Süleyman Soylu: Biz fotoğrafa bakmayız, kimin hukuka uyup uymadığına bakarız

Partisinin Trabzon'un Maçka İlçe Teşkilatı'nın Olağan Kongresi'ne katılan Bakan Süleyman Soylu, burada gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Konuşmasına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisine söylediği "Maçka gazilerimize ve Eren'imizin diyarına salamlarımı ilet" sözü ile başlayan Soylu, ana muhalefet partisine eleştirilerde bulundu.

Soylu "Ana muhalefet partisi hep milletin karşısında yer almış ve hep başkalarıyla kol kola girmiştir. Biz buna alışmıştık asında. 'CHP'dir, normaldir' diyorduk. İşte son 10 gündür maalesef CHP'nin milletvekilleri ağzındaki baklayı çıkarmışlardır. CHP bütün niyet ve seçim hesaplarını, ittifaklarını açıkça ortaya dökmüştür. Türkiye'de ilk kez bir siyasi parti açık bir şekilde genel başkanının ağzından 'Teröriste vurma' demiştir. Yeni yeni kavramlar duyuyorum. 'Silahlı ve silahsız terörist' diyor. Teröristin silahsızı da varmış, silahlısı da varmış. Bu adamlar 4 teröristle aynı yerde, bunlar da terörist. Bunların PKK ile bağlantılar vardır. Bir kere bize itimat edin ya. Ankara'dan İstanbul'a giderken bize itimat ediyorsunuz, işinize gelince" ifadelerini kullandı.

"SON BİR AYDA YAPILAN 5 BİN 147 OPERASYONDA 183 TERÖRİST ETKİSİZ HALE GETİRİLDİ"

Konuşmasında terörle mücadeleye ilişkin rakamlar da paylaşan Soylu, son bir ayda yapılan 5 bin 147 operasyonda 183 teröristin etkisiz hale getirildiğini söyledi. Bakan Süleyman Soylu "Terörle mücadele ediyoruz. Son bir ayda 5 bin 147 operasyon ortaya koyduk. Ve burada son bir ayda 183 terörist etkisiz hale getirildi. Ağustos ve Temmuz ayları PKK için şahlanış aylarıdır, terör olaylarını sürdürdüğü aylardır. Yani top yekun saldırırlar. Hem kuruluş ayları olması itibarıyla hem de bunlar Şubat ve Mart aylarında inlerinden çıkarlar, 4-5 ay inlerinde durdukları için hareket kabiliyetleri daralır ve ancak Temmuz ve Ağustos aylarında böyle ahlaksızca operasyon yapmak için kendilerine fırsat kollarlar. 183 terörist etkisiz hale getirildi, şehidimiz ise siviller dâhil olmak üzere toplam 13. Allah rahmet eylesin. Terörle mücadelenin en yoğun olduğu dönelmede bu 1'e 3, 1'e 4'tü. Bir şehit 4 terörist, şimdi ise 1'e 10'un üzerinde, 1'e 13-14'türPeki, biz bunu nasıl sağlıyoruz? Bunu insansız silahlı ve silahsız hava araçlarıyla sağlıyoruz. Bu konuda hiç taviz verecek değiliz. Biz ayaklarımızın nereye bastığını biliyoruz. Neyle mücadele etiğimizi, nasıl bir mücadele ortaya koyduğumuzu da biliyoruz. Büyük mücadele aynı kararlılıkla sürecektir. Cumhurbaşkanımız söyledi, 'İnlerine inlerine girmeye devam edeceğiz' dedi. Siz zannetmeyin ha sadece sınırlarımızın içerisinde. Onlar kendilerini nerede güvende hissettikleri neresi varsa, Türk'ün şerefli askeri, polisi, jandarması, korucusu onları bu güvenli gördükleri yerlerde onlara tarihi bir ders vermeyi kendilerine vazife edinmiştir. Bunu herkes böyle bilsin. Bu mücadele aynı kararlıkla devam edecektir" diye konuştu.

