-Facebook ve Wikileaks üzerinden devrim analizlerine dair-
“İnsan bilmediğinin düşmanıdır” deyimi, teknolojinin son çeyrek asırdaki ivmesi ve bilgiye erişimin olağanüstü kolaylaşmasıyla birlikte “insan bilmediğinin dostudur” sözüne neredeyse evrilmiş durumdadır. Aşırı bilgi yoğunluğu, insanın bilgiler arasında boğulmasına neden olup bilincini köreltmekte, idrakini sığlaştırmakta ve akl-i muhakemesini zorlaştırmaktadır. Bu durum, toplumsal hareketlerin özellikle sebep, seyir, amaç ve sonuçları analiz edilirken ortaya çıkmaktadır. Ayıklanmadan elde edilen her bilgi, bilinci biraz daha tutsak etmeye ve onu peşinden sürüklemeye başladığı andan itibaren kişinin yıllar boyu gün be gün kazandığı bilinç, haberleşme teknolojisinin hızı sayesinde birkaç ay içinde elde ettiği bilgiye kurban verilmektedir. Bu bağlamda Tunus ve Mısır’da meydanlara inen mazlum kitlelerin niceliği, bilinç aracılığıyla, devrim denen niteliğe dönüşme sürecinde iken, devrim ateşini yakan ilk kıvılcım, ülkelerin sosyo-politik arka planı ele alınmadan salt bilgi ile yorumlanmakta ve halk hareketleri de kitlelerin onuru rencide edilecek şekilde, Wikileaks tarafından yakılan ve Facebook üzerinden yayılan isyan ateşi olarak tanımlanabilmektedir.
Bir amaç için servis edilen bilgi ve hizmet, herhangi bir niyet için icat edilen alet ve araçlar gibi mucidinin inanç ve kişiliğinden bağımsız bir şekilde ele alınarak kullanıldığı sürece, kullanıcının bilinci, üreticinin zihninde tutsak kalacaktır. Başka bir deyişle insan, kontrol mekanizmasından geçerek sunulan bilgi ve hizmetten faydalanmaya karar verdiğinde bilinci, bu bilgi ve hizmetin üretilme amacının peşinde sürüklenecektir. Çünkü bir bilgi veya hizmet, güdümlü olarak sunulduğunda gerçekte servis edilen şey, üretici ya da hizmet sağlayıcısının arka plandaki bilincidir ve burada bilgi ya da hizmet ile bu servisleri sağlayanın bilinci birbirinden bağımsız olmayıp bir bütün halindedir. Toplumsal psikolojiye hitap etme amacı taşımalarından dolayı güdümlü bilgiler, bilim ve fen alanındaki çalışmalara katkıda bulunmaktan ziyade insanların zihinlerini işgal ederek toplumları yönlendirme amacını taşırlar. Günlük yaşamı kolaylaştırmak için üretilen bilimsel bilgi, bilinci beslemeye yönelik iken güdümlü bilgi, var olan toplumsal ya da ruhsal bilinci de tahrif ederek yerine bilgi ve hizmeti sağlayanın bilincini tesis etmeye çalışır.
Teknolojinin devasa gelişimi, Marks’ın tarihsel materyalizminde öngöremediği güdümlü bilgi ve hizmetin de, uygun insan profilleri bulunduğu sürece en az üretim araçları kadar bilinç ve dünya görüşünü etkileme ve hatta onları tepetaklak etme yeteneğine sahip olabileceklerini göstermiştir. Uygun diyoruz çünkü tarihsel materyalizm tezi, ekonomik durumuna göre hayata bakışını şekillendiren insan tipi olduğu sürece tümüyle geçersiz olmayacağı gibi, bilgi ve hizmet sahibine bakmaksızın zihnini yönlendirmeye yatkın kitleler bulunduğu sürece güdümlü bilgi ve hizmet de bilinci değiştirmede araç olarak kullanılabilecektir. Elbette söz konusu bilgi, sadece bilinci değil aynı zamanda toplumsal olaylara ve insanlar arasındaki ilişkilere bakış açısındaki değişimleri de beraberinde getirecektir. Bu noktada Tunus, Mısır ve bu günlerde diğer İslam coğrafyalarına yayılması muhtemel olan halk hareketlerini analiz etmede kullanılan ve üzerinden birey, toplum ve devletlerle ilgili mahrem denilecek bilgileri açığa çıkaran Wikileaks ile küreselleşme hizmetinin sanal dünyadaki en önemli aygıtı olan sosyal ağ sitesi Facebook’un ne kadar argüman olup olamayacağını irdelemek gerekir.
Küreselleşme hem kapalı devlet ve toplumların hem de bireylerin mahremiyetini hedef alan liberal bir politikanın ürünüdür. Bu hareketi elinde tutan güç(ler) sadece diğer toplumların yaşam biçimlerini değil onların hükümetlerini de şeffaflaştırma emeli güderken kendi yönetim anlayış ve hedeflerini gizleme çabasında olmaları, niyetlerinin pek de saf olmadığını gösterir. Wikileaks’in “Hükümetleri şeffaflaştırıyoruz”[1] mottosu ile Facebook’un “insanların birbirlerine bağlanıp paylaşımda bulunmalarına yardım ederek dünyayı şeffaflaştırmaya çalışıyoruz”[2] sloganı arasındaki benzerlik ne kadar rastlantı ise, diktatörlüklerin kapalı yönetimleri altındaki halk hareketlerinin analizinde Wikileaks ve Facebook’un birlikte kullanılması o oranda rastlantıdan uzaktır. Biri devlet ve yönetim politikalarını diğeri ise bireylerin en özel ilişkilerini şeffaflaştırıp kamuoyuna sunma amacı güden sanal dünyanın bu önemli liberal aktörlerine biçilen rol, George Soros’un açık toplum[3] enstitülerinde üretilmemiş olsa bile, dillerinden düşürmedikleri şeffaflaştırma, diktatörler karşısındaki halkların haklarını korumalarının değil, mahremiyetlerini koruyan tüm perdeleri parçalama girişimlerinin bir başka adıdır.
Harvard üniversitesinin “the hot girl”[4] ünü oylama ile öğrenci kamuoyuna sunmada kazanılan popülariteden alınan ilhamla[5] ortaya çıkan Facebook, kısa zamanda sayısı 4000’e ulaşan üyelerin kaydettiği kişisel bilgileri gören yazılımcısı Mark Zuckerberg; “fotoğraflar, mail adresleri, adresler, özel mesajlarını kaydetmişler, aptallar, bana güveniyorlar”[6] demekle kalamazdı. İnsanların özel hayat ve ilişkilerini paylaşmaya ne kadar meyyal olduğunu görünce Facebook’u üniversite kampüslerinin dışına taşımış ve sosyal ağ sitesini dünyaya açmaya karar vermişti. Facebook’un Soros’la –henüz- herhangi bir bağı olmayabilir ama Facebook operasyon şefi Sheryl Sandberg, patronu hakkında şunları söyleyecektir; “Mark, gerçekten şeffaflığa çok inanır, açık toplum ve de şeffaf dünyaya, İnsanları da bu yola sürüklemek ister”[7]. Elbette Zuckerberg’in söz konusu niyeti, Soros’un kapalı toplumlar arasında yaymaya çalıştığı liberal inancın birebir yansımasıdır.
Facebook’un açık toplum görüşüne paralel ama hedefi bireylerden ziyade anti-liberal yönetimler olan Wikileaks ve görünürdeki kurucusu Julian Assange’in hikâyesi de oldukça dikkat çekicidir. Afganistan ve Irak’taki işgalci askerlerin savaş günlüklerini yayımlayan Wikileaks, malumun ilanından[8] başka bir şey yapmamasına rağmen, yöneticisi Assange, bir anda açık toplumlardan çok İslam toplulukları arasında kahraman ilan edildi. Sunulan bilgilerin elde ediliş şekli, Assange’in geçmişi ve sızıntıların ardındaki niyet sorgulanmayınca, Assange mazlum halkların sanal dünyadaki Robin Hood’u muamelesi görürken Wikileaks’in arkasındaki karanlık güce dikkat çekmek komploculukla itham edildi. Oysa Wikileaks ve sözcüsüne modern dünyanın Promethesi rolünü yakıştırmadan önce, özellikle ABD sisteminin –sadece Obama yönetimini değil!- çarpıklığını, insan haklarına aykırı planlarını, işgallerinin çirkin yüzünü neredeyse internet kullanılmaya başladığından beri kamuoyuna sunan cryptome.org adlı siteye ve yöneticisi John Young’un Wikileaks üzerinden Assange’le olan geçmişine bakmak gerekirdi. Young’ın cryptome.org üzerinden yayımladığı belgeler, onun Assange kadar nam salmasına yeterdi fakat ABD sistemi karşısındaki samimiyetini ispatladığı için olsa gerek Türkiye dâhil birçok ülkede bilinmemektedir. Fakat Wikileaks’in karanlık isimleri, sitenin alan adını almayı, kamuoyunu yakından ilgilendiren gizli belgeleri sızdırmada meşhur olmuş Young’tan talep etmiş ve ilk Wikileaks alanadı 2006’da John Young adına alınmıştı[9].
