Görmez, İstanbul Müftülüğü'nce, Beykoz Hidiv Kasrı'nda verilen iftar yemeğindeki konuşmasında, ramazanın insanlara unuttuğu değerleri hatırlattığını söyledi.
Allah'ı unutanın kendisini de unutacağını vurgulayan Görmez, "Ramazan yalnızlığımızı gidermeye gelir. Ramazan bize özgürlüğümüzü getirir çünkü insanın en büyük esareti tutkularına köle olmasıdır. Mal, makam, güç, iktidar hırsına esir olan özgürlüğü kaybeder. Ramazan bu özgürlüğümüzü kazandırmaya gelir. Son yıllarda her ramazana buruk giriyoruz ama ümitsizliğe yer yok. Bugün İslam dünyasında olanların ne dinde ne de akılda yeri yoktur. Bunlar arızi durumlardır. Aklıselim galip gelecektir" diye konuştu.
"Hangi dinden, mezhepten, düşünceden olursa olsun, biz dünyanın her tarafında tarih boyunca mazlumlara ümit olmuş bir milletiz" diyen Görmez, şöyle devam etti:
"Her zaman, zulme uğramışların umudunu bağladığı bir ülke olmuşuz. Bugün de öyledir. Yeter ki birliğimizi, beraberliğimizi bozmayalım. Tüm ibadetlerin bir gayesi var, yeryüzünü bir selam yurduna dönüştürmek ama ibadetlerin ruhunu kaybedince bunu da kaybediyoruz. Bu tür ibadetlerle manevi dünyamızı ayakta tutamayız. Herhangi bir dinin mensupları, yeryüzünü başka bir dinin mensupları için yaşanmaz kılma hakkına sahip değildir. Peygamberimiz, Medine'ye ayak bastığı zaman, burada Yahudiler de Hristiyanlar da yaşıyordu ama o, bütün dünyanın ilk anayasası denilebilecek bir hukuk oluşturarak, bunu miras bıraktı."
Görmez, İslam topraklarında farklı mezhepten diye insanların katledildiğini anlatarak, "Çağdaş dünya, bunun nedenlerini İslam tarihinde, Şiiliğin ya da Sünniliğin öğretilerinde aramaya kalkışmamalı. Bunun, son yıllarda savaşların gölgesinde, hapishanelerde, işkencehanelerde yaralanmış boş bilinçlerin, cehaletle kin ve öfkesini din üzerinden göstermesinden başka izahı yoktur" ifadelerini kullandı.
- İsrail'in Gazze'ye saldırısı
Görmez, Diyanet Vakfı'nın 47 ülkede ramazan boyuca iftar sofraları kurduğunu dile getirerek, şunları söyledi:
"Son zamanlarda olanlardan üzgünüz, kalplerimiz yaralı. Gazze'ye yönelik saldırıları üzüntüyle izliyoruz. 75 insan füze yağmuruyla katledildi. 21 tanesi masum çocuklar. Daha önce başka yerlerde de benzer hadiseler yaşandı ama unutmayın bütün bunlar geçecektir. Yeter ki dünyaya umut olmaya devam eden çocukları unutmadan aramızdaki birlik ruhumuzu ayakta tutalım ve mazlumlara el uzatmaya devam edelim. "
- Kitap fuarına ilişkin sorular
İftar sonrasında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Görmez, bir basın mensubunun, "Diyanet tarafından düzenlenen kitap fuarının ileriki yıllarda Yenikapı'ya alınacağı konuşuluyor" şeklindeki ifadesi üzerine, "Fuarı bizzat Diyanet İşleri Başkanlığı düzenlemiyor. Onu Diyanet Vakfı düzenliyor. Onların da bir parçası düzenliyor. Onu ilgili arkadaşlara sorun, bana sormayın lütfen. Ben düzenlemiyorum fuarları" yanıtını verdi.
