Cumhurbaşkanı Gül, Çankaya Köşkü'nde verdiği ikinci veda resepsiyonunun ardından basın mensuplarıyla bir araya gelerek, gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Gül, cumhurbaşkanı seçildiğinde ve tüm milleti temsil etme şerefini kazandığında duyduğu onuru, süresinin bitiminde, görevi devrederken de duyduğunu ifade etti.
Demokrasilerin iyi yanının dönemler olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Gül, "Seçilir, belli dönemlerle, görevinizi yaparsınız, gidersiniz. Buraları Hayrünnisa Hanım yaptı, eski halini bilirsiniz. Bazen derdim ki ona, 'Çok kendini veriyorsun yani ben kral falan değilim, bırakıp gideceğim, sonra üzülme' derdim. O da 'Giderken güzel bırakalım işte, ne güzel' derdi. Dolayısıyla dönemimiz geldi, büyük bir şeref ve onurla ayrılıyoruz, gönül rahatlığıyla" diye konuştu.
Bağımsız bir kişi veya bürokrat olarak değil siyasi bir kimlikle cumhurbaşkanlığına geldiğine dikkati çeken Gül, şöyle devam etti:
"Siyasi kimliği olan, siyasi mücadelesi olan bir kişi olarak geldim. Bundan dolayı da cumhurbaşkanı olmamam için nelerin yaşandığını hatırlarsınız. Cumhurbaşkanı olursam irticanın hortlayacağını söyleyenlerden tutun da her şey oldu. Ama daha sonra da, 2007 seçimleri aslında, halkın Cumhurbaşkanlığına ilk müdahalesidir ve o seçimlerin başarımızı da hatırlarsanız, daha sonra da Cumhurbaşkanı oldum. Cumhurbaşkanı olunca da anayasa gereği, anayasaya verdiğim önemden dolayı, siyasi kimliğimi bir tarafa koyup, tarafsızlığımı muhafaza ettim. Şimdi Cumhurbaşkanlığı sürem bitince, tabii ki benim gibi dünyanın başka yerlerinde de siyasi kimlikle politik kimliğiyle mücadeleyle cumhurbaşkanı olanlar, tekrar siyasi kimliklerine, politik konumlarına dönerler. Benim politik konumum, siyasi kimliğimde tabii ki AK Parti ile beraber. AK Parti'nin kurucusuyum. İlk tohumunu atanım, yenilikçi hareketle birlikte. Partinin ilk programını hazırlayanım ve arkadaşlarımızla hep beraber Türkiye'yi dönüştüren hareketin içinde bulunan bir kişiyim."
Cumhurbaşkanlığı süresi içerisinde bütün partilere eşit mesafede olmayı bir anayasal görev olarak düşündüğü için herkese aynı mesafede durduğunu aktaran Gül, "Bittikten sonra benim partime, politik kimliğime dönmemden daha doğal bir şey olamaz. Bunu söyledim. Tecrübelerimi, birikimlerimi devletime, milletime, içeride, uluslararası faaliyetlerde aktarmak için bundan sonra da bu şekilde hareket edeceğim" değerlendirmesinde bulundu.
-"Başarılı olması Türkiye'nin başarısı olacaktır"
AK Parti olağanüstü kongresinin cumhurbaşkanlığını devretmeden bir gün önce yapılacağını anımsatan Gül, şöyle konuştu:
"Partinin kongresi, ben cumhurbaşkanı olduğum, cumhurbaşkanlığını devretmeden bir gün önce olacak. Göründüğü kadarıyla devralacak arkadaşımız Dışişleri Bakanı Ahmet Bey, siyasete de devlet hayatına da kazandıran benim. Başbakan olduğumda büyükelçi yaptığımı hatırlarsanız, ondan sonra da Dışişleri Bakanlığım boyunca, beş yıl hep yanımda oldu, beraber olduk. Bizim dava, akım içerisinde bizden sonraki jenerasyonun değerli isimlerinden birisi. Tabii ki inanıyorum ki çok başarılı olur. Başarılı olması Türkiye'nin başarısı olacaktır. Hepimiz de birikimlerimizle tabii ki destek oluruz.
Bu arada, çeşitli yazılanlar, çizilenler konusunda, bir taraftan benim Cumhurbaşkanı olma sürecimde 'Aman cumhurbaşkanı olmasın' diyenlerin bana parti kurdurması, yeni, başka cephelere çekmesi, onu gördüm. Bir taraftan da bizim cenahtan yapılan epeyce doğrusu saygısızlıkları da gördüm, bu son süre içerisinde. Bunların hepsini de takip ettim. Çevremdeki herkes nihayette görevini yapıyordu, tarafsız bir cumhurbaşkanlığı mevkisinde. Ama doğrusu, bunlar da olağan şeyler. Bundan sonra birikimlerimizi, tecrübemi yine davama, kendi kurduğum partinin başarılı olması için şüphesiz ki desteklemeye, aktarmaya çalışacağım."
-"Saygısızlıklarını hatırlatmış olayım"
Cumhurbaşkanlığı görevini devrettikten sonra İstanbul'a yaşayacağına işaret eden Gül, şu değerlendirmelerde bulundu:
"İstanbul'a yerleşeceğim, biliyorsunuz, Ankara'da şimdi olmayı düşünmüyorum. Türkiye'nin başarısı hepimizin. Cumhurbaşkanlığı yapmış bir kişi nasıl davranırsa ben de bundan sonra muhakkak ki öyle davranacağım. Beni bilenler bunu bilir. Beni bilmeyen, yani bizim cenaha yeni giren veyahut da geçmişi çok iyi bilmeyenler bu konuları günlük konuşurlar. İşte onlara da söyleyeceğim, demin söylediğim kadar söylemiş olayım yani saygısızlıklarını bir hatırlatmış olayım, geçeyim. O kadar."
(Sürecek)