Dolar

34,9522

Euro

36,6033

Altın

3.019,59

Bist

10.058,63

Erdeğer: Arakan Müslümanları için 'hicret' tartışılmalı

Myanmar yönetiminin saldırılarla katlettiği ve bölgeden kaçarak canını kurtarmaya çalışan Rohingya Müslümanları için uluslararası toplum harekete geçse de gösterilen tepkinin çoğu 'kınama' düzeyinde kalıyor. Söz konusu kınamaların zulmü durdurmadığını söyleyen Gazeteci Yazar Erdeğer, acil bir çözüm gerektiğini söylüyor.

8 Yıl Önce Güncellendi

2017-08-31 10:07:30

Erdeğer: Arakan Müslümanları için 'hicret' tartışılmalı

TIMETURK | HABER MERKEZİ

Budist Myanmar yönetiminin Rohingya Müslümanlarına karşı sürdürdüğü soykırım dalgasının sonuncusu geçtiğimiz günlerde yaşandı. Ordu, Müslümanların yaşadığı Arakan'a çıakrma yaparak kadın, çocuk demeden binlerce insanı katletti. Katliamın yalnızca ilk 3 gününde 3 binden fazla insan öldürülürken, canlarını kurtarmak için yola koyulan binlercesi ise Bangladeş sınırına yığıldı. Bir süre sınırda bekledikten sonra ülkeye alınan Müslümanları başta Türkiye'den olmak üzere bölgeye ulaşan yardım kuruluşları karşılıyor...

5 SORU'nun bugünkü konuğu Gazeteci Yazar Bülent Şahin Erdeğer. Myanmar'da yaşananları ve arkasında neler olduğunu konuştuğumuz Erdeğer, devam eden zulmü batının 'kınama'larının durdurmayacağını, acil bir çözüm gerektiğini söylüyor. Erdeğer'e göre en olası ihtimal ise Endonezya, Malezya ve Türkiye'nin oluşturacağı bir blok ile girişimlerde bulunmak. Ya da 'hicret' ciddiyetle tartışılmalı...

İşte Erdeğer'in açıklamaları:

1- Burma, Myanmar, Rohingya, Arakan... Söz konusu toprakların yüz yıllardır yerlisi olan Müslümanlar 2012'den beri 'katliam' haberleriyle gündemimize girse de bunun öncesi olduğu da biliniyor... Öncesi ve sonrasıyla Arakan'da ne oluyor?

Arakan da Kürt sorunu, Belucistan problemi, Batı Sahra sorunu ve Tuareg sorunu gibi özellikle sorun olsun diye bırakılmış bir bölge… Bölgede ABD-Çin rekabeti var. Arakan'daki köklü bir etnik-dini gerilimi bu iki emperyalist güç siyasi bir kart olarak kullanıyor.

"DEVLETSİZ" BIRAKLMIŞ BİR HALK

Arakan'ın nüfusu yaklaşık 3 milyon 120 bin. Arakan'da yaşayan Rohingya Müslümanları bu bölgeye 1400'lü yıllarda yerleşmişler. Bölgenin köklü sakinleri. Ancak 1982'de çıkarılan Vatandaşlık Kanunu'nda Rohingyalar Myanmar devletinin tanıdığı etnik gruplar arasına dâhil edilmedi. Kuzey Arakan'daki Müslümanlar için dönüm noktası olan bu kanun ile Rohingyalar artık “devletsiz” bir halk haline getirilmişti.
Myanmar, Rohingyalar'ı ülkeye dışarıdan gelmiş işçiler ve mülteciler olarak görmekte ısrarcı. Oysa Rohingyalar Arakan bölge nüfusunun yüzde 24'ünü tüm Myanmar'ın da yüzde 4'ünü teşkil ediyorlar. Bu inkar politikası zaman zaman etnik temizlik saldırılarına dönüşüyor.

1962 yılında General Nwin iktidarı ile başlayan komünist dönemde 22 yıl boyunca 20 bin Arakanlı öldürüldü. Mallarının tamamına el konuldu ve yüzlerce kadına tecavüz edildi. 1990'lardan sonra yeniden başlayan imha dönemi neticesinde 200 bin Arakanlı Bangladeş'e sığındı.

2- Müslümanların yaşadığı zorluklar, kimliksiz, vatansız bırakılmaları, her an ölüm tehdidi altında yaşamaları ve belli dönemlerdeki saldırılarla kitlesel göçlere zorlanmaları... Biz bu tabloyu 'Ortadoğu'dan' tanıyoruz. Fakat yine bu zulüm politikasının yalnızca bir din, mezhep, ideoloji farkından gerçekleşmeyeceğini de biliyoruz. Buradaki 'ekonomik' çıkar nedir? Myanmar yönetimi ne istiyor?

