TIMETURK | HABER MERKEZİ
İsrail Tarım Bakanı Uri Ariel, ülkedeki dini liderlerle Perşembe günü işgal altındaki Filistin'in işgal altındaki başkenti Kudüs'te bulunan Ağlama Duvarı önünde yağmur duasına çıktı. Ardından “Suyun maliyetini ciddi oranda azalttık. Farklı ekin türlerinde suyu idareli kullabilmek için çok sayıda çalışma yürütüyoruz. Ama dua etmenin kesinlikle yardımı olacaktır” diye konuştu.
4 YILLIK KURAKLIK
Aktarılanlara göre İsrail son dört yıldır kuraklıkla mücadele ediyor. Ülkedeki su kaynakları en düşük seviyeye gerilemiş durumda.
BAKANA ELEŞTİRİ
Ülke muhalefeti ise dua etmek yerine krizi daha pratik yöntemlerle çözebilmesi gerektiğini söyleyerek Bakanı Ariel'i eleştirdi. İsrail'de yayınlanan Yedioth Ahronoth gazetesi, “Dua etmek kötü bir şey değil ama bakanın meseleleri biraz daha dünyevi yöntemlerle çözebilmesi gerekir” ifadelerine yer verirken, Ariel'e iklim değişikliğiyle mücadele politikalarını geliştirmesi çağrısında bulundu.
FİLİSTİN'DE SU SORUNU
İsrail'deki 4 yıllık kuraklık, Tel Aviv yönetiminin işgal ettiği Filistin topraklarında da yaşanıyor. Bu durum devam ederken Filistin'in su kaynaklarına İsrail tarafından el konulduğu biliniyor. 2010 yılında Arap Birliği tarafından yayınlanan bir rapora göre İsrail Filistin'in su kaynaklarının yüzde 85'ini elinde tutuyor.
İNSAMER'in Ağustos 2017 yılında açıkladığı "Filistin'in su sorunu" raporuna göre İsrail ulusal su şirketi Mekorot 1967'den bu yana Batı Şeria'daki su kaynaklarını kontrol altına almış durumda. Ayrıca bölgedeki yerleşimciler su ihtiyaçlarını karşılamak için Dağ akiferinden çıkarılan suyu satın almak zorunda bırakılıyor.
Filistin Merkez İstatistik Bürosu ve Filistin Su Kurumu (PWA), Batı Şeria'daki ailelerin sadece %73,5'inin kullandığı suyun içilecek kadar iyi olmadığını açıklamıştı.
Gazze nüfusu suyun büyük kısmını Kıyı akiferinden temin ediyor. Burada ise Kıyı akiferlerinde tüketim oranları ikmal oranını aştığında, Akdeniz'den gelen deniz suyu temiz içme suyuna karışarak suyun tuzluluk oranını daha da arttırıyor.
Ayrıca AB ve UNICEF, Gazze Şeridi'ndeki suyun %90-95'inin insan tüketimi için uygun olmadığı açıklamıştı. 2014 yılında, İnsan Hakları Komitesi, Gazze Şeridi sakinlerinin durumu ve suya erişimiyle ilgili sıkıntıların kaygı verici boyuta ulaştığını deklare etmişti.
1995 yılında, İkinci Oslo Anlaşması'nda İsrail, Batı Şeria ve Gazze'ye tahsis edilecek suyun miktarını tüm detayları ile araştırmış fakat bu araştırma sadece nicel boyutta kalmıştı.