Dolar

34,8774

Euro

36,7330

Altın

3.039,84

Bist

10.113,81

Karaca: Davutoğlu'nu gösterip Erdoğan'ı...

Son dönemde çıkan AK Parti içindeki 'fitne' tartışmalarına Habertürk yazarı Nihal Bengisu Karaca da katıldı.

9 Yıl Önce Güncellendi

2016-05-04 15:19:07

Karaca: Davutoğlu'nu gösterip Erdoğan'ı...

TİMETURK I HABER MERKEZİ

''Fitne Çıkarma Özgürlüğü" başlıklı yazısını okuyucularıyla paylaşan Habertürk yazarı Nihal Bengisu Karaca, Pelikan dosyası adıyla yayınlanan metin için "Ben okudum ve içerdiği cüretkârlık ve vurdumduymazlık karşısında şaşırdım. Aklıma ilk gelen, "Kötü niyetli çabanın sahibi söz konusu gafletin kapsama alanı sadece şahıslarla sınırlı kalır mı sanıyor?" sorusu oldu" dedi. Karaca yazısında "Davutoğlu gösterip arada Erdoğan'ı da vurma sanatıdır fitne" ifadeleriyle göndermede bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önderliğinde kuşku olmağını belirten yazar Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun hedef tahtasında olduğunu ifade etti.

İŞTE NİHAL BENGİSU KARACA'NIN O YAZISI:

AK Parti 14 yıllık iktidar tarihi boyunca pek çok zorlukla boğuşmuş; hakiki sorunların altından sahici bir mücadele ile kalkmış bir siyasi hareket.

DAVUTOĞLU HEDEF TAHTASINDA

Recep Tayyip Erdoğan'ın önderliğinde, liderliğinde bir kuşku ya da tartışma yok.

Gelgelelim Davutoğlu giderek görünen biçimde, hedef tahtasında.

İl ve ilçe başkanlarının atanmasına ilişkin yetkinin Genel Başkan'dan yani Davutoğlu'ndan alınarak MKYK'ya verilmesi şaşırtıcı oldu. Fakat teklifi MKYK'ya sunan, getiren Davutoğlu olduğu halde, hâlâ buradan bir Davutoğlu ve ihtirasları hikâyesi yontmaya çalışmanın âlemi ne?

''ERDOĞAN VE DAVUTOĞLU DAVA ARKADAŞI OLMAMIŞSA...''

Erdoğan ve Davutoğlu her konuda anlaşıyorlar mıdır? Elbette hayır. Tartışma da oluyordur kapalı kapılar ardında, belki sert sözler de söyleniyordur. Ama bunların esasa ilişkin olmadığından, usule müteallik olduğundan emin değilsek, o zaman her şeyden önce her iki ismin aynı zamanda "dava arkadaşı" olduğu bilgisini tashih etmek gerekirdi. "Yıllardır kader birliği eden, aynı meseleye baş koyan, aynı Türkiye rüyasını gören benzer bir İslam dünyası tasavvuruyla yoğrulan Erdoğan ve Davutoğlu dava arkadaşı olamamışsa, acaba kim olabilmiştir?" sorusu da cevaba muhtaç olurdu.

ŞAŞIRDIM KALDIM

Biliyorsunuz, "Reis için ölürüz" diye başlayan ama sahibinin ismini gizleyen o tuhaf metni. 27 Nisan e-muhtırasına benzeyen postmodern bildiriyi.

Aralarında hiçbir ideolojik, fikri, zihni fark olmayan; Türkiye için hayati hiçbir konuda derin ayrılıkları bulunmayan iki adamın birini milletin adamı diğerini "Alman'ın adamı" olarak göstermek isteyen satırları okumuşsunuzdur.

Ben okudum ve içerdiği cüretkârlık ve vurdumduymazlık karşısında şaşırdım. Aklıma ilk gelen, "Kötü niyetli çabanın sahibi söz konusu gafletin kapsama alanı sadece şahıslarla sınırlı kalır mı sanıyor?" sorusu oldu.

Çünkü kalmıyor. Bu işlere "fitne" denmesinin bir sebebi var. Çünkü bu işler sadece Davutoğlu'nu ya da Erdoğan'ı tartışma konusu haline getirmiyor; bu iki ismin üzerine bastığı zemini, içinden geldikleri fikri ve geleneği de buharlaştırıyor.

"Ama hoca kararlıydı. Gelir gelmez REİS'i yiyecekti" çirkinliğinde başlayıp giden salvolar, vücut ısısını takip eden torpidolar gibi. Böyle ithamlar insanları,"Doğruysa Davutoğlu çok erken bir safhada Erdoğan'a tuzak kurmaya meyletmiş"ya da "Yalansa Erdoğan'ın çevresindekiler Hocaya tuzak kurmaya azmetmiş"şüpheleriyle lekelemenin ötesinde bir şey yapıyorlar. Hedeflenen safderunlara ulaşılırsa kaçınılmaz olarak şu soruya ebelik yapıyorlar: "O halde Müslüman olmanız neyi değiştirdi? Nasıl zayıf bir ahlaki donanımdır ki o, bugüne dek kazandığınız meşruiyeti birbirinizi vurmaya harcamanızın önüne dikilip sizi kendinizden korumayı beceremedi?"

Fitne dedikleri budur. Psikolojik harekât böyle yapılır.

Haber Ara