Hemen belirtmek gerekir ki; buradaki karanlık güçler ifadesi, Wikileaks domain adı alındıktan sonra oluşumu yeni olan Wikileaks’in mail listesine kaydedilen fakat bir ay sonra bu listedeki önemli mailleri cryptome.org da yayımlayan Young’ın kendisine aittir[10]. Söz konusu mailler incelendiğinde henüz Wikileaks ismini almamış ve oluşum halinde olan bir grubun elinde bir milyona yakın belgenin olduğu, maddi kaynaklarının milyon dolarla ifade edildiği görülecektir. Young bu yazışmalardan sonra Wikileaks grubunun, dışarıdan desteklendiğini ve Wikileaks gönüllülerinin farkında ya da değil CIA ve Soros’un elindeki oyuncaklar olduğunu, sızdırılacak belgelerin bilgi çarpıtmaya yol açacağını ve bu durumun kamuoyu yararına sisteme karşı yapılan meşru muhalefeti baltalayacağını söyleyerek mailleri 2007’de ifşa etmişti[11]. Yine Young, 2010’nun başında BBC’ye verdiği röportajda Wikileaks’in, dış destekli mükemmel bir operasyonun ürünü olduğunu belirtmişti[12]. Son olarak Wikileaks’in yayımladığı diplomatik belgeler, Yahudi Devleti ile sorun yaşayan Obama yönetimini, Türkiye hükümetini ve bölge ülkelerini rahatsız ederken ABD’nin yeni muhafazakârlarını –neo-conservatives-, cumhuriyetçilerini ve İsrail’i sevindirmesi Young’ın ifadelerine bakılırsa rastlantı değildi. Ortaya çıkan durum üzerine İsrail’in başbakanı Wikileaks’e teşekkür etmek gerektiğini söyleyecek[13], Assange da Netanyahu’yu överek Time dergisine verdiği röportajda[14] bu teşekkürü karşılıksız bırakmayacaktı. Her şeye rağmen, Wikileaks’in ardında başka güçler olsa da olmasa da Assange, teknoloji çağının özgürlük kahramanı şeklinde sunulacaksa, onun müslümanların özgürlüğünü ciddiye almak bir yana bu özgürlüğün tam karşısında durduğunu belirtmek gerekir. Çünkü Assange, Avusturalya’daki müslümanların yaşam tarzını protesto etmek için 2006’da yan wikileaksoluşumundan birkaç ay önce kayıtlara Bikinili Yürüyüş –The Great Australian Bikini March[15]- olarak geçen eylemin organizasyonunda yer almış ve bu eylemin sanal dünyada propagandasını yapmıştı. Anne Christine Assange, oğluyla birlikte organize ettiği eylemin amacını şu sözlerle ifade etmişti; ”Bikini, Avusturalya kültürünün en önemli parçasıdır. Tecavüzden korunmak için örtünecek değiliz”[16].
Ne hikmet ki(!) Assange, şu anda tecavüz iddialarından dolayı yargılanırken, bilgili müslüman gençlerin yüreğinde bu iddia karşısında temize çıkarılıyor ve sözcülüğünü yaptığı Wikileaks’e İslam topraklarında devrime doğru yol alan halk hareketlerinin fitilini ateşleyen kutsal bir meşale gözüyle bakılıyor. Eh, bu hareketlere bilinci doğuran kalp gözüyle bakılmayınca, en çekici kızı oylama peşindeyken kendini birden bire devrim analistlerinin omzunda gören Facebook’un Zuckerbeg’i de, müslümanlardan aldığı cesaretle daha da şeffaflaşacak ve profilindeki ilgi alanlarına devrimleri de ekleyecekti[17].
“Terbiye ve tezkiye edilmeden” elde edilen her bilgi, bilinci tahrip ederek düşmanın amacı yolunda köle kılar. Halk, istipdattan kurtulmak için isyan etmekte ama salt bilgi ile yapılan analizlerde, bu tip hareketlerden batı tipi özgürlük anlayışı üzerinden açık toplumlar çıkacağı iddia edilmektedir. Oysa bilinç, özellikle doğu dünyasındaki devrimcilik ve isyan hareketlerinin, açık toplum dostlarının yüzünü buruşturacak türden hareketler olduğunu dile getirir. Elbette liberalizmin ahlaksızlığına henüz kapıların aralanmadığı İslam toplumunda, açık toplum görüşünü yaymaya çalışan gerçek ve sanal aktörlerin, İslam diyarındaki halk hareketlerine aracı olamayacağını belirtmek, diktatörlerin kapalı toplum anlayışını savunmak değildir. Fakat çoğunluğu müslüman olan halkların omuzları üzerinde büyüyen isyan hareketlerini, Karl Popper’in açık toplumculuğuyla tefsir etmeden önce devrilen diktatörlerin, açık toplumcuların liberal dünyası tarafından büyütülüp beslendiklerini hatırlamak gerekir. Sonuç olarak doğu dünyasındaki devrimci hareketlerin doğuracağı toplum yapısının, açık toplumculuğun anti-tezi olacağını söylemek kehanet olmayacaktır.
“Öyleyse bu halk hareketleri, hangi amaçla neden şimdi ve aynı anda başladı?” şeklinde bir soru akla gelebilir. Bu konu da inşallah ikinci bölümde ele alınacak.
Dipnotlar
[1] “We Open Governments”
[2] “Trying to make the world a more open place by helping people connect and share.”- Mark Zuckerberg’in facebook profilinden
[3] Açık Toplum-Open Society;Köken olarak Fransız Filozof Henry Bergson tarafından üretilen bu anlayış, sonraları Avusturalyan-İngiliz düşünür Karl Popper aracılığıyla geliştirilmiştir. Liberalizmin en önemli saç ayağı olan bu görüş, günümüzde kapalı toplumları –close society- açmak için hükümetlerini devirme amacı güden ve kendisi de Popper’in öğrencisi olan George Soros’un sunduğu mali kaynaklarla desteklenmektedir.
[4] En ahlaklı dille “en çekici kız” şeklinde çevrilebilecek ifade.
[5] http://en.wikipedia.org/wiki/Facebook#History ya da “The Social Network, the movie”
[6] ..” they trust me..dumb f..cks.... http://www.businessinsider.com/well-these-new-zuckerberg-ims-wont-help-facebooks-privacy-problems-2010-5
[7] Facebook Etkisi kitabından, The Facebook Effect, David Kirkpatrick
[8] Şüphesiz Wikileaks, malumun ilanından fazlasını yaptı. Gözler, neoconların başını çektiği ABD sisteminin üzerindeyken sızdırılan belgelerle, Obama ve ilgili ülkelerin yönetimlerine çevrildi.
[9] http://eddieleaks.org/john-young-registered-the-Wikileaks-org-domain-name-and-then-left/ http://cryptome.org/Wikileaks/Wikileaks-leak.htm
[10] http://cryptome.org/Wikileaks/Wikileaks-leak.htm , http://cryptome.org/Wikileaks/Wikileaks-leak2.htm
[11] http://catastrophist.wordpress.com/2010/07/29/Wikileaks-internal-dissent/ http://www.reddit.com/r/politics/comments/btyfe/Wikileaks_wanted_to_raise_5_million_in_2007/
[12] http://www.youtube.com/watch?v=4o2ZGk1djTU 4:30’dan itibaren.
[13] http://www.haaretz.com/print-edition/news/netanyahu-Wikileaks-revelations-were-good-for-israel-1.327773 , http://www.ynetnews.com/home/0,7340,L-9007,00.html
[14] http://www.time.com/time/world/article/0,8599,2034040,00.html
[15] Sözkonusu protesto eylemi için açılan site, Assange’in iq.org adlı kişisel sitesinde görülebilir; http://web.archive.org/web/20070903025028/http://iq.org/#TheGreatAustralianBikiniMarch
[16] He also helped his mother’s disastrous attempt to launch a so-called ‘bikini’ protest against Islamic radicals in Australia in 2006.In interviews at the time, Mrs Assange said that bikinis were an essential part of Australian culture, adding: ‘We’re not going to cover up to avoid rape.’ http://www.dailymail.co.uk/news/article-1299311/FBI-question-Wikileaks-mother-Welsh-home-Agent-interrogate-distressed-woman-search-sons-bedroom.html
[17] openness, making things that help people connect and share what's important to them, revolutions, information flow, minimalism, http://www.facebook.com/markzuckerberg#!/markzuckerberg?sk=info
Yorum Yap