı sağlayacak bir çalışma"
HSYK'nın da uzmanlaşmayı sağlayacak bir çalışma yaptığına işaret eden Bozdağ, şöyle devam etti:
"Bu çalışma özel yetkili mahkemelerin geri gelmesi çalışması kesinlikle değildir. Özel yetkili mahkemeler; hakimleri özel, savcıları özel, yargılama usulü özel, soruşturma usulü özel imtiyazlı mahkemelerdi. Biz, soruşturmadaki ayrıcalıkları tamamen kaldırdık. Şu anda bütün soruşturmalar aynı usule tabi, yargılamalar aynı usule tabi. HSYK çalışmasını bitirip bu konuda bir uzmanlaşma adımı attığı zaman yeni bir usul ihdas etmeyecek ne soruşturmada ne yargılamada. Bu kesinlikle özel yetkili mahkemelerin yeniden dönüşü değildir. Çünkü özel yetkili mahkemeler, özel soruşturma usulü olan, özel yargılama usulü olan hususlara bakan mahkemelerdir. Şu anda Türkiye'de soruşturması ve yargılaması farklı herhangi bir suç yoktur. Özel yetkili bir mahkemenin kurulduğunu söylemek fevkalade büyük bir çarpıtma olur. Yürüyen çalışma sadece ihtisaslaşmayı temine dönük bir çalışmadır, bu da insanlarımızın lehine olan bir çalışmadır."
-"Algı operasyonu"
Adalet Bakanı Bozdağ, Yargıtayda yeni kurulan dairelerin de ihtisaslaşma esasına göre davalara baktığını, Yargıtay Başkanlık Divanının hangi dairenin hangi davalara bakacağına dair iş bölümü yaptığını anlatarak, "Yargıtay yıllardır bu ihtisaslaşmayı uyguluyor, Danıştay yıllardır bu ihtisaslaşmayı uyguluyor. Şu anda ceza hukukunda da yapılmak istenen öylesi bir ihtisaslaşmayı sağlamaktır. Yoksa özel yetkili mahkemeleri gerisin geriye getirmek kesinlikle değildir. Bu bir algı operasyonudur, bundan sonra bu konu üzerinde pek çok yayın yapılacağını, çarpıtma yapılacağını bende tahmin ediyorum" değerlendirmesinde bulundu.
(Sürecek)