Dolar

32,2464

Euro

34,7920

Altın

2.424,96

Bist

10.055,98

İdlib'de gözler hep havada! Açlık, susuzluk kol geziyor

'Koca bir kent hayatta kalmak için direniyor. Uçaklar en büyük korku. Uçakların geldiğini haber veren sirenler çalınca sokaklar boşalıyor. Gözler hep havada!'

5 Yıl Önce Güncellendi

2020-03-03 09:28:36

İdlib'de gözler hep havada! Açlık, susuzluk kol geziyor

Türkiye'nin, Esed rejimine Soçi Mutabakatı sınırlarına çekilmesi için verdiği süre doldu. Ankara bunun üzerine İdlib'e Bahar Kalkanı Harekatı düzenledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, rejimi "Belirlenen sınırlara çekilmezse omuzlaırnın üzerinde o başlar da kalmayacak" diyerek uyardı.

Gerginlik tırmanırken İdlib'de de endişeler artıyor.

Hürriyet'ten Selçuk Şamiloğlu ve İdris Emen, İdlib'e girdi. İşte o haber:

GÖZLERİ GÖKYÜZÜNDE

Çevredeki yerleşim yerlerine göre nispeten daha güvenli olan İdlib'te yüz binlerce sivil, savaşa rağmen rutin hayatlarına devam etmeye çalışıyor. Şehrin çarşısında tedirgin bir şekilde alışveriş yapan İdlib halkı sık sık gökyüzüne bakarak bir tehdidin olup olmadığını kontrol ediyor. Seyyar satıcıların tezgah açtığı Saat Meydanı'nda oğluna oyuncak alan bir kadın, “Çok kötü şartlarda yaşıyoruz. Geceleri uyumaya korkuyoruz. Her an bombardımana maruz kalacakmışız korkusuyla çocuklarımı uyutmaya çalışıyorum. Şehirde gezerken gökyüzünde uçak var mı yok mu diye öğrenmek için sürekli gökyüzüne bakıyorum” diye anlatıyor günlük hayatını.

ACI ACI ÇALAN SİREN

Bu sırada uyarı sirenleri acı acı çalmaya başlıyor. Bu İdlib'e bir uçak yaklaştığının habercisi. İnsanlar açık alandan uzaklaşmaya başlarken ses kesiliyor. Bu da uçağın yönünü çevirdiği anlamına geliyor. Rahat bir nefes alan İdlib halkı alışverişine devam ediyor. Ancak bir saat sonra tekrar siren çalmaya başlıyor. Uçak yine yön değiştiriyor, siren kesiliyor...

HASTANELER DE HEDEFTE

İdlib'de sivillere hizmet vermeye çalışan beş hastane var. Ancak bunlardan sadece birinde ameliyat yapılabiliyor. Hastaneye her gün en az 200 çocuğun geldiğini söyleyen bir doktor, son durumu şöyle anlatıyor: “İdlib şehir merkezine, özellikle hastanelere yönelik bombardımanın durdurulması lazım. Buraya her gün binlerce insan tedavi için geliyor. Kısıtlı imkanlarla insanları tedavi etmeye çalışıyoruz. Mazot, ilaç ve tıbbi malzemelere ihtiyacımız var.”

1_357

PİKAPLAR AMBULANS OLMUŞ

Bir başka hastaneye gittiğimizde, hızla gelen pikaplar art arda yanaşıyor. Pikapların kasaları Serakib'deki bombardımanda yaralanan muhaliflerle dolu. Alelacele yaka paça sedyeye alınanlar arasında durumları çok ağır olanlar da var. Hafif yaralıların tedavisi acil serviste yapılırken, ağır yaralılar çok kısıtlı imkanları olan ameliyathaneye götürülüyor.

2_336

MAYA'NIN ÖZLEMİ

12 yaşındaki Maya Halil, şimdi ailesiyle kaldığı bu okulda beşinci sınıfa kadar okumuş. Maya çizdiği resimleri dersliğe asmış.

3_232

OKULLAR, CEZAEVLERİ FABRİKALAR EV OLDU

İDLİB'in güneyinde bulunan birçok köy ve kasabanın Suriye rejim güçlerinin kontrolüne geçmiş olması, sivilleri çok zor durumda bırakmış. İmkânı olanlar Türkiye sınırına yakın bölgelere göç ederken, olmayanlar güvenli gördükleri terk edilmiş hapishaneye, fabrikalara ya da okullara sığınmış. Bir zamanlar mahkûmların volta attığı avluda çocuklar oyun oynuyor.

4_163

HÜCREYE YERLEŞTİ

Demir kapıları sökülen sekiz metrelik hücrede yaşayan siviller kendilerine uzanacak yardım elini bekliyor. Hücrede kalanlardan biri yeni evli bir genç olan Hasan İbrahim (19). Hasan yaşadıklarını şöyle anlatıyor:

“Burada yaklaşık 150 kişi kalıyor. Hepimiz köyümüzü terk ederek buraya sığındık. Gıda, temizlik ve kömüre ihtiyacımız var. Kömür olmadığı için üşüyoruz. Çocuklar sık sık hastalanıyor. Burada kalmak istemiyoruz. Ancak gidecek başka yerimiz de yok.”

5_101

KURTAR BİZİ TÜRKİYE

İDLİB'de zaman zaman Türkiye'ye destek mitingleri yapılıyor. Birine biz de şahit oluyoruz. Çoluk çocuk İdlibliler ellerinde Türk bayraklarını sallıyor. Büyükçe bir pankartta ise “İdlib halkı, Türk ordusundan sivilleri korumasını istiyor” yazıyor.

BİR DAHA GÖÇEMEYİZ

Eşva Mustafa (80) da yatalak eşiyle birlikte cezaevindeki koğuşlardan birine sığınmış. Yüzünde yorgunluk ve endişenin izleri var. Türk olduğumuzu öğrenince eliyle eşini işaret ediyor ve başlıyor anlatmaya: “Maret El Numan'dan geldik. Bu yaşta yollara düştük. Kocam yatalak olduğu için yürüyemiyor. Zar zor buraya geldik. Artık tekrar göç edecek gücümüz yok.”

SARMİN'İN SAHİPSİZLERİ

SERAKİB kasabasına doğru gidiyoruz. Kasabaya birkaç kilometre kala Serakib'in Rus ve Suriye uçakları tarafından bombalandığını öğrenince rotayı bir kaç kilometre uzaktaki Sarmin kasabasına çeviriyoruz. Burada Türkiye'nin bir gözlem noktası var. Sivillerin neredeyse tamamı kasabayı terk etmiş. Giderken eşyalarını bile almaya fırsat bulamamışlar. Hayalet şehre dönen Sarmin sokaklarında sahipsiz ev hayvanları, kediler, köpekler ve tavuklar dolaşıyor.

(Habere gitmek için fotoğrafa tıklayınız)

1370417_2

Haber Ara