Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın resmi yayın organı Gençlik Spor Dergisi, son dönemin tartışma konusu dopingle mücadeleyi sayfasına taşıdı.
Bakan Kılıç, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, dopingle mücadele noktasında ilgili kurum ve kuruluşlarla koordineli bir şekilde çalışmaya devam edeceklerini vurguladı.
Dopingle ilgili süreçleri yakinen takip ettiklerinin altını çizen Kılıç, "Bu işin hem mutfağında hem de sahaya yansımalarında tüm süreçleri izliyoruz. Her iki tarafta da en ufak bir ihmal ya da kasıt gördüğümüz an gereken neyse aynı anda yapacağız" ifadelerini kullandı.
Bakan Kılıç, dopingin sadece Türkiye'ye has bir durum olmadığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Bunun küresel bir sportif ahlaksızlık olduğu teşhisini koyup kenara çekilmemiz söz konusu olamaz. Göreve geldiğim günden bu yana bu konudaki hassasiyetimizi sporcularımıza, teknik ve idari kadrolarımıza ve federasyon başkanlarımıza her görüşmemde vurguladım. Dopingi bir ahlaksızlık ve illet olarak nitelendiriyorum. Tüm spor camiamızın şunu net bir şekilde bilmesini isterim ki bu topraklarda kazanılan başarı, her şeyden önce ahlaklı bir başarı olacak. İllete bulaşan sporcuya da sporcusunun bu yanlış yolda ilerlemesine göz yuman yöneticilere de en ufak bir tavizimiz olmadı, olmayacak."
- "Türkiye'de doping kullanımı hızla düşüyor"
Uluslararası Olimpiyat Komitesi Yönetim Kurulu Üyesi ve Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK) Başkanı Uğur Erdener ise Türkiye'nin artık doping yasaklılarının bol olduğu bir ülke grubundan çıktığını bildirdi.
"Bu durum, Dünya Dopingle Mücadele Ajansı'nın (WADA) son yönetim kurulu toplantısında vurgulandı" diyen Erdener, dopinge karşı kararlı duruşundan ötürü Bakan Kılıç'a teşekkür etti.
Erdener, Türkiye'de doping kullanım oranının hızla düştüğünü vurgulayarak, "Dopinge karşı yürütülen mücadele zaman zaman Uluslararası Atletizm Federasyonu'nun dopingli sporcular listesinin gölgesinde kalıyor. Oysa geçtiğimiz bir yıl içinde üretilen yeni politikalar ve onun sonuçları bağlamında konuşacak olursak, pozitif sonuçlarla ilgili bir önceki yılla kıyaslanamayacak derecede olumlu gelişme var. Bu medyamızda da işlenen bir konu haline geldi. Bunların sonucu olarak çok kısa zamanda çok önemli bir mesafeyi kazandık" değerlendirmesinde bulundu.
WADA Yönetimeliği'nin 1 Ocak 2015 tarihinden itibaren tümüyle değişeceğine işaret eden Erdener, şunları ifade etti:
"Çok daha sıkı kurallar geliyor. Bunun içinde cezai şartlardan yasaklı maddelere kadar birçok unsur var. Cezalar çok artmış oluyor. Sporcunun doping kullanımında tüm çevresi ve ailesine varana kadar sorumlu tutuluyor. Sporcu dopingi tek başına yapamaz, çevresiyle yapar."
- "Teknolojik gelişmeler arttı"
Hacettepe Üniversitesi Doping Kontrol Merkezi Müdürü Arif Ahmet Başaran da son yıllarda teknolojik gelişmelere bağlı olarak analiz yöntemlerinin arttığını ve üç ayda bir sporculardan numune alındığını kaydetti.
Yeni yöntemlerle 6 ay önce kullanılan ilaçların dahi bugün ortaya çıkarılabildiğine dikkati çeken Başaran, Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın bu süreçte yoğun çalışmaları bulunduğunu anlattı.
