Bugün dünya daha güvensiz. G20 toplantısında bir uzlaşı yok. Restleşme devam ediyor ve kriz derinleşiyor. Fransa'da “sarı yelekliler” olarak bilinen protestocular, başkent Paris'in Şanzelize Caddesi'nde gösteri düzenledi. Sarı yelekliler, Belçika'dan sonra Hollanda da bir kasırga gibi esmeye başladı.
Bu arada İngiliz kabinesinde 10. Brexit istifası da geldi. Üniversiteler ve Bilimden Sorumlu Devlet Bakanı Sam Gyimah, Brexit Anlaşması'nı gerekçe göstererek istifa etti. Gyimah sosyal medyadan yayımladığı istifa mesajında, “Dikkatli bir düşünme sürecinin ardından, hükümetin Brexit Anlaşması'nı bu haliyle destekleyemeyeceğime karar verdim” dedi.
Fransa'da akaryakıt fiyatlarındaki artışa tepki gerekçesi ile başlayan “Sarı Yelekliler” protestosu, Belçika'nın başkenti Brüksel'den sonra Hollanda'da da sokakları ateşe verirken, Gezi olaylarında Türkiye'ye demokrasi ve özgürlük dersi verenler, anında olaylara sert bir şekilde müdahale ettiler ve gösterileri yasakladılar.
Sosyal Tsunami Avrupa'da sadece sokakları değil, batı demokrasisinde de son baharın yaprakları dökmesi gibi batılı değerleri, sistemi, kavram ve kurumlarını dökmeye devam ediyor.
Sanki “Ortadoğu”(!)daki vekalet savaşlarının yerini, şimdi batıdaki vekalet terör eylemleri alıyor.
Gazeteler Belçika polisinin başkent Brüksel'de gösterilere göz yaşartıcı gaz ve tazyikli su ile müdahale ettiğini yazıyor ama batı mediası gerçekleri gizlemeye devam ediyor. Gezi'den canlı yayın yapanlar bu gerçekler karşısında suspus oldular. Polis, olaylara karıştığı iddia edilen yaklaşık 60 kişinin gözaltına alındığını açıklasa da, bu sayının çok daha fazla olduğu, göz yaşartıcı bomba, tazyikli su ile yapılan müdahaleler sebebi ile birçok kişinin yaralandığı belirtiliyor.
Brüksel'de yapılması planlanan Sarı Yelekliler protestosunun hafta başında iptal edildiği açıklanmıştı. Sarı yelek giyen bir grup gösterici, Brüksel'in merkezinde toplandı, taş ve ellerine geçirdikleri cisimleri etrafa fırlatmaya başladı. 500 kadar gösterici trafik lambalarını söküp, park halindeki iki polis aracını ve çevredeki minibüsleri tahrip etti. Bölgeye helikopterlerin yanısıra, atlı polis ve çevik kuvvet ekiplerinin de sevk edildiği görüldü. Polis göstericilere karşı acımasızdı.
Olaylar trafiğin kilitlenmesine sebeb olurken, tüneller kapatıldı, Tramvay ve otobüs seferleri aksadı. İçişleri Bakanı Jan Jambon da, yaşanan olayları «utanç verici” olarak değerlendirdi. Ve göstericileri suçladı, polisi savundu.
Göstericiler, Fransa'daki araçlarda zorunlu olarak bulundurulması gereken sarı yelekleri giyiyor. Dolayısı ile her an her evde, araçta hazır bulunan bir kıyafet. “Sarı öfke” aslında ekonomik sebebler ve işsizlikten öte, ABD ile AB arasındaki örtülü bir hesaplaşmanın ürünü. Aslında öfkenin rengi biraz da “Nefti”. Yani petrol renginde. Tehlikenin rengi bugün ne “kırmızı”, ne de “yeşil”!?
Batı hep eleştirdi. Eleştirilmeye alışık değiller. Ama artık batıda da içeriden gelen ciddi eleştiriler var. Ama birileri eleştiri duymak istemiyor. Batıda eleştirileri “ihanet” olarak gören fanatikler de var. Bütün bu olanları “Demokratik bir hak” olarak gören, yükselen sesi, “Meydanın sesi”, “Sokağın sesi” kabul edip savunan da..
Bu olaylar yayılarak, şiddetini artırarak ve daha yıkıcı bir hal alacağa benziyor..
Bu olayı politik, ideolojik, ekonomik açıdan analiz etmek kolay, ama sanırım derinden gelen, kapitalizmin çöküşü ile ilgili dipten gelen bir dalganın sonucu. Uluslararası düzenin çöküşünü hatırlatan öncü depremler gibi geliyor bana.
Danimarka'nın mülteci ve göçmenleri 7 hektarlık ıssız Lindholm Adası'nda kurulacak “Geri Gönderme Merkezi”nde toplayacağı haberleri geliyor. İnsan hakları kuruluşlarından ses yok. Açıkça bir “Temerküz / toplama kampı”ndan söz ediliyor.
Mesela, Vladimir Putin, ABD'nin Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Antlaşması'ndan çekilmesinin yeni bir silahlanma yarışını tetikleyebileceğini söyledi. Avrupa'nın kendi savunma örgütünü kurma çabaları var. ABD “Ortadoğu”da bir “Arap NATO'su”ndan söz ediyor. Bunlar bu bilmecenin çözümü için puzzlenin küçük parçacıkları olarak değerlendirilebilir.
“Savaş çıkması an meselesi! Silah yığmaya başladılar” başlığı ile ajanslar bir haber geçtiler, daha bir-iki gün önce. Haberde “Rusya, Ukrayna tarafının cephe hattına çok sayıda topçu birliği ve silah yığmaya başladığını açıkladı. Ukrayna'nın bu hamlesi sonrası gerilimin had safhaya ulaştığı öğrenildi” deniyordu.
Öte yandan; İran Devlet Televizyonu, İran donanmasının ülkenin baş düşmanı ABD ile yaşadığı gerginlik artarken radardan kaçma özelliği bulunan bir yerli yapım destroyerin filoya katıldığı anları gösterdi. Beş ay süren ve hiçbir ikmal olmaksızın seferlerini sürdürebilen Sahand destroyeri aslında bir “Savaşa hazırlık” mesajı da taşıyor.
G20'de çözüm bekleyen o kadar çok konu var ki! Trump'ın korumacı politikalarına karşı Çin devlet başkanı Şi Jinping, küresel serbest ticaret sisteminin saldırı altında olduğu uyarısında bulunuyor. Ankara ile ilişkiler, Çin ile ticaret savaşı, Rusya, Almanya, İngiltere, Ortadoğu, Kanada, Latin Amerika ile ilişkiler, o kadar çözüm bekleyen, cevabını arayan soru var ki!
Yeni NAFTA imzalanacak mı, belli değil? Trump ve Kanada Başbakanı Trudeau, haziran ayında Kanada'da G7 Zirvesi'nde bir araya gelmiş ve ekim ayında NAFTA'nın yerini alacak yeni ticaret anlaşması için uzlaşmıştı. Meksika'nın da katılımı ile Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması'nın yerini alacak bu anlaşmanın zirvede imzalaması bekleniyor ama Trump'ın çelik ve alüminyuma getirdiği ek gümrük vergilerini anlaşma kapsamında kaldırmaya yanaşmaması, sorun oluşturuyor.
Bu arada ABD'nin 41. eski Başkanı George Herbert Walker Bush 94 yaşında öldü..1989 - 1993 yılında ABD'nin başkanı olan Bush, Irak savaşının arkasındaki isimdi. İran ve Afganistan krizini yaşadı. Soğuk savaşının sonuna doğru ülkesini yönetti.
Baba Bush 1966'da Temsilciler Meclisi'ne girdi. 1971'de Nixon döneminde BM Büyükelçisi oldu. 1974'de Pekin›de misyon şefi oldu. 1976'da Ford tarafından CIA Direktörlüğü'ne getirildi. 1981-89 arasından Ronald Reagan'ın başkan yardımcısı oldu ve ardından 1989-93 ABD Başkanı oldu. Pearl Harbor baskınından sonra gönüllü olarak orduya katıldı, hava kuvvetlerinde görev aldı ve 18 yaşında ABD'nin en genç savaş pilotlarından biri oldu. 2. Dünya Savaşında kullandığı savaş uçağı Japonlar tarafından denize düşürüldü ve bir denizaltı tarafından kurtarıldı. Ne kendi eyledi rahat, ne aleme verdi huzur, öldü gitti nihayet, dayansın ehli gubur!
Bugünlük de bu kadar. G20'de neler olacağını ve sonrasını yaşayarak görüp öğreneceğiz. Bakalım, Mevlam neyler. Selâm ve dua ile.