Ülkede iç faktörler Myanmar'daki Thereveda mezhebine mensup Budist ruhban sınıfı yani “Manastır” ile siyaset kurumu arasındaki ilişkiye dayanıyor. Halk üzerinde etkili olan din adamları bu güçlerini siyaseti yönlendirmede baskıya dönüştürürken Milliyetçiliğin de temsilcisi oluyorlar. Milliyetçi asimilasyon ve inkâr atmosferi Arakan'da bazı Rohingyaları silahlı mücadeleye iterken ülkedeki Milliyetçi baskı dalgası bu silahlı mücadelenin sonucunda ortaya çıkan asker ve sivil kayıplarıyla daha da katmerleniyor. Şiddet karşı şiddeti beslediğinden sorun da kısırdöngüye dönüşüyor. Geçtiğimiz günlerde Suriyeli mülteciler üzerinden ülkemizde yükselen linç ve öfke dalgasını hatırlayalım. Bu toplumsal cinnet hali adi suç vakalarını bile bir kıvılcıma dönüştürebiliyor. 2012'de de bir tecavüz vakasından tüm Rohingyalar sorumlu tutulmuş ve Müslüman azınlığa karşı kitlesel şiddet yayılmıştı. Son iki katliam dalgası ise 2016 ve bu yıl (2017) yaşandı. Arakan'ın yerel İslami muhalefeti ABD-Hindistan-Çin rekabetindeki güç dengelerini gözetiyor. Ancak Arakan'da da bir hayalet ortaya çıkıyor. Suud-Pakistan destekli Hareke el-Yakin adlı örgüt ortaya çıkıyor. Karşı tarafda da Çin destekli Militan Faşist-Budist sentezi bir hareket Burma Budist Sangha örgütü çatışmaları alevlendiriyor…
Lideri Ataullah'ın Suudi Arabistan ve Pakistan'da eğitim aldığı söylenen Harake El-Yakin adlı karanlık bir örgüt Myanmar askerlerine saldırarak 9 askeri öldürmüştü bu sebeple 2016 yılı Ekim ayında meydana gelen olaylardan bu yana 69 bin Rohingya Müslümanı Bangladeş'e kaçtı.Myanmar ordusu ise, Ekim 2016'dan itibaren sürdürdüğü “temizlik” operasyonunu 16 Şubat 2017'de sonlandırdığını açıklamıştı. Son yaşadığımız (Ağustos 2017) katliamların sebebi ise bu sefer adını Arakan Rohingya Kurtuluş Ordusu (ARSA) şeklinde değiştiren Harake El-Yakin'in 13 Myanmar askerini öldürmesi sonrası Myanmar Ordusu'nun başlattığı operasyondur.

THEREVEDA: ŞİDDET İÇEREN BİR BUDİST MEZHEBİ

Myanmar'da ekonomi kötüye gittikçe toplumsal tepkileri yatıştırmanın yolu Milliyetçi hamasete sarılmaktan geçiyor. Bunu yapabilecek en güçlü odak da Thereveda Rahipleri... Bu din adamları sınıfının da yaşam kaynakları devlete bağlı. Dolayısıyla karşılıklı çıkar ilişkisi bir düşmana ihtiyaç duyuyor. O da Müslümanlar!

Thereveda Mezhebi dünya kamuoyunun tanıdığı Ahimsa ilkesiyle şiddeti tamamıyla dışlayan Budizm'den çok farklı milliyetçilikle sentezlenmiş şiddet içeren bir Budist mezhebidir. Bir de Çin'in çıkarları var. Çin ülkedeki bu milliyetçi İslam düşmanı atmosferi besleyip destekleyerek Arakan bölgesinden denize kendi ticaret yollarını açmak istiyor. Bunun için de o kıyı şeridinden Müslümanların “temizlenmesi” gerekiyor.

3- Geçtiğimiz cuma günü Myanmar Ordusu'nun başlattığı askeri operasyon öncesinde Müslümanların karakollara saldırdığı iddiaları ile ilgili neler düşünüyorsunuz? Bölgedeki atmosferden söz edebilir misiniz?

Tesadüf(!) odur ki Myanmar'da Müslümanların (Rohingyalar) yoğun olarak yaşadığı Arakan eyaletinde karakollara yapılan ARSA örgütünün üstlendiği saldırılar ve akabinde ordunun halka yönelik katliamlara girişmesi, hükümetten Müslümanların haklarının tanınmasını talep eden uluslararası raporun sunulmasına denk geldi. Myanmar güvenlik güçlerinin Arakanlı Müslümanlar olarak bilinen Rohingya nüfusunun yoğun olduğu eyalette düzenlediği askeri operasyonlarda yaşanan insan hakları ihlallerini incelemek üzere eski Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Kofi Annan öncüğünde kurulan Arakan Danışma Komisyonu, Arakan eyaletine ilişkin incelemelerine dair nihai raporunu 23 Ağustos'ta Myanmar hükümetine sundu. Arakan'da ekonomik kaynakların federal yönetim ile eyalet yönetimi arasında adil olarak paylaştırılması, topraklarına el konulan Arakanlılara tazminat ödenmesi, Arakanlı Müslümanlara vatandaşlık statüsü verilmesi, diğer vatandaşların sahip olduğu tüm hak ve hürriyetlerden sınırsız faydalanmaları çağrısı yapılan rapor 24 Ağustos'ta kamuoyuna duyuruldu. Raporun açıklanmasının ardından Arakan yeniden uluslararası toplumun gündemine geldi. Ancak 25 Ağustos'ta Arakan eyaletinin Maungdaw bölgesinde polis ve sınır karakollarına eş zamanlı saldırılar düzenlendi. Bu saldırlarda 96 kişinin yaşamını yitirdiği açıklandı. Tam da böyle bir dönemde saldırı yapılması ardından da katliam dalgasının gelmesi sorgulanmalı. Acaba hangi küresel güçler birbirlerine karşı hamle yapıyorlar? Çin ve Batı karşılıklı olarak bu gerilim ve şiddeti arttırmak mı istiyor? Zaten sivillerin hayatı bu güçlerin umurunda değil!