Görmez, bazı yayınevlerinin fuara alınmadığına yönelik iddiaların hatırlatılması üzerine de şöyle dedi:
"Bazı yayınevlerinin fuara alınmaması mekan çok sınırlı olduğu için. Bu sene arkadaşlara şikayetleri getirdiğinde söyledim, hiç kimse herhangi bir kasıt aramasın. Mekan çok sınırlı. Öyle olunca, belli bir sayıda ancak yayınevi kabul edebiliyorlar. Her sene mutlaka dışarıda kalan yayınevlerimiz var. Bundan dolayı da üzüntü duyuyoruz. Belli kriteri, belli kitap sayısı kadardır."
Bir gazetecinin, "Zaman Kitap alınmazken, Yeni Şafak, Star gibi kuruluşlarınki alındı" demesi üzerine ise Görmez, şunları söyledi:
"Sizin yayınlarınızdan sonra ben de bunu arkadaşlara sordum. Sadece onlarla kitap fuarının tanıtımlarını yapmak üzere bir anlaşma yapılmış. Yoksa onlar bir kitap evi olarak oraya alınmamış. O tür şeylerden artık ayrılıklar çıkarmaya, sürekli oradan bir şeyler üretmeye kalkışmayın çünkü aynı mahiyette başka kitap evleri de orada var. O arkadaşlarımız, o kitaplarını onlara verebilirler ve orada sergileyebilirler. Yani buralardan, bir kitap evinin katılımından dahi ramazanın başından itibaren bu tür ayrılıklar üretmek doğru değil. Bunu yapmayın. Her sene listeye bakın, 80 civarında yayınevi gerçekten katılamıyor. Katılamadığı için de üzüntülerini ifade ediyorlar."
- Vali Mutlu
İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu da ramazanda tutulan oruçların kabul edilmesi temennisinde bulunarak, şöyle devam etti:
"Oruç çok özel bir ibadet. Yüce Rabbimiz, orucu çok özel olarak vasıflandırıyor ve karşılığını bizzat vereceğini söylüyor. Bu ibadetin ne kadar derin olduğunu Peygamberimizden biliyoruz. Oruç sadece açlık değildir, asıl beklenen gönül orucudur. Nefsin bu manada bütün kötülüklerden arınarak, Rabbine yönelmesidir. Her nefis inşallah oruçla tertemiz şekilde Rabbine yürür. İçinde yaşadığımız tablo hep gönül meselemizin yetersiz olmasından kaynaklanıyor ve bunun acısını tüm insanlar birlikte çekiyor."
Ermeni Patrik Vekili Aram Ateşyan da Irak Suriye, Lübnan gibi ülkelerde din adına adam öldürüldüğünü ve bunun İslam'a yapılan bir hakaret olduğunu söyledi.
İnsanı sevmeyen kişinin Allah'ı da sevemeyeceğini belirten Ateşyan, şunları aktardı:
"İnsanoğlu Tanrı'nın bir parçasıdır. İnsana yapılan her hakaret, Tanrı'ya yapılmıştır. Din adına insan öldürmek ne kadar insanın vicdanına yakışır bilemem. Bu kutsal ayda sadece oruç tutmak değil, orucun anlamını da anlamak gerekir. Dinler ve mezhepler arası sağlıklı bir köprü hala atılamadı ama ben umutluyum. Türkiye'de çok şeyler değişti. Dinler arası köprüler atıldı. Diyaloglar başladı. Başka dine saygı duyulmaya başlandı ve ben ülkemin yöneticilerine minnettarım. Biz azınlıklar, bu ülkede var olduğumuzu anladık."
İstanbul Müftüsü Rahmi Yaran ise dünyanın ateş çemberinde olduğu bir zamanda, huzurla iftar açmanın önemine değinerek, katılanlara teşekkür etti.
İftara, Fener Rum Patrikhanesi temsilcisi Peter Benyamin, Süryani Ortodoks Kilisesi İstanbul Metropoliti Yusuf Çetin ve Türkiye Musevileri Hahambaşı İsak Haleva da katıldı.