"'NE İSTİYORSANIZ YARDIMCI OLALIM' DEDİK"

Bakan Soylu cenaze olayında yaşananları ayrıntıları ile anlattı. Bakan Soylu, HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk'un annesinin cenazesinin defni sırasında yaşananlarla ilgili ayrıntılı bilgiler vererek şunları söyledi:

"Bir takım programlarımız vardı ardından akşam bakanlığa geçtim, zangır zangır herkes beni arıyor. 'burada olay var ve bu olayla ilgili hemen müdahale edin' Ben de Ankara emniyet müdürünü aradım dedim ki 'Cenazede olay mı var?' O da 'Cenaze bitti ben çıktım ama hemen bir bakim' dedi. Ankara valimi aradım 'neyse hemen müdahale edin' dedim. Sonra emniyet müdürü arada orada bir grubun protestosu olduğunu söyledi. 'Hemen müdahale edin buna kesinlikle müsaade etmeyin' dedim. Bana dediler ki 'Biz bu cenazeyi buradan çıkaracağız' dedim ki: Bu yanlış olur, ayıp olur çıkarmayın. Olay 20-25 dakikalık bir olay. Hemen çıktım 'oraya geliyorum beni bekleyin' dedim. Baktım ben gelmeden cenazeyi çıkarmışlar. 'Durdurun cenazeyi' dedim. Durdurdular. 'Bakın biz bu cenazeyi tekrar buraya defnedelim' dedim. Ama aile 'Bir daha olay olursa çok üzülürüz' dediler. Ben de bunu insani gördüm. 'Ne istiyorsanız yardımcı olalım' dedik. Cumhurbaşkanımıza da konuyu aktardık. O da aynı kanaati ortaya koydu. 'Sonra Aysel Tuğluk'u getirdiler, ben başsağlığı diledim ve konuştuk. Olayı anlattı. Gerekli notlar alındı. Orada 'Ermeni dölüsünüz, Kürt'sünüz' gibi bir sürü bir şeyler söylediğini bana söylediler. 'İlk gittiğimde bu tür ifadeler oldu' diye arkadaşlara sordum. Böyle bir ifade olmadığını bana söylediler. Orada tüm videoları istedik. Bir saat tüm videoları tek tek izledik. Böyle bir laf yok. 'Buraya gömdürmeyiz, burada bizim şehidimiz var' gibi söylemler oldu. Aslında onlar da kimin gömüleceğini de bilmiyorlar. Netice itibarıyla biz oraya gitmeden polis tabiriyle söylüyorum, onları püskürttüler. Karakola gittik. Oranın eşrafıyla bir araya geldik. Bak başıma gelene. Az önce birileri fotoğraf çekinilmek istedi acaba 'Kimin adamıdır' diye bakmıyorum. Günde yüzlerce insanla fotoğraf çekiliyoruz. Orada oturuyoruz, daha gözaltı işlemi yok. Arkadaşlara olayla ilgili en ufak bir boşluk vermeden, gereğinin yerine getirilmesi istedik. Orada başka fotoğraf çekinilmek isteyenler de oldu. Herkesle fotoğraf çekinildik, sonra da arabaya bindim ve gittim. Bu gece baktım 'İçişleri Bakanı bu saldıranla fotoğraf çekildi' diye yazmışlar. Yuh ya, öyle senaryolar üretiyorlar ki. Benim fotoğraf çekildiğim şahsın da ifadesi alındı. Onun bu olaylarda ne kadar etkisi var, etkisi yok yapılan incelemelerde ortaya çıkar. Sırf bu olayda bir iftira atmak için bir fotoğrafla biz yandık o zaman ya. Biz fotoğrafa bakmayız, biz kimin hukuka uyup uymadığına, kimin kurala uyup uymadığına bakarız. Kim haksızlık yaparsa yapsın."