Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Suvat Parin danışmanlığında araştırma görevlisi Sabahat Ölçer tarafından yaklaşık 2 yılda hazırlanan, "Erken Yaşta Kadın Evlilikleri Üzerine Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Bir Çözümleme (Van Kent Merkezi Örneği)" konulu araştırma ile erken yaşta evliliklerin nedenleri araştırıldı.
Kentte varlığını sürdüren erken yaşta evliliklerin sosyal, ekonomik ve kültürel boyutunun incelendiği araştırmada toplanan veriler, farklı sosyo-ekonomik yapıya sahip 13 mahallede yaşayan gelinler ile kaynana ve gelinlerin annesiyle yapılan görüşmelerden elde edildi.
Erken yaşta evliliklerde, kız çocuğunun korunması anlayışına dayanan "namus algısı" ile "kaynanaların gelinlerini kendi istedikleri şekilde yetiştirmeyi düşünmesi" ve toplumsal meşruluğa kaynaklık eden "yerleşik dinsel algı" gibi faktörlerin en temel neden olarak belirlendiği çalışma, 180 sayfadan oluştu.
AA muhabirine, yaptığı çalışmayla ilgili açıklamalarda bulunan Sabahat Ölçer, erken yaşta evliliklerin sadece kırsal kesimlerde karşılaşılan bir durum olmadığını, kent yaşamının kültürel kodları arasında da bu tür evliliklere rastlandığını belirtti.
Ölçer, yaptığı çalışmayla kentsel alanlarda gerçekleşen erken yaşta evliliklerin nedenlerini görünür kılmayı hedeflediklerine dikkati çekerek, çocuk gelinlerle ilgili literatürde genellikle Birleşmiş Milletler, İnsan Hakları İzleme Örgütü ve Uluslararası Kadın Araştırma Merkezi gibi kurumların makro düzeyde hazırladığı raporların bulunduğunu, Türkiye'de yapılan çalışmaların ise sınırlı düzeyde ve ağırlıklı olarak nicel olduğunu söyledi.
-"Namus algısı en çok karşılaştığımız konu"
Yerel düzeyde az sayıda araştırma olmasından dolayı yaptıkları çalışmanın literatüre katkı sağlayacağına inandığını anlatan Ölçer, kimliklerini gizli tuttuğu 45 "gelin, kaynana ve gelinin annesi" ile ayrı ortamlarda görüşmeler gerçekleştirerek, özellikle çocuk gelinlerin baskı altında kalmasının önüne geçtiğini ifade etti.
Ölçer, görüştüğü gelinlerin yaşının 15 ile 17 arasında değiştiğine değinerek, şöyle konuştu:
"Görüştüğüm kişilerin aylık ortalama hane geliri düşük, orta ve yüksek olmak üzere farklılık gösteriyordu. Çoğunluğu görücü usulüyle yabancı biri ile evlenenlerden oluşmaktaydı. Gelinlerin eğitim düzeyleri eşlerinin eğitim düzeylerinden daha düşüktü. Erken yaşta evliliğin ekonomik, sosyal ve kültürel nedenlerine odaklandığımız çalışmada, kültürel belirleyicilerin daha baskın olduğunu gördük. Namus algısı, en çok karşılaştığımız kültürel faktörlerden biriydi. Namus algısı gelinin, kaynananın ve annenin en çok üzerinde durduğu konuydu. Erken yaşta evlilik, güvenlik stratejisi olarak görülüyordu. Görüşme yaptığımız anneler arasında 'benim namusum, kızımın namusudur', 'kızımın başına bir şey gelmesin', 'bir an önce kızımı başgöz edeyim', 'başımıza bir şey gelmeden evlendirelim', 'ne bileyim adımızı kirletebilir', 'kız çocukları namustur', 'ben vermedim, babası verdi' diyen anneler vardı. Bazı kaynanalar ise 'ben küçük yaşta alırsam onun namusundan da emin olurum' gibi ifadeler kullandı."
-"Kaynanalar çocuk gelinleri istedikleri gibi yetiştirmeyi düşünüyor"
Küçük yaştaki evliliklerin nedenlerinden birinin de ailelerin, gelinlerini kendi yaşam tarzlarına göre yetiştirmek istemesi olduğuna işaret eden Ölçer, özellikle kaynanaların bu konu üzerinde durduğunu dile getirdi.
Ölçer, görüştüğü birçok kaynananın, "Bizde, gelin küçükse daha iyi eğitilir. Tavır çok önemlidir. Küçük yaşta olmayan gelini eğitemezsin, çünkü eğitilmiştir artık. Gezmiş, tozmuş, görmüş, yaş geçirmiş daha ne eğiteceksin. Gelinini biraz erken getirirsen eğitirsin. Benim istediğim gelin on dört yaşındadır. Büyük gelinler bizi zorlar ama küçük gelin olursa seni zorlamaz, ne istiyorsan onu yapar, öğrenir. Gelin küçük olursa senin ailenin adetini, örfünü öğrenir" gibi ifadelerle küçük yaşta evlilikleri tercih ettiğini bildirdi.
-"Oyun oynarken görücü gelen gelinler var"
Görüşmelerde bazı ailelerin çocuklarını daha iyi ortama gönderme düşüncesiyle de erken evliliklere razı olduğunun altını çizen Ölçer şunları kaydetti:
"Kızının kötü şartlardan kurtulması amacıyla da evlilik pratiğinin gerçekleştiğini söyleyebiliriz. Görüşülen kişiler arasında bu da vardı. Bir anne, 'ben evde yemek yapmak için yağ bulamazken, kızımı nasıl bekletirdim? Bir memur geldi istedi sabit bir geliri vardı, ben de kızımın hayatını kurtardım' dedi. Bu tür durumlarla da karşılaştım. Bisiklet sürerken, top oynarken, arkadaşlarıyla oynarken kendisine görücü geldiğini öğrenen gelinler var. Evlendikten sonra bisiklet süren, sokakta oynadığını söyleyen gelinler oldu. Aralarında kendi iradeleri dışında gerçekleşen evlilikleri için pişmanlık duyan, anne ve babalarını suçlayanlar vardı. 'Ben anne ve babama hakkımı helal etmiyorum, onları affetmiyorum' diyen gelinler oldu"
Ölçer, hazırladığı çalışmanın erken yaşta evliliklerin nedenlerinin görünür kılınmasına yardımcı olacağına inandığını bildirerek, yapılması planlanan birçok çalışmaya da kaynaklık edeceğini sözlerine ekledi.