Haber Merkezi / TİMETURK
1904 İstanbul?da doğan dava adamı, büyük şair Necip Fazıl Kısakürek ülkemizin yetiştirdiği ender şahsiyetlerden biriydi. Fikirlerinden dolayı defalarca hapse giren ?Şairler Sultan? ı yaşadığı hayatın her anında gösterdiği gözü pekliği ve cesareti ölüm döşeğinde hakka yürürken de sergileyerek okurlarını ve sevenlerini şaşırtmıştı. Evet, büyük şairimiz Üstad Necip Fazıl Kısakürek 25 Mayıs 1983 günü gözlerini pencereden dışarıya dikerek ?Demek böyle ölünürmüş!? diyerek hakka doğru yürümüştü. Adı anıldığında insanın tüylerinin diken diken olduğu ölüm karşısında üstadın bilgece bir tavırla ?Demek böyle ölünürmüş!? demesi üstadın ölümle ne kadar da barışık olduğunu göstermektedir.
?Ölüm? O geldi mi ne var korkacak/Korkular biter? diyordu üstat. Sevgililer sevgilisine kavuşmanın sevincini ise işte şu dizelerle dile getiriyordu.
Son günümde olmasın çelengim top arabam
Alıp beni götürsün tam inanmış dört adam.
Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber...
Hiç güzel olmasaydı ölür müydü peygamber?
Öleceğiz müjdeler olsun, müjdeler olsun!
Ölümü de öldüren Rabbe secdeler olsun!
Kapı kapı, yolun son kapısı ölümse;
Her kapıda ağlayıp o kapıda gülümse!
O demdeki, perdeler kalkar, perdeler iner,
Azrail?e hoş geldin, diyebilmekte hüner...
O dem çocuklar gibi sevinçten zıplar mısın?
Toprağın altındaki saklambaçta var mısın?
Ölüm ölene bayram, bayrama sevinmek var;
Oh ne güzel, bayramda tahta ata binmek var!
Ufka bakarlar; ölüm uzakta mı uzakta...
Ve tabut bekler, suya inmek için kızakta...
Sultan olmak dilersen, tacı, sorgucu, unut!
Zafer araban senin, gıcırtılı bir tabut!