Avukatı Rahmi Kurt tarafından Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmek üzere nöbetçi İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi'ne sunulan dilekçede, Boylu'nun birlikte yargılandığı 3 sanıkla, 1995 yılında gerçekleşen yaklaşık 40 eylem nedeniyle dönemin Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından 29 Aralık 1995 tarihinde tutuklandığı hatırlatıldı.
Soylu'nun diğer sanıklarla sorgusuz sualsiz, insan onuru ile bağdaşmayacak şekilde gözaltına alındığı, işkencelere maruz bırakıldığı ve gözaltındayken sürekli ölümle tehdit edildiği öne sürülen dilekçede, bu kişilere başta elektrik verme olmak üzere her türlü aşağılayıcı işkencenin yapıldığı, cesetler gösterilerek ölümle tehdit edildiği ve bütün suçlamaların kabul edildiği hazır tutanaklar imzalatıldığı savunuldu.
- "Bütün ifadeler baskı, tehdit ve işkenceyle alındı"
Zorla tutanak imzalatılan şahısların olay yerinde keşif yapıldığında bir yerleri örgüt evi olarak göstermelerinin istendiği ve baskılara dayanamayarak rastgele götürdükleri yerlerin örgüt evi çıkmaması sonucu bu kişilerin polislerden dayak yedikleri iddia edilen dilekçede, "Soruşturma aşaması tamamlanıp duruşmalar başladıktan sonra, başta Fikri Boylu olmak üzere bütün şahıslar, kolluk aşamasında bütün ifadelerin baskı, tehdit, cebir ve işkence altında imzalatıldığını, kesinlikle herhangi bir örgüte (Hizbullah) üye olmadıklarını, dosyada işlendiği iddia edilen hiçbir suçu işlemediklerini, polislerden canlarını kurtarmak için istedikleri şekilde ifade verdiklerini ısrarla ve istikrarla ifade etmişlerdir" ifadelerine yer verildi.
Dilekçede, olaylarla ilgili dinlenilen müşteki veya tanıkların Boylu ve diğer sanıkları tanımadıklarını söyledikleri halde hakim ve savcıların, tanık ve müştekileri sürekli tehdit ettikleri öne sürülerek, dava konusu eylemlerin olduğu sırada Boylu'nun kendi köyünde olduğunun tanıklar tarafından dile getirilmesine rağmen bu hususların kasti olarak tutanağa geçirilmediği savunuldu.
İddianameye göre 11 ayrı bıçaklama eyleminden suçlanan Boylu hakkında mahkemenin 5 eylemden dolayı ceza verdiği ve bu eylemlerde de diğer eylemlerdeki gibi cezalandırmaya yetecek delil bulunmadığı iddia edilen dilekçede, diğer sanıklarla birlikte ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan Boylu'nun, Ceza İnfaz Kanunu uyarınca, 30 yıllık hapis yatması gerektiği için ancak 10 Aralık 2025 tarihinde tahliye olacağı bilgisi verildi.
- Görevli 11 polisle ilgili "işkence" kararı
Yargıtay'ın verilen hükmü onamasının ardından Boylu'nun hukuki ve sağlık gerekçeleriyle yaptığı birçok itirazın reddedildiği ve dosyanın bugünkü halini aldığı belirtilen dilekçede, "tamamen adil olmayan bir yargılama yapıldığı ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiği" gerekçesiyle Boylu'nun CMK'nın 311. maddesinde düzenlenen "yeniden yargılama" yoluna başvurduğu ve bunun bu dosyada uygulanabileceği aktarıldı.
Dilekçede, soruşturma aşamasında görev alan 11 polisin, Boylu'nun şikayeti üzerine Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nca açılan soruşturmada işkence ve kötü muamele suçlarını işledikleri yönünde karar verildiğine işaret edilerek, şunlar kaydedildi:
"Sadece bu husus bile aslında yeniden yargılama talebinin kabulüne yetmektedir. Yeniden yargılamanın bu kadar gündemde olduğu başta Ergenekon, Balyoz, KCK, Odatv ve Şike davaları olmak üzere, birçok davada yeniden yargılama yapılacağı, bu davanın yürütülmesinde rol alanların yargılanmaya ve meslekten ihraç edilmeye başlandığı bir ortamda hiçbir suçu ve günahı yokken hayatı karartılan bu insanların da yeniden yargılama taleplerini kabul etmek, günümüz yargı sisteminin boynunun borcudur."
Dilekçede, Fikri Boylu'nun oğlu Hüseyin Boylu'ya cezaevinde "Ben Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 28 Şubat davasına müdahil oldum, onlardan şikayetçiyim. Çünkü bana ceza veren Hakim Yarbay Mehmet Soykan, İsmail Hakkı Karadayı'nın adamıydı. Onun emriyle ceza aldım. Ben de Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gittim, talimatla ifade verdim, davacı olduğumu belirttim" dediği bildirildi.
- "Sabri Uzun'un kitabına vurgu"
Boylu'nun 1995 yılından bu yana cezaevinde olduğu, cezaevine girdikten 6 ay sonra eşinin ikiz çocuk dünyaya getirdiği ve bunlardan birinin bedensel engelinin bulunduğuna işaret edilen dilekçede, "Türkiye'nin o günkü olağanüstü şartlarında, hukukun vesayetçi yapıların elinde oyuncak olduğu, JİTEM'in İslami ya da değil tüm kesimler üzerinde terör estirdiği, işkencenin, delilsiz, hukuksuz kararların rutinden sayıldığı dönemler göz önüne alındığında, Fikri Boylu gibilerin durumlarının yeniden ele alınması, yeniden yargılanma taleplerinin karşılanması, adalet mekanizmalarının ve bu ülkenin yöneticilerinin üzerinde ağır bir vebal olarak durmaktadır" denildi.
Dilekçede, yeniden yargılama için yeni durum ve delillerin de meydana geldiği, eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun'un "İn" kitabında 1990'lı yıllarda gerçekleşen birçok hukuksuzluğun gözler önüne serildiği belirtilerek, o dönemde faili meçhul olan Cevzet Soysal isimli kişinin de aslında Fethullah Gülen cemaatine mensup emniyetçiler tarafından kaçırılıp infaz edildiğinin kitapta itