Ekim Alptekin, ABD ile Avrupa Birliği (AB) arasında müzakereleri devam eden Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı'nın (TTIP) bir serbest ticaret anlaşmasını aştığını ve bu süreçte ticaret standartlarını birbirine entegre edecek ortak bir pazarın müzakeresinin sözkonusu olduğunu ifade etti.
Birçok ülkenin bu sürece dahil olmak istediğini aktaran Alptekin, Türkiye'nin de dışarıda kalması halinde ekonomisini olumsuz etkileyebilecek riski erken görüp TTIP sürecine katılmak istediğini dile getirdi.
Alptekin, "Türkiye, TTIP'ye en doğal dahil olma hakkına sahip ülkelerden biri. Nedeni de Gümrük Birliği üyesi olması, AB aday ülkesi olması, ABD ile stratejik ilişkisinin ve NATO üyeliğinin bulunması" dedi.
TTIP'den "yeni Batı" ya da "NATO'nun ekonomik ayağı" olarak bahsedildiğini ve Türkiye'nin de bu süreci A ve B planı ile yönetmeye başladığını anlatan Alptekin, "A planı, TTIP'ye dahil olmak. Yani TTIP müzakeresi takip ederek kendi iç mevzuatını TTIP'e uygun hale getirip müzakere bittiğinde bu iş imzalandığı takdirde TTIP'ye entegre olabilmek. B planımız ise, eğer dahil olamazsak o zaman en azından ABD ile bağımsız bir STA imzalayarak zararımızı minimize etmek" değerlendirmesini yaptı.
- "A planımızla ilgili olumlu görüş bildiriliyor"
ABD'de Kongre Araştırma Servisi'nin (CRS) daha önce TTIP müzakerelerine ilişkin hazırladığı bilgilendirme notunda Türkiye açısından bu yönde olumlu olduğunu belirten Alptekin, şunları kaydetti:
"Çünkü orada diğer dahil olmak isteyen ülkelerin hepsinden bahsedilmiyor. Özellikle Türkiye'den bahsederek, Türkiye'nin sonradan dahil olmasına yönelik olumlu bir iradeden bahsediliyor. Yani bizim A planımızla ilgili olumlu bir görüş bildiriliyor. Buna yönelik karar vericilerin olumlu bir bakışı olduğu belirtiliyor. Kongre içinde çok ciddi itibara sahip böyle bir araştırma merkezinin TTIP notunda Türkiye'den özellikle bahsedilmesi ve sonradan TTIP'e direkt dahil olmayla ilgili olumlu görüş bildirilmesi, bizim şu an yürüttüğümüz stratejimiz açısından çok olumlu bir haber."
Alptekin, TTIP'in kesin olarak gerçekleşeceğinin ya da tam olarak ne zaman neticeleneceğinin belli olmadığını belirterek, "Burada önemli olan şu; Türkiye bu konuda geç kalmadı. Bu riski erken gördü. Bütün sivil toplum kuruluşlarıyla, Ekonomi Bakanlığı'nın da koordinasyonuyla bu süreci yönetmeye başladı. Bu, aldığımız olumlu sonuçlardan biri. Kongre raporunun bu şekilde yansıması bizim A planımızdı" diye konuştu.
- "Kongre angajmanını artırdık"
ABD Kongresi içinde Türkiye'nin bu konumuyla ilgili bir bilinirlik yaratıldığını anlatan Alptekin, kendilerinin de Kongre angajmanını artırdıklarını söyledi.
Kongre üyeleriyle yaptıkları görüşmeyi anlatan Alptekin, şöyle konuştu:
"Müzakereler 2 yıl içinde bitse bile ondan sonra bunun uygulanma süreci bir 2 yılı bulabilir. Nerden bakarsanız 4-5 yıllık bir süreçten bahsediliyor. 'Şimdi bunları konuşmak için erken değil mi?' gibi bir algı vardı. Biz erken olmadığı konusunda ikna ettik. Burada hem teknik argümanlar kullanıyoruz hem de biraz duygusal argümanlar.
