Dolar

42,5586

Euro

49,5628

Altın

5.744,14

Bist

11.007,37

Öncelikler Fıkhımız ve Ateizm/Deizm

3 Ay Önce Güncellendi

2025-09-22 11:23:38

Kasım Kurt

Makasıdü'ş-Şeria (Şeriatın maksatları) konusu İslami İlimlerde ve fıkıh tarihinde önemli konulardan birisidir. “Genelde dinin, özelde ibadetler ve hukuk alanındaki dini hükümlerin gayeleri anlamında bir tabirdir.” (TDV İslam Ansiklopedisi) İlk örneklerini, Hz. Ömer'e nispet edilen maslahatlar fıkhında da görebiliyoruz. Aslında tarihi geriye doğru sararsak genelde tüm peygamberler tarihinde, özelde İslam tarihinde bu konu ile ilgili nice örneklere rastlarız. İlim tarihimizde mesaisini bu konuya harcayan önemli şahsiyetlerimiz mutlaka vardır. Ancak şahsım olarak üç eserle tanışmak nasip oldu.

Bunlardan ilki ve en hacimlisi İmam Şatıbi'nin (ö. Hicri 790) El-Muvafakat isimli muhteşem ve hacimli eseridir. İkinci eser, İzzeddin Bin Abdüsselam'ın (Hicri 577-660) el-Kavaidü'l-Kübra/İslami Hükümlerin Esas ve Hikmetleri'dir. Rastladığım üçüncü eser de Yusuf el-Karadavi Öncelikler Fıkhı kitabıdır.

Din beş temel şeyi güvence altına almayı amaçlamıştır: Can, mal, din. akıl ve nesil güvenliği.

Bu ilmin (Makasıdü'ş-Şeria) temel konusu şu olmuştur: Dinin hangi hükmü hangi alanı güvence altına almayı hedeflemiştir? İkincisi, şartlar ve duruma göre hangisi öncelenmiştir?

Naçizane son üç yazımda bu konuyu işlemeye çalışmaktayım. Gözümüzün gördüğü ve kalbimizin attığı bu çağda biz Müslümanların öncelikleri nelerdir/neler olmalıdır? Bu çağda nasıl var olabiliriz ve bu çağ hangi var oluşları bize dayatmaktadır?

Zaman ve zemine dair farklılıklar ve dayatmalar peygamberler tarihini etkiledi. Hz. Peygamber'in Mekke ve Medine'sini etkiledi, sahabe fıkhını ve dahi dört ana mezhebi etkiledi. 1400 yıl öncesinin fıkhını etkileyen mecburiyetler, bizi teğet mi geçti

Yeni bir fıkıh, yeni bir tefsir ve yeni bir din söylemlerini yavan ve gereksiz buluyorum. Ancak, Mekke sıcağında işkence gören Bilal'den beklenen ile Medine Mescidi'nde ezan okuyan Bilal'den beklenen aynı olmadı. Lakin her iki Bilal'den de beklentisi olan “din” aynı dindir.

Arap coğrafyasının aşiret hassasiyetini dikkate alan; örfü yok saymayan, Medine'nin sosyal dengelerini de dikkate alan “din” aynı dindir. İSLAM.

Şib-i Ebî Talip Muhasarası (Mekke dönemi Ebu Talip Mahallesinde Müslümanların uğradığı boykot yılları) esnasında açlığa ve yokluğa karşı sabır; Mekke'nin fethi günü ise tevazu (Nasr/1-3) ve kardeşlik “öncelik fıkhı” idi.

Benî Sâide'deki sahabenin “öncelik fıkhı” halifenin seçimi, Hz. Osman döneminde Ebû Zer-i Gıfârî'nin “öncelik fıkhı” takva ve adalet idi.

Talut için önemli olan (Bakara suresi/249) ordusunun nehirden su içmemesi idi. Ya bizim için ne önemli olacak? Bizim bir “öncelikler fıkhımız” yok mu?

Bu konudaki maksadım, önce hacca mı gidelim, hac parasını infak mı edelim gibi bir şey değildir tabi ki. İmam hatipte mi okuyalım, fen lisesine mi gidelim diye düşünmek ile “kesilecek inek hangi renkte olsun, kaç yaşında olsun (Bakara Suresi/67-71)” arasında fark yok diye düşünüyorum. Kavmimizin dilini ve örfünü öğrenmedikçe, anlamadıkça, çözmedikçe hangi okulda okursak okuyalım sonuç hep aynı olacaktır. Ve dolayısı ile önceliğimizi bulamayacağız.

Yaşadığımız çağda “Makasıdü'ş-Şeria”mızı hangi temellere oturtacağız? İslam'ın güvence altına almayı hedeflediği beş temel esas (Can, mal, akıl, din ve nesil güvenliği) ile ilgili felsefemiz nasıl olacaktır?

Bunlar uzun konular farkındayım. Benim izah edebileceğim ve üstesinden gelebileceğim konular değildir. Ancak bir iki düşüncemi paylaşarak bu yazı dizisini kapatmaya niyetliyim.

Tüm Yazıları

Haber Ara