Dolar

34,8760

Euro

36,6327

Altın

3.001,88

Bist

10.058,63

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı İslam:

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı İslam:

11 Yıl Önce Güncellendi

2015-04-02 16:09:22

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı İslam:
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, kadın konukevlerini ihtisaslaştıracaklarını belirterek, tümünün aynı düzeyde, aynı şart ve yeterlilikte olmasının gerekmediğini söyledi. İslam, "Kadın konukevlerini ihtisaslaştıracağız. Kadın Konukevlerini; açık, düşük ve yüksek güvenlikli kategorileri olarak yeniden yapılandırıyoruz" dedi.

TBMM Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerini Araştırma Komisyonu'na Bakanlığının çalışmaları hakkında bilgi sunan İslam, kadına yönelik şiddetin çıkardığı olumsuz sonuçların çok katmanlı olduğunu, kadının fiziksel, psikolojik, ekonomik ve cinsel yönden kadınların zarar görmesiyle sonuçlandığını, bu açıdan büyük bir insan hakkı ihlali ve halk sağlığı sorunu olduğunu anlattı.

Kadına yönelik şiddetin, her şeyden önce toplumsal şiddetin artmasına neden olduğunu kaydeden İslam, yaygın sorun olduğunu vurguladı. Toplumsal şiddet ile kadına yönelik şiddetin birbiriyle paralel devam ettiğini, çözüm arayışlarının da bu doğrultuda şekillenmesi gerektiğine işaret eden İslam, Türkiye'de konuyla ilgili istatistik çalışmalarının çok fazla olmadığını, 2010-2013 yılları arasında Türkiye'deki toplam cinayet sayısının bin 83'ten bin 301'e yükseldiğini, vakalarda yüzde 20'lik artış olduğuna dikkati çekti. 2010-2013 yılları arasında öldürülen erkek sayısının 867'den bin 74'e yükseldiğini, bu rakamlarda yüzde 23'lük artış olduğunu, aynı süreçte öldürülen kadın sayısının 216'dan 227'ye yükseldiğini, bu rakamlarda da yüzde 5'lik artış olduğunu söyledi.

İstatistiki veriler incelendiğinde genel olarak cinayet sayılarının arttığı yıllarda kadın cinayet sayılarının da arttığını, cinayet sayılarının düştüğü yıllarda kadın cinayet sayılarının da düştüğüne dikkati çeken İslam, şöyle konuştu:

"Ülkemizde kadına yönelik şiddetle ilgili en büyük güvenilir veriler 2008-2014 yıllarında Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü tarafından yapılan şiddet araştırmasından elde edildi. Ülke genelinde hayatının herhangi bir döneminde eşi veya eski eşi tarafından fiziksel şiddete maruz bırakılan kadınların oranı yüzde 39'dan yüzde 36'ya düşmüş. Cinsel şiddete maruz kalanların oranında da yüzde 15'ten yüzde 12'ye düşüş var. Fiziksel ve cinsel şiddetin birlikte görüldüğü vakalarda 6 yılda nispi düşüş var. Kentte ve kırsal alanda fiziksel şiddet oranında bir düşüş görüyoruz. Eğitimli olan ve eğitimi daha alt seviyelerde olan kadınlar arasındaki farka baktığımızda, daha az eğitimli kadınların daha çok şiddete maruz kaldığını görüyoruz. Ama bu şiddet oranları da 2008-2014 arasında nispi oranda düşüyor. Bu nispi düşüşün 6 yılda alınan tedbirler ve politikaların etkisiyle olduğunu düşünebiliriz ama 'neden daha çok düşmedi' sorusunu sormamız gerekiyor. Bu politikalarla ilgili belki de yeni birtakım çalışmalar yapmak gerektiğini de çıkarabiliriz. Duygusal şiddet oranlarında değişiklik olmazken, fiziksel şiddet sonucu yaralanmalarda yüzde birlik yükselme var. Cinayetlerde yüzde 5'lik artış var. Bu araştırmalar bize şiddetle mücadele konusunda ve şiddet araştırmalarında bir zihniyet değişikliğine ihtiyaç olduğunu gösteriyor. Bugüne kadar mağdur üzerinden yapılan çalışma ve araştırmaların sürmesi, ancak bunların yanı sıra faillerin odağa aldığı çalışmalara da ihtiyaç olduğunu, genel anlamda toplumsal şiddet araştırmalarının yapılması gereğini ortaya koyuyor."