Biz jeopolitik konumumuz açısından ihracatımız, rekabet edebilirliğimiz zayıflar diye korkmuyoruz. Ya da sadece yabancı yatırımcı açısından Türkiye'nin bir çekim merkezi olarak algısı zayıflar diye korkmuyoruz. Aynı zamanda dış politika hedeflerimiz, Batı'ya dahil bir ülke olarak zarar görsün istemiyoruz. Eğer TTIP 'yeni Batı' ya da 'NATO'nun ekonomik ayağı' ise Türkiye bunun doğal ortağı olması gerekir."
- "Başka ülkelerin de TTIP'ye katılım potansiyelini incelenebilir"
CRS'nin TTIP süreciyle ilgili Şubat ayında hazırladığı bilgi notunda, Kongre'nin gelecekte başka ülkelerin de TTIP'e katılım potansiyelini inceleyebileceği kaydedildi.
Türkiye'nin dışında Kanada ve Meksika'nın da TTIP'e katılmak istediği belirtilen raporda, şu ifadelere yer verildi:
"Türkiye ile AB arasındaki Gümrük Birliği kurallarıyla, AB ile serbest ticaret anlaşmasına imza atan ülkeler, karşılık olmaksızın Türkiye pazarına erişiyor. TTIP sonuçlanırsa ABD de buna dahildir. Bu ülke pazarlarına erişim sağlamak amacıyla, Türkiye onlarla kendi serbest ticaret anlaşmalarını müzakere etmeli. Türkiye ABD ile paralel serbest ticaret anlaşması müzakere olasılığını yükseltti. Halihazırda ABD'nin pozisyonu, TTIP müzakerelerinin zaten karmaşık olduğu ve yeni ticaret ortaklarının sürece dahil olmasının müzakereleri ve yüksek standartlı bir anlaşmayı zorlaştırabileceği şeklindedir. Müzakereler ilerledikçe, Kongre, başka ülkelerin TTIP'ye katılmasının ya da katılmamasının ekonomik, siyasi ve diğer stratejik sonuçlarını inceleyecektir."
- "Ermeni ve Yunan lobisi potansiyel engel"
CRS'nin Ağustos ayı başında hazırladığı bir başka bilgilendirme notunda da Türk tüketici talebi, üretim ve hizmet kalitesi ile küresel rekabetçilik ve marka bilinirliğindeki son gelişmelerin, ABD şirketleri için ithalat kaynağı, hedef pazar ve yatırım yeri olarak Türkiye'nin değerini artırdığı ifade edildi.
TTIP müzakereleri sürecindeki ABD ve AB'nin bazı yetkilileri ile analist ve savunucuların, oluşacak her türlü görüşmede Türkiye'nin dahil edilmesi çağrısında bulundukları aktarılan notta şunlar kaydedildi:
"Türkiye'nin önde gelen bir iş konfederasyonu başkanı, ABD Temsilciler Meclisi Başkanı John Boehner'in özel bir toplantıda Türkiye'nin potansiyel TTIP'den dışlanmasının haksızlık olacağını söylediğini aktardı. AB ile olan Gümrük Birliği nedeniyle, analistler, Türkiye'nin doğrudan herhangi bir fayda sağlamaksızın potansiyel TTIP'nin bütün ticari yükümlülüklerine uyum sağlamasının gerekli olacağını sonucunu çıkarıyor.
Türkiye pazarına öncelikli erişim kazanmak için ABD açısından Türkiye ile paralel ticaret anlaşması gerekli olmamasına karşın, ABD-Türkiye ticaret anlaşması yanlıları, ikili ilişkilerin güçlendirilmesinde ve Türkiye'nin Batı ile bağlarının sağlama alınmasında bunun önemli olacağını savunuyor. ABD-AB arasındaki TTIP müzakerelerinin teknik karmaşıklığının bu süreçte Türkiye'nin katılımı için ne ölçüde zorluk doğurabileceği belirsizdir."
Bilgilendirme notunda ayrıca, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Başkan Obama serbest ticaret anlaşması çalışmalarına başlama için mutabakata varsa da bazı analistler tarafından "Ermeni ve Yunan lobisi gibi potansiyel engellerin muhtemel duruşu nedeniyle, Obama'nın etkisiyle bile Kongre'de Türkiye ile serbest ticaret anlaşmasının geçiş şansı konusunda kimsenin iyimser olmadığı" yönünde değerlendirmeler yapıldığı ifade edildi.