Dolar

34,8785

Euro

36,7961

Altın

3.045,64

Bist

10.123,08

'Osmanlı'da Engelli Olmak' paneli

'Osmanlı'da Engelli Olmak' paneli

11 Yıl Önce Güncellendi

2015-01-27 14:31:24

'Osmanlı'da Engelli Olmak' paneli
Giresun Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sezai Balcı, "Osmanlı'nın muhtacı tertibatı var. Buraya başvuran engellinin haline göre padişah yardım ederdi. Osmanlı'da 1914 yılında bile engellilere ve körlere yardımlar yapılmaya devam edildi" dedi.

Balcı, Bağcılar Engelliler Sarayı'nda düzenlenen "Osmanlı'da Engelli Olmak" panelinde yaptığı konuşmada, bu alanda kitap yazdığını söyledi.

Osmanlı devletinin engellileri vergilerden muaf tuttuğunu, dilencilere dilenmeleri için bir evrak verildiğini ifade eden Balcı, bu durumun istismar edilmesiyle devletin bunu ortadan kaldırdığını kaydetti.

O dönemde istihdam edilen engelliler hakkında bilgi veren Balcı, sarayda sağır ve dilsizlerin kullanıldığını, bunların başına "Başdilsiz" dendiğini bildirdi.

Osmanlı'da, dilsizlerin 1919 yılına kadar kullanıldığını, dilsizlerin bazen görevlerini kötüye de kullandığını anlatan Balcı, devlette istihdam edilen dilsizlerin, vakıf kuracak kadar da ekonomik güce sahip olduklarını belirtti.

Tanzimat dönemiyle Osmanlı politikasında değişiklikler olduğunu söyleyen Balcı, "Osmanlı'nın muhtacı tertibatı var. Buraya başvuran engellinin haline göre padişah yardım ederdi. Osmanlı'da 1914 yılında bile engellilere ve körlere yardımlar yapılmaya devam edildi" dedi.

Sultan 2. Abdülhamit tarafından İstanbul Dilsiz Mektebi'nin açıldığını, buraya daha sonra körler sınıfının eklendiğini söyleyen Balcı, 2. Abdülhamit'in kurduğu engeli okulunun 1926 yılında kapatıldığını anlattı.

Balcı, "Bundan sonra da 1945'te Türkiye'de ilk özel engelli okulu açıldı. Bu okulların yayılması 1960'lı yıllardan sonra oldu. Bugün 143 devlet okulu ile 122 ana sınıfı var" diye konuştu.

Türkiye Beyazay Derneği Başkanı Lokman Ayva da Osmanlı Medeniyeti ve köklerinin geldiği geleneğin, engelilik kavramını bir farklılık olarak ele aldığını söyledi.

Engeliliğin, sarışınlık, kumrallık, uzun ve kısa boy gibi bir farklılık olarak ele alındığını, yürüyememenin, görememenin de bir çeşitlilik olduğunu vurgulayan Ayva, Amerika'da bulunan iki kasabadaki insanların yüzde 50'sinin duyma görme engelli olduğunu anlattı.

Ayva, şöyle konuştu:

"Orada işaret dili son derece normal. Günlük hayatta, o kasabalarda konuşulan, yapılan bir şey. O kasabaya siz giderseniz tuhaf bir duruma düşüyorsunuz, engelli gibi oluyorsunuz. Yani demek ki her ortamın engellisi farklı. Ben bu ortamın körüyüm ama ışıklar kapansın, o ortamın körü kaç tane bilemiyorum. Lisanını bilmediğiniz ülkeye gittiniz. O ülkenin sağırı, dilsizi, o ülkenin lisanını bilmeyen oluyor bir anda. Her ortamın sakatı farklı."

Dünyada ilk işaret dilini kullanan toplumun, Osmanlı Devleti olduğu yönünde bilgilerin olduğunu ifade eden Ayva, diplomatların bazı hususlarda, işaret dilini kullandıklarını bildirdi.

- "İstanbul'a iki yeni Darülaceze yapacağız"

Darülaceze Başkanı Aylin Çiftçi de Darülaceze'nin insana verilen değerin görüleceği yer olduğunu vurgulayarak, "120 yıl önceki binaları bozmamaya çalışıyoruz. Binada hiç bir erişilebilir bir problem yoktu" dedi.

İstanbul'a iki yeni Darülaceze yapacaklarını, başka illere yapılması konusunda Nizamname'de değişiklik yapmak gerektiğini dile getiren Çiftçi, "Yapı olarak da böyle bir tesisin olabilmesi için kanun gerekiyor. Şu anda Darülaceze Vakfı olarak faaliyet gösteren bir sivil toplum kuruluşu var. Kurulduğunda Darülaceze'ye hizmet etmek için kurulmuş ama şu anda gelirlerinin sadece yüzde 5'i bize geliyor. Dolasıyla biz hukuki işleme gireceğiz. Ya da bu ismi kullanmaması gerekecek. Hem bir kamu kurumu hem özel sektör hem de bir sivil toplum kuruluşu. Üçünün bir arada olduğu bir yapı Türkiye'de yok" değerlendirmesinde bulundu.

Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı da sevgi ve hoşgörü medeniyetinin mirasçıları olduklarını ifade ederek, Osmanlı'nın yeryüzünde tüm canlılara merhamet ve hoşgörü gösterdiğini aktardı.

Haber Ara