İslam, Bakanlığının kadına yönelik şiddetin kabul edilemez olduğu inancıyla çalışmalarını yasal, eğitim ve farkındalık artırma, kurumlar arası işbirliği ve koordinasyon artırma, şiddet mağduru kadınların korunması ve desteklenmesine yönelik kurumsal mekanizmaların güçlendirilmesi başlıkları altında çok boyutla, tüm tarafların katkısını alacak şekilde kararlılıkla sürdürdüğünü anlattı.

-"Mevzuatın etki analizini yapıyoruz"

Kadına yönelik şiddet eylem planlarının üçüncüsünün hazırlığına 2014 yılı son çeyreğinde başladıklarını belirten İslam, tüm mevzuatın etki analizi ve yasal mevzuattaki iyileştirmeleri yapmayı, ikincil mevzuatı tamamlayıp uygulamadaki eksiklikleri ortadan kaldırmayı hedeflediklerini ifade etti. 2012 yılından beri yürürlükte olan Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'un etki analizi çalışmalarına geçen yıl başladıklarını ve bu ay içinde tamamlamayı hedeflediklerini hatırlatan İslam, düzenlemenin uluslararası düzeyde şu ana kadar çıkarılmış en iyi kanun olarak kabul edildiğini, yasanın neyi değiştirip dönüştürdüğü, yürütmesinde sorun olup olmadığını görmek, uygulamasından kaynaklanan sorunların giderilmesine yönelik kapsamlı yol haritası hazırlanarak ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği içinde giderilmesi için çalışmalar yapmayı planladıklarını söyledi.

Kadına yönelik şiddeti doğuran ve pekiştiren olumsuz tutum ve davranışların ortadan kaldırılması amacıyla toplumsal farkındalık oluşturmak ve bir zihniyet dönüşümü gerçekleştirmek için çalışmalar yapmayı planladıklarını anlatan İslam, şiddete uğrayan kadın ve çocuklarına yönelik hizmet sunumu gerçekleştirmek için kurum, kuruluş ve ilgili sektörler arasında işbirliği mekanizmalarını güçlendirme hedeflerinin olduğunu kaydetti.

İslam, bakanlığı ile Adalet ve İçişleri bakanlıkları arasında imzalanan protokol çerçevesinde ısrarlı takip ve şiddet mağdurlarını korumak amacıyla elektronik takip sistemini uygulamayı hedeflediklerini dile getirerek, "Şiddet uygulayan veya uygulama ihtimali bulunan kişilere yönelik başta öfke kontrolü olmak üzere rehabilitasyona yönelik tedbir kararlarının uygulanmasının zorunlu tutulması için mevzuat düzenlemesi yapmak istiyoruz. Ayrıca, pilot uygulamasını tamamlamak üzere olduğumuz mağdurun elektronik takip sistemiyle korunması çalışmalarını bir üst boyuta taşıdık. Çok daha gelişmiş uygulamanın ülkemizde varolduğunu farkettik. Adalet Bakanlığı tarafından uygulanan denetimli serbestlik durumunda kullanılan hem failin hem mağdurun takibine dayalı sistemin uygulanması için çalışmalara başladık" dedi.

Bakan İslam, kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında imzalanan protokoller kapsamında 71 bin polis, 65 bin sağlık personeli, 47 bin 600 din görevlisinin eğitimini gerçekleştirdiklerini, 326 aile mahkemesi hakimi ve Cumhuriyet savcısının katılımıyla seminerler düzenlediklerini, 450 bin erbaş ve ere yönelik eğitimin sürdüğünü anlattı. İslam, AB tarafından finanse edilen proje kapsamında şiddet mağduru kadınlara sağlanacak destek hizmetlerinin geliştirilmesi yoluyla 26 ilde kadına yönelik şiddetle mücadele çalışmalarının güçlendirilmesini hedeflediklerini, bu yıl içinde 200 sağlık personeli, 150 aile mahkemesi kayıt görevlisi, 200 adli hizmet uzmanı, 500 emniyet personeli, 400 kadın konuk evi ve ŞÖNİM çalışanı, illerdeki STK ve yerel yönetimlere ait merkezlerde çalışan 100 personel olmak üzere toplam bin 550 kişiye eğitici eğitim vereceklerini, onlarla yapacakları alan eğitimleri sayesinde ilk etapta 35 bin sağlık ve 140 bin emniyet personeline ulaşmayı planladıklarını, ayrıca medya çalışanları için eğitim programları düzenlemeye hazır olduklarını söyledi.

