Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

'Tanrı’ konusunda entelektüel ve cahilin fikri eşittir!

TIMETURK, tarih filozofu Prof. Dr. Şahin Uçar’a “Allah’ın varlığı bilimle anlaşılabilir mi?” diye sordu, Prof. Dr. Uçar cevapladı. İşte Uçar’ın cevabı:

8 Yıl Önce Güncellendi

2017-11-20 16:24:26

'Tanrı’ konusunda entelektüel ve cahilin fikri eşittir!

TIMETURK | HABER MERKEZİ

Allah'ın varlığı bilimle anlaşılabilir mi?” sorusu son yıllarda bilim insanlarının en çok yoğunlaştığı soruların başında geliyor… Yüzyılın en büyük tartışma konusu Türkiye ve dünyadaki bilim insanlarının üzerinde en fazla eser verdikleri konuların başında gelirken, tartışma halkın da dikkatini çekiyor.

TIMETURK, tarih filozofu Prof. Dr. Şahin Uçar'a “Allah'ın varlığı bilimle anlaşılabilir mi?” diye sordu, Prof. Dr. Uçar cevapladı. İşte Uçar'ın cevabı:

BİLİM, MADDİ OLMAYAN MESELELERDE FİKİR SERDEDEMEZ!

Herkes gibi bilim adamları da -ki bunlar bütün disiplinlerden anlayan bir alim, veya filozof yahut sanatkar olmayıp, sadece bir bilim dalında uzman olan entelektüellerden ibarettirler- tanrı meselesi hakkında konuşabilirler elbette, amma ve lakin bir bilim adamının tanrının varlığı veya yokluğu hakkındaki fikrinin herhangi bir insanın fikrinden/intibasından hiç bir farkı olmadığı gibi daha fazla bir değeri de yoktur. Zira bilim adamının düşünce tarzı, anlayışı, metodu muhakemesi yalnızca bilim bahsinde yani tabiat ve maddi hadiseler bahsinde işe yarar; maddi olmayan meseleler hakkında bilim yoluyla hiç bir ciddi fikir serdedilemez, hatta bilim açısından maddi ve fiziki olmayan şeyler na-mevcuddur, yoktur...

İLMÎ ANLAYIŞ TABİAT İLİMLERİNDE İŞE YARAR!

Halbuki semitik/İbrahimi dinlerin teolog olmayan alelade mensuplarının personal tanrısı bile ne kadar antropomorfik görünse de maddi bir varlık gibi bir cismi/hacmi/ mekanı olan ve rasyonel muhakeme veya bilimsel metodla anlaşılabilen bir şey değildir (zira her yerde ve her zamanda hazır ve nazırdır). Bütün bu malayani ilmi/felsefi konuşmalar ise, ruhsuz konuşmalar sadece... İlim metoduyla yalnızca ilmi bahisler yani ancak tabiat ve maddi dünya hakkında hüküm verilebilir halbuki. Bu tipik bir mesleki körlük ve mesleki deformasyon nümunesi. Herkes kendi mesleki anlayışını alemşümûl yani her konuda işe yarar ve hüküm vermeye uygun olduğunu sanıyor. İlmi anlayış tabiat ilimlerinde işe yarar. İlmin bakış açısı ile sanat, felsefe, tarih, ilahiyat, mistik tecrübe gibi farklı disiplinleri anlamak mümkün değil; aynı şekilde, bu sayılan disiplinlerin de her biri farklı bir anlayış ve anlamlandırma tarzıdır ve öteki disiplinlerin mevzularını anlamaz. Artık ne derece mümkünse diyelim, bu disiplinlerin hepsinden anlayan bir alim veya bir tarih filozofu bir hüküm verse bile, o takdirde bile, bu nihayet beşeri anlayışla mahdud bir hüküm olacaktır. Hangi alanda ve ne kadar iyi bir uzman olursa olsun, bir entelektüelin fikri, ancak bir “entelektüel intiba” olabilir. Bu bir “intiba”dır sadece, gerçeklik iddiası bir yana, ciddi bir fikri değeri bile yoktur. Bu hususta kendi uzmanlık alanından başka bir bakış açısına ve anlayışa sahip olmayan bir entellektüel/uzman ile bir cahilin fikri müsavidir.

SADECE İLİM DEĞİL, FELSEFE BİLE SINIRLI!

Felsefenin bütün hikmeti ihtiva ettiği düşünülen ilk çağlarda filozoflar bu meseleleri de tartıştılar elbette, lakin artık felsefe yukarıda saydığım bütün disiplinleri ihtiva etmek iddiasında olan veya bütün hikmeti ihata eden bir hikmet arayışı değil, sadece farklı bakış açıları olan diğer disiplinler arasında bir disiplin… Binaen aleyh bu babda sadece ilmin değil felsefenin dahi bakış açısı ve anlayışı son derece sınırlıdır. Ve hatta o kadar sınırlıdır ki ilahi marifet/tanrı bilgisi (ilahiyat bilgisini dahi aşan) bir mistik tecrübe bahsi olmakla, bu kabilden ruhi tecrübeyi ilim adamı da filozof da irrasyonel bir saçma düşünce veya mistik hezeyan sayacaktır vesselam. “Tanrı inancı ilim ve felsefe ile rasyonel muhakeme ile kaabil i-te'lif değildir diyebilirsiniz” elbette. Ben de derim ki bütün beşeri anlayış ilim ve felsefenin çizdiği sınırlar ile mahdut değil. Bencileyin fikrim ise budur kim; bütün varlık alemi holistik bir anlayışla ve bütün beşeri anlamlandırma usulleri kullanılarak incelenmelidir. Yani tanrı inancı bahsinde sadece bilim adamı veya filozofun değil, büyük sanatkarın; mesela bir Tolstoy'un, ilahiyat ve mistik tecrübenin; mesela bir Mevlana'nın ve büyük tarihçilerin de söyleyecek sözleri var elbette ve nitekim bu babda bu disiplinlerin mensuplarınca ortaya konmuş pek çok değerli eserler de var diyorum.

Haber Ara