Dolar

34,8758

Euro

36,6247

Altın

3.023,15

Bist

10.099,10

MİT'in Reyhanlı operasyonunun arka planı

MİT, son zamanlarda renkli listelerde bulunan teröristleri yurt dışında yaptığı operasyonlarla ele geçirmeye başladı. Bu durumun büyük devlet refleksi olduğunu ifade eden Altınbaş Üniversitesi öğretim görevlisi Stratejist Dr. Eray Güçlüer, Timetürk'e önemli açıklamalarda bulundu.

7 Yıl Önce Güncellendi

2018-09-14 11:15:50

MİT'in Reyhanlı operasyonunun arka planı

Dr. Eray Güçlüer, MİT'in Reyhanlı teröristini Lazkiye'de Esed'in ve El Muhaberat'ın korumalarına rağmen operasyonla yakalayıp Türkiye'ye getirmesini büyük devlet refleksi olarak nitelendirdi. 

Timetürk'e açıklamlarda bulunan Güçlüer konuya ilişkin şunları söyledi. 

"Altı ana başkanlık halinde yeniden yapılandıktan sonra iç ve dış istihbarat alanlarında etki kabiliyeti son derece artan MİT, üst düzey terör örgütü yöneticilerin yakalanması ya da etkisiz hale getirilmesi ile ilgili çok iyi çalışıyor.

tip

"OPERASYONLARIN BİR MANTIĞI VAR"

Türkiye'de 2 önemli durum gerçekleşti. Birincisi FETÖ büyük ölçüde temizlendi ve halen temizlenmeye devam ediliyor. Zaten Reyhanlı saldırısındaki savcının MİT'in verdiği bilgiyi sümen altı etmesi ve böylece kolluk güçlerini etkisiz kılması FETÖ ile Esed rejim arasındaki iş birliğini ortaya çıkaran en önemli olaylardan biridir."

FETÖ'nün temizlenmesinin Türkiye'ye nasıl güç kazandırdığını anlatan Güçlüer'e göre FETÖ, derin ABD ve CIA'nın bir taşeronu...

"Şunu unutmayalım ki FETÖ, küresel bir terör şebekesidir. Önemli bir ayağı Türkiye'de olan ve merkezi Pensilvanya'da bulunan sinsi bir terör ağı. FETÖ'nün PKK ile olan iş birliği uzun zamandır biliniyor, bu nedenle Lazkiye'de yakalanan teröristin verdiği bilgilerin daha da netleşmesi ve teyit edici yeni bilgilerin ortaya çıkmasıyla FETÖ'nün Esed rejim ile yaptığı iş birliğine hiç şaşırmam. Çünkü Türkiye'ye ne kadar düşman unsur varsa FETÖ onlarla bağlantı içerisinde oluğunu söylemek mümkün ve bu kapsamda FETÖ'yü başta ABD ve Batılı ülkeler olmak üzer devletlerin derin yapılarının bir uzantısı, terminal ucu olarak görmek lazım."

MİT'in son yıllarda kullandığı yüksek teknolojiye de dikkat çeken Eray Güçlüer, Reyhanlı teröristinin Esed ve Muhaberat'ın korumasına rağmen alındığına vurgu yaptı.

İSTİHBARATIMIZIN GÜCÜ GİDEREK ARTIYOR

"İkincisi MİT'in başarısının arkasındaki önemli bir diğer faktör ise Türkiye'de milli ve yerli bir teknolojinin üretiliyor olması. Her ülke kendi istihbarat örgütü için kendine özgü istihbarat teknolojisini de üretmek zorundadır. Milli ve yerli teknolojinin gelişmesine bağlı olarak istihbarat teknolojisi de gelişti. Bu gelişim uzmanlıkla birleşince işte böyle son derece başarılı ve literatüre geçen operasyonlar ortaya çıkıyor. FETÖ, Türkiye'den temizlenince başta Ortadoğu olmak üzere sınırlarımız dışındaki istihbarat gücü ve kabiliyeti de önemli ölçüde artmış durumda. 

Diğer bir nokta da şu ki; bu teröristler, bağlantılı olduğu istihbarat örgütlerinin koruması altındadırlar. MİT, bunları El Muhaberat'ın ve Suriye askeri istihbarat örgütünün koruması altındaki bölgelerden gidip alıyor. İşte bu durum sahip olunan istihbarat potansiyelinin seviyesini göstermesi bakımından çok önemli. Zaten söz konusu terörist rejimin verdiği kimlikle, rejimin sağladığı evde ve yine rejimin temin ettiği para ve malzemelerle yakalandı."