-"Olay meydana gelmeden önce müdahale edebilmeyi amaçlıyoruz"

2014 yılı sonu itibarıyla 131 kadın konukevinin üç bin 400 kapasiteyle hizmet verdiğini belirten İslam, şiddet mağdurlarına hizmet veren konukevlerinin standardizasyonu çalışmalarının sürdüğünü, nitelik ve nicelik olarak güçlendireceklerini, ihtisaslaşmış modele geçeceklerini, 2015 yılı sonu itibarıyla yerel yönetimlere bağlı kadın konukevlerinin sayısının yüzde 100 artırılmasını hedeflediklerini söyledi.

Dört ilde başlatılan Aile Sosyal Destek Programı'nı (ASTEK) tüm illere yaygınlaştırmayı planladıklarını, bu sayede şiddet fail ve mağdurlarının erken teşhisinde ciddi mesafe alınacağını, olay öncesi ve sonrası müdahaleleri daha hızlı ve etkin olarak hayata geçirileceğini anlatan İslam, "Olay meydana gelmeden önce müdahale edebilmeyi amaçlıyoruz" dedi.

Milletvekillerinin sorularını da yanıtlayan İslam, kadın konukevlerini ihtisaslaştıracaklarını belirterek, şu bilgiyi verdi;

"Sadece İstanbul'da bir gecelik konaklama ele alındığında konukevlerindeki kadınların yüzde 80'i barınma ya da şiddet dışı sebeplerle geliyor, yüzde 20'si amaca uygun geliyor. Kadın konukevlerinin hepsi aynı düzeyde, aynı şartlarda ve aynı yeterlilikte olmak zorunda değil. Belediyeler ve STK'lar ile daha iyi çalışmalar yapmaya karar verdik. Kadın Konukevlerini; açık konukevleri, düşük ve yüksek güvenlikli kadın konukevleri kategorileri olarak yeniden yapılandırıyoruz. Açık konukevlerinin adresi herkes tarafından bilinen, geçici barınma ve ihtiyaç gidermeye yönelik evler olacak. Düşük güvenlikli olan yerler ise mahkeme kararı bulunmayan ama bizim 'daha korunaklı yerlerde tutmalıyız' endişesi taşıdığımız kadınları barındıracağımız yerler olacak. Yüksek güvenlikli olanlar ise adresi hiçkimse tarafından bilinmeyen, mahkeme kararı almış kadınların tutulacağı yerler olacak. Bunların vasıflarıyla ilgili ciddi çalışmalar yapıyoruz. Bir yerde konukevi ihtiyacı doğarsa, bir gecede hemen açma pratikliğine sahibiz. Bu maddi gücümüz de pratikliğimiz de var. Kapasiteyi istediğimiz kadar artırabiliriz, orada sorunumuz yok. Kadın konukevlerinde kalan kadınları istihdamı için İŞKUR ile çalışıyoruz. Arkadaşlarımız şöyle bir çalışma yapıyorlar; acaba özel sektör ve sendikalarla çalışabiliriz diye. Bunun neticesini alalım, belki daha iyi bir kanal açılır."

İslam, hakimlerin verdiği iyi hal indirimleri konusundaki soruya karşılık, "En az sizin kadar müştekiyiz bu konuda. İyi hal indirimleri meydana geldiğinde resmen girişimlerde bulunup müdahil oluyoruz ve temyize gidiyoruz, bunun niye olduğunu soruyoruz. Tabii iş bizim uhdemizde değil, hukuki işlem ama dikkat çekmek acısından çok önemli bir konu. Hüküm aldıktan sonra indirim söz konusu değil. İyi hal tamamen yargının elinde. Vicdanımızı sızlatan durumla karşılaştığımızda derhal müdahil olup mahkeme kararını temyiz ediyoruz. Bağımsız yargıya daha farklı şekilde karışma yetkimiz yok" dedi.

Riskli grupların nasıl tespit edileceği sorusuna İslam, ASTEK Programı ile riskli gruplardan başlayarak her 500 ailenin bir sosyal destek uzmanı anlamına geldiğini, uzmanın aile içine girerek sorunları gözlemlediğini belirterek, "Bu programı tüm Türkiye'de uygulamaya başladığımızda çok işimize yarayacak. Erken teşhis edeceğiz. Çocuk niye okula gitmiyor diye aile ziyareti yaptığında, korkunç bir hadise olmadan tedbir almaya başlayacağız. MEB ile birlikte çalışıyoruz. MEB'den, bütün öğretmenler rehber öğretmen olsun ve çocukları dikkatle izlesin. Küçük ipuçlarından yola çıkarak büyük felaketleri nasıl önleyebiliriz konusu üzerinde çok ciddi çalışmalar yapıyoruz" diye konuştu.

SON VİDEO HABER

İHH'dan Suriye'deki fırınlar için un desteği çağrısı

Haber Ara