4- Binlerce insan Myanmar'dan Bangladeş'e kaçmaya çalışıyor. Şimdi ne olacak?

Geçen yıllarda olduğu gibi maalesef şanslı olanlar canlarını kurtaracaklar geride kalan mazlumları ise ölüm ve işkence riski bekleyecek. Bangladeş'de zaten yoğun bir Rohingya nüfusu mevcut.

ENDONEZYA, MALEZYA, TÜRKİYE BİR OLABİLİRSE

5- Uluslararası kamuoyunun çağrı ve açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu sefer çözüme hizmet edecek mi?

Uluslararası kamuoyu Rohingya Müslümanları konusuna tıpkı Filistin ve Suriye'deki sivillerin insan hakları konusunda olduğu gibi ahlak eksenli değil, çıkar ve güç odaklı yaklaşıyor. Batılı devletlerin çıkarı Çin'e karşı elbette Rohingyalardan yana. Ancak Çin'in emperyal gücü ve nüfuz alanı Myanmar'da Batınınkinden çok daha fazla. O yüzden Batı diplomatik baskının ötesine gidemez. Burada kilit rol Endonezya ve Malezya'ya düşüyor. Her iki ülke de Türkiye ile bir olarak 3'lü bir girişim başlatabilirlerse Myanmar'ın imha politikasına son vermesine, kimlik tanıma ve vatandaşlık verme ekseninde bir çözüm süreci başlatmasına yol açabilirler. Sonuçta Rohingyaların ayrılıkçı bir talepleri yok sadece insanca yaşamak ve vatandaşlık haklarını istiyorlar.

"DALAİ LAMA DEVREYE SOKULABİLİR"

2016'da Budistlerin Ruhani lideri Dalai Lama barış arabuluculuğu için devreye girmiş, Myanmar lideri Aung San SuuKyi ile görüşmüştü. Dalai Lama mezhep farkına rağmen Myanmar kamuoyunda etkili olabilmişti. “Buda yaşasaydı Müslüman erkek ve kız kardeşlerini savunurdu” demişti. Dalai Lama son süreçte de devreye sokulabilir.

"HİCRET" TARTIŞILMALIDIR

İHH Genel Başkan Yardımcısı Osman Atalay'ın Hicret çözümü de ciddiyetle tartışılmalıdır. Atalay sivil ölümlerinin önlememesinin bir gerçek olarak kabul edilmesi gerektiğini ve daha fazla ölüm olmaması için Arakan'da işkence hayatı yaşayan Müslümanların bölgeden tahliye edilmesi gerektiğini düşünüyor.

Ayrıca gerçekten hamasetle peynir gemisi yürümeyeceğinin farkındaysak ve Rohingyalı kardeşlerimize yardım etmek istiyorsak sosyal medyada üretilen yalan haber ve fotoğrafları paylaşmayalım. Çünkü bu dezenformasyon Arakan'da yaşanan zulümlere karşı oluşacak haklı tepkilere gölge düşürüyor ve güvenilirliğini yaralıyor. Sosyal medyada doğru bir amaç için doğru argümanlar kullanılmalı. Daha da önemlisi; her birimiz, acilen insani yardım kuruluşlarına bu konuda destek olunmalı.

KİMDİR?

İzmit 1980 doğumlu olan ve Suriye'de Arapça ve İslami İlimler eğitimi alan Erdeğer, Dinler Tarihi, Ortadoğu ve İslam Dünyası hakkında yaptığı araştırmaları ve haberleriyle tanınıyor. Haksöz Dergisi, Kur'ani Hayat Dergisi, Timeturk, Milat Gazetesi gibi yayın organlarında çalışmaları yayınlanan Erdeğer Hilal TV'de haftalık bir program sunuyor. 5 yıl Anadolu Ajansı Ortadoğu ve Afrika Bölge Müdürlüğünde Başmuhabirlik yapan Bülent Şahin Erdeğer, 1 yıl boyunca da AA Libya Temsilciliği görevini yürüttü. Halen Şarkiyat Araştırmaları Merkezi'nde gazetecilik ve tercüme editörlüğüne devam ediyor.

c57d892f-7853-44fa-9cce-0b4d1eff4a35

(İlgili habere gitmek için fotoğrafa tıklayınız)

712064

SON VİDEO HABER

Polis memuru, ölümüne neden olduğu gencin ailesinden af diledi

Haber Ara