Güçlüer'e göre TSK ve MİT'in ortak çalışmaları da operasyonların başarı seviyesini arttıran etkenlerden biri...

"Tabi burada TSK'nın da operasyon tamamlandıktan sonrada teröristin Türkiye'ye getirilmesi ile ilgili ciddi bir desteği söz konusu. TSK, Hava Kuvvetleri, İHA'lar ve özel kuvvet unsurlarıyla hatta belirli bir mesafeden itibaren de mekanize birliklerin sağladığı koruma ve destekle bu teröristin Türkiye'ye getirilmesi için önemli bir görev icra etti.

MİT VE TSK İŞBİRLİĞİ

Önceden TSK ve MİT birbirlerini rakip gibi görürlerdi. Şimdi ise yeni başkanlık sisteminin de etkisiyle muktedir iktidar bütün devlet kurumlarının bir orkestra ahenginde yönetebilmeyi başarıyor. Kurumlar arasında etkin ve güçlü koordinasyonun sağlanması sahada ciddi başarıların elde edilmesinde önemli bir etki oluşturmaktadır. "

Güçlüer ayrıca, Reyhanlı saldırısından 5 yıl sonra bile olsa devlet olarak teröristin yakalanmasına dair verilen çabaya dikkat çekti. 

OPERASYONUN ZAMANLAMASI

"İstihbarat örgütleri kendi zamanlamalarına sahiptir. Neticede bu uzun süren istihbarat çalışmaların sonucudur. Teröristi, savunmasız ve refleks gösteremeyeceği bir pozisyonda adeta çıplak elle, belki uykudayken, silah kullanılmadan yapılıyor. Böylece terörist sağ olarak ele geçiriliyor. Çünkü çok önemli bilgiler verebileceği biliniyor.
İşte büyük devlet olmak böyle bir şey. 5 yıl sonra da olsa bu hainlerin yakalanması moral motivasyon ve milletin devletine olan güvenini arttırması bakımından çok önemli psikolojik etkiler oluşturmuştur. Yani bu operasyon "devlet hainleri bulur dünyanın neresinde olursa olsun getirir" dedirtti. Tabi bu Reyhanlı'da ölen 53 şehidimizi geri getirmez ama en azından biraz acımızı hafifletti."

Yapılan operasyonların diğer teröristler üzerinde psikolojik etkileri olduğunu savunan Güçlüer, "Türkiye, artık teröristleri değil terörizmi çökertme noktasına geldi" dedi. 

"Bu teröristlerin birer ikişer ele geçirilmesi diğer teröristler üzerinde de çok ciddi bir baskı oluşturuyor. Türkiye yurt içinde terörist örgütleri bitirdiği gibi yakın sınır çevresindeki terörist inlerini de yerle bir etmektedir. Dolayısıyla artık bu durum sadece terör örgütleriyle mücadele etmesini değil Türkiye'nin kendisine karşı var olan terörizmi çözme noktasında çok iyi bir yere geldiğini de gösterir. Bunu böyle okumak lazım.

OPERASYONLARIN TERÖRİSTLER ÜZERİNDEKİ PSİKOLOJİK ETKİSİ

Her gün birer ikişer üst düzey terörist örgüt yöneticilerinin etkisiz hale getirilmesi teröristleri psikolojik olarak da çökertti. Artık PKK'lılar bu durumda. Teröristin psikolojisini şu şekilde düşünelim; Türkiye'nin renkli aranan listesine girmiş olan teröristler ya etkisiz hale getiriliyor ya da adaletin karşısına çıkarılıyorlar. Bu nedenle listeye giren teröristler rahat uyuyamadığı gibi diğerleri de korku içinde yaşıyorlar. Dolayısıyla Türkiye'nin sahip olduğu alandaki sosyolojik meşruiyetle birlikte bu gelişmeler değerlendirildiğinde ABD'nin PYD/PKK'ya verdiği desteğin bir sonucu olmayacaktır. Enin de sonunda PYD'de aynı akıbete uğrayacaktır. "

Röportaj: Cuma Obuz

 

Haber Ara