Meltem Suat Timeturk Dış Haberler Servisi/Özel
New York Belediye Başkanlığı seçimlerini kazanarak ABD siyasetinde tarihi bir eşiği işaret eden Demokrat aday Zohran Mamdani, zafer konuşmasında sert ve iddialı bir duruş sergiledi. Kendisini hedef alan ABD Başkanı Donald Trump'a "İzlediğini biliyorum, sesi aç!" diyerek meydan okuyan Mamdani, bu zaferin basit bir yerel başarıdan öte, ABD'nin kimliğine dair süregelen derin ideolojik çatışmanın bir sonucu olduğunu gösterdi. Mamdani'nin bu başarısı, Trump'ın temsil ettiği "Beyaz, Anglo-Sakson, Hristiyan Amerika" vizyonuna karşı, ülkenin çok etnisiteli ve göçmen kimliğini savunan ilerici kanadın ulaştığı yeni ve kalıcı bir eşiği temsil ediyor. İstanbul Aydın Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tarık Oğuzlu ile bu tarihi zaferin ABD siyaseti ve gelecekteki seçimler üzerindeki etkilerini mercek altına aldık.
Zohran Mamdani'nin New York'un ilk Müslüman Belediye Başkanı olarak seçilmesi, sadece yerel bir zafer mi, yoksa ABD siyasetinde göçmen ve Müslüman azınlık temsiliyetinde ulaşılan yeni ve kalıcı bir eşik mi?
İkisi de, ancak kesinlikle ikincisi daha ağırlıklı. Bu, Trump'ın kafasında temsil ettiği ve hayata geçirmeye çalıştığı Amerika vizyonu ile Mamdani'nin vizyonu arasında muazzam farklar olduğunu gösteriyor. Trump, beyazlardan, Hristiyanlardan, Anglo-Saksonlardan oluşan "gerçek Amerika" vizyonuna sahip. Mamdani ise tam tersini söylüyor: "Biz göçmen toplumuyuz, her türlü etnik ve dini gruptan insanları barındırıyoruz. Bu, Amerika'nın gerçek kimliğidir ve onu diğer küresel güçlerden ayıran en temel özelliktir." Bu noktada iki vizyonun keskin bir çarpışması söz konusu.
Mamdani kendini açıkça demokratik sosyalist olarak tanımlıyor. Bu zafer, New York'ta ve ulusal çapta ilerici kanadın etki alanını ne kadar genişletti? Özellikle Demokratların merkez siyaseti üzerindeki baskısı ne kadar artar?
Bu, ilerici kanadın Demokrat Parti içindeki ağırlığının artacağı anlamına geliyor. Bernie Sanders gibi önemli isimlerin Mamdani'ye destek vermesi de bunun bir göstergesi. Demokrat Parti, Trump karşısında seçimleri kazanmak istiyorsa, aşırı sağ ve aşırı sol kesimlerden kaynaklanan itirazlara kulak kabartması gerektiğini fark etti. Trump, popülist dalga üzerinde çok rahat sörf yaparken, Biden-Kamala Harris çizgisi daha geleneksel bir pozisyonda takılı kalmıştı. Mamdani'nin başarısı, Trump'ın popülist dalgasını geriletmek için ilerlemeci çizginin ne kadar önemli olduğunu ortaya koydu. Bu, ilerlemeci kanadın Parti içindeki ağırlığının artacağı anlamına geliyor.
Trump bu kadar göçmen karşıtıyken, New York'un Mamdani gibi ilerici ve radikal kimliğe sahip Müslüman bir adayı seçmesi şehrin seçmen tabanının hangi özelliklerini yansıtıyor? Bu seçimde gelir eşitsizliği ve genç seçmen katılımı Trump'ın katı politikalarına ne ölçüde etkili oldu?
Şüphesiz ki çok etkili oldu. Mamdani'nin ağırlıklı olarak gençlerden ve beyaz olmayan, Hristiyan olmayan Amerikan göçmenlerinden oy almış olması kayda değer bir gelişme. Demek ki, gelir adaletsizliğinden, sınıfsal ayrımcılıktan muzdarip olan, kendini değerli hissetmeyen, geleceğe yönelik umutları pek fazla olmayan ve kapitalist sistemin mevcut haliyle devam etmesi noktasında hiçbir şansı olmayacağına inanan bu kesimler Mamdani'ye yöneldiler. Bu zafer, aynı zamanda eski New York Valisi Andrew Cuomo gibi yerleşik Demokrat elitlere karşı da elde edilmiş önemli bir zaferdir.
Mamdani'nin özellikle Filistin konusundaki sert duruşu, seçim kampanyasında merkezi bir tartışma konusu oldu. Trump katı ve Netanyahu destekçisiyken, bu durum İsrail-Filistin meselesinin ABD'nin yerel siyaset ve seçim sonuçları üzerindeki etkisini arttırdığını gösteriyor mu? Sadece New York'a özgü mü?
İsrail-Filistin meselesinin etkisi kesinlikle artıyor ve bu sadece New York'a özgü değil. Büyük resme baktığımızda, Demokrat Parti içerisinde Biden-Harris çizgisini aşırı Netanyahu'cu olarak eleştiren, İsrail'in soykırımlarını mümkün kıldığını düşünenler var; Mamdani bu itirazların en önemli temsilcisi. Aynı zamanda Cumhuriyetçi Parti içerisinde de Trump'ın Netanyahu'nun peşinden koşmasından rahatsız olan, "Önce Amerika" diyorsan İsrail'e aşırı destek vermekten vazgeçilmesi gerektiğini düşünen isolationist kanat güçleniyor. Bu iki dalgayı birlikte düşündüğümüzde, Amerika'da yapılacak olan ara seçimler ve 2028 başkanlık seçimlerinde, İsrail'e kayıtsız şartsız destek vermenin riskli bir strateji olabileceği görülüyor.
Mamdani'nin başarısı, Demokratların 2026 Kongre ve 2028 başkanlık seçimlerindeki oy oranlarına karşı bir tahmin oluşturuyor mu?
Sadece Mamdani'nin başarısına endekslemek yanlış olur. Ancak Trump'ın ciddi anlamda oy kaybettiğini, beğenilirlik oranının çok düştüğünü gösteren anketler var. İlk yüz günü dikkate alındığında en başarısız Amerikan başkanı olduğu yönünde güçlü bir kanaat de oluşuyor. Eğer Amerikan ekonomisi kötü giderse, hayat pahalılığı artarsa ve gümrük tarifeleri beklenen faydayı üretmezse, Mamdani'nin başarısının ortaya çıkaracağı siyasi etkiler de etkili olur. Mamdani çizgisi, Demokratların popülist dalgayı kendi lehlerine çevirme stratejisi için önemli bir modeldir.
Yorum Yap