Başaran, Hacettepe Üniversitesi'ndeki merkezin dünyadaki 40 doping merkezinden birisi olacağını dile getirerek, "Bu, Türk sporuna önemli boyutta bir prestij katacaktır. Aynı zamanda olimpiyatlara adaylık sürecinde de avantaj sağlayacaktır. Daha kolay numune alımı yapabilecek ve ölçümlemelerimizi sonuca ulaştırabileceğiz. Bu noktada sporcular da bilinçleneceği için yasaklı madde kullanımından çekineceklerdir" ifadelerini kullandı.
- "İki yıldır elim kolum bağlı"
2013 yılında yasaklı madde kullandığı gerekçesiyle iki yıl pistlerden men edilen milli atlet Nevin Yanıt ise Almanya'da gerçekleştirilen Grand Prix'den bir gün önce teste girdiğini ve böyle olumsuzlukların yaşanacağını kesinlikle tahmin etmediğini belirtti.
"Almanya'daki yarışın ardından Avrupa Salon Şampiyonası'nda yarıştım ve altın madalyayla ülkeme döndüm. Bir hafta sonra ise bu durumu öğrendim" diyen Yanıt, yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Önce kötü oldum ve psikolojim bozuldu. Yaşadığı bu olaydan dersler çıkardım. Bu olay bana yaşama dair çok şey öğretti. Birine körü körüne inanmamak, güvenmemek gerektiğini gördüm. Testler doğru mu yanlış mı bilmiyorum ama asıl önemli olan şey benim iki yıldır elim kolum bağlı. Rakiplerim yarışırken pistlere çıkamıyorum."
- "Maddi kaygılar sebep olabiliyor"
Dopingden dolayı ceza alan bir diğer atlet Sarık Bilgin de kendisinde yasaklı maddeye rastlanma ihtimalinin bulunmadığını düşünerek, psikolojik olarak gayet rahat bir şekilde teste girdiğini söyledi.
Bilgin, doping konusunda yapılan tüm testlerin doğru sonuçlar verdiğini kaydederek, "Doping yapan bir sporcunun amacı antrenman performansını arttırarak yarışmalarda daha iyi sonuç almaktır. Genel olarak maddi kaygılar bu yöntemlere başvurmaya sebep olabiliyor" görüşünü dile getirdi.
Dopingden yakalanan hemen her sporcunun büyük pişmanlık duyduğunu, yakalanmayanların ise doping kullanmaya devam ettiğini ifade eden Bilgin, konuyla ilgili şunları anlattı:
"Aslında bakarsanız ben de yakalanmasaydım pişman olmayabilirdim. Çünkü insan yaşamadan anlamıyor. Yakalanınca ister istemez kendinize 'Yapmasam da olurdu, gerekli miydi?' diye soruyorsunuz. Bizden daha genç sporcularımıza da buradan seslenmek istiyorum, doping yapmasınlar. Yakalanınca derin üzüntüler çekilebiliyor. Vücutta bıraktığı zararlar da cabası. Sporda da hayatta olmaları gerektiği gibi dürüst olsunlar."
- "Doping hırsızlıktır"
1968 Olimpiyat şampiyonu milli güreşçi Ahmet Ayık da o yıllarda dopingin sadece adını duyduklarını, hiç görmediklerini ve ne olduğunu dahi bilmediklerini anlattı.
Doping kullanarak başarılı olmayı "hırsızlık" olarak nitelendiren Ayık, şöyle devam etti:
"Spor etiğinde yer bulmayan dopingin ayrıca sağlık açısından da olumsuz sonuçları olduğunu görebiliyoruz. Doğal beslenmek, azimle çalışmak inanın başarılı olmak için yeterli oluyor. Sporun kurallarına riayet edilmesi de önemli. Bu koşulları sağladıktan sonra çıkacak şampiyon olacak, bu kadar basit."