Dolar

34,8648

Euro

36,7217

Altın

3.047,06

Bist

10.058,47

Sözde değil, özde EVET

8 Yıl Önce Güncellendi

2017-03-02 11:56:43

Sözde değil, özde EVET

1923'ten bu yana milletin kendi kendini yönetmesine asla müsaade edilmemiştir. Milletin seçtikleri darbelerle pasifize edilmiş, yetmemiş asılmış hatta zehirlenmiştir..

“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” sözü meclis duvarına süs olmaktan öteye gidememiş ve siyasi tarihimizde hiçbir zaman yerini bulmamıştır. Ne hikmetse milletin seçtiği, kendini seçilmiş sanan cühelaya göre hep kötüdür, hep arızadır.

Bugüne kadar Kemalist vesayet, FETÖ vesayeti gibi isimler altında kamufle olmuş siyonizm hizmetçisi yapılar, atanmışların arasına sızdırdığı adamlarıyla milletin refahına engel olmuştur.

Kimi zaman yargı, kimi zaman postal, kimi zaman kendine hoca diyen birilerinin elinden çekmediği kalmayan millet, artık sözde değil özde egemenlik istemektedir.

16 Nisan bir milattır. Asırlık bir beklentinin karşılık bulacağı bir gündür. EVET demek sadece bir kelimeyi telaffuz etmek değildir.

Evet demek, 27 Mayıslara, 12 Eylüllere, 28 Şubatlara, 27 Nisanlara, 17-25 Aralıklara ve dahi 15 Temmuz'a dur demektir.

Evet demek, bugün devlet kadrolarına atanmış olan ve ne hikmetse devletin işleyişini yavaşlatan, mücadeleyi sulandıran bürokratik kadroların sonunun gelmesi demektir.

15 Temmuz akşamı evinde oturup sinsi sinsi bekleyenlerin, bankamatiklerde kuyruk oluşturanların, tankları alkışlayanların sonunun gelmesi demektir.

Kim ne derse desin, 16 Nisan süreci kolay olmayacaktır.

Utanması ve arlanması olmayan fikir fahişelerinin ne küfrü ne de hakaretleri bitmeyecektir.

Lakin size tavsiyem tek kelimedir. “TAKMAYIN”

Kaybedecekler..

15 Temmuz gecesinde durduğumuz gibi dik durduğumuz müddetçe..

Biz Erdoğan'a ve onun nezdinde mukaddesatımıza, ecdadımıza sahip çıktığımız sürece onlar sadece boş lakırdılarına devam edecek.

16 Nisan süreci, yeni ve taze kriptoların ortaya çıkma süreci de olacaktır. Niceleri çıkıp mide bulandıracak, niceleri çıkıp sipariş cümleler kuracak ama onları da “TAKMAYIN”.

Açık ve net olan tek şey, Erdoğan ve millet elele verdi, prangaları kırıyor.

Artık yok öyle sırça köşkünden millete parmak sallamak, ben seçilmişim diye kasılmak..

Millet artık sözde değil özde egemenlik inşa ediyor.

Bakmayın siz “karargâh rahatsız” manşet atıldığına. Azıcık adam olsalar manşetini, “Adı açıklanmayan üst düzey bir yetkili” ye dayandırmazlardı.

Madem ortada rahatsız olan birileri var, çıksın açıklasın da millet kimmiş bu “rahatsız” öğrensin!..

Ama yok.. Buna cesaretleri yok. Ne karargâhta olduğu söylenen ‘rahatsız' paşada o cesaret var, ne de Aydın Doğan'da.

Öyle olunca “karargâh rahatsız” manşeti ortada kaldı. Kimse sahiplenmiyor.

İşin aslına bakılırsa, rahatsız olan Aydın Doğan'ın ta kendisi. Bu adam Genelkurmay Başkanı'nın hükümetle uyumlu olmasından rahatsız..

Genelkurmay Karargâhı'nda eski itibarının olmamasından rahatsız..

Hele Genelkurmay'ın başörtüsü yasağını kaldırmasından fena halde rahatsız..

Zamanlama da zaten buna işaret ediyor. Ama rahatsızlığını söylemeye cesareti yok. Buna yüreği yetmiyor.

O zaman ne yapıyor?..

En iyi bildiği şeyi, 28 Şubat'ta yaptığı gibi “adını açıklamak istemeyen üst düzey yetkili” ye dayandırarak manşet atıyor.

Lakin unuttuğu bir şey var, devir o devir değil!..

Artık manşetlerle hükümet düşürüp, hükümet tayin ettiği günler geride kaldı. Bugün arkasında ne Çevik Bir, ne Vural Savaş, ne Mesut Yılmaz, ne de Demirel var.

Onun için attığı manşetle işte böyle baş başa kaldı. Şimdi hesap verecek. Çok şükür yargıda FETÖ'nün değil, milletin savcılarının sözü geçiyor.

İşte, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı bu manşetle ilgili soruşturma başlattı. Soruşturma neticesinde rahatsız olanın kim olduğu herhalde ortaya çıkacak.

Esasen bu saatten sonra kimin rahatsız olduğu da mühim değil. İster Aydın Doğan olsun, ister karargâh..

Eğer gerçekten Genelkurmay karargâhında rahatsız olan birileri varsa millet evelallah bunları rahatlatmasını bilir!.. Tıpkı 15 Temmuz'da olduğu gibi hesabını sorar. Fakat bu defa başladığı işi yarım bırakmaz.

90 yılda milli iradeye karşı üç darbe, iki muhtıra, üç kalkışma girişimi ve sayısız cunta üretmiş bir yapıdan yeni “rahatsızlıklar” beklemeye milletin asla tahammülü yok, gereği neyse yapar!..

Fakat bu hengâmede olan Aydın Doğan'a olur. 28 Şubat'ın baş sorumlusu olduğu halde 20 yıldır vermediği hesapları, bakarsınız toptan verir.

Selam ve dua ile..

SON VİDEO HABER

Kassam, İsrail askerlerini araçlarıyla birlikte imha etti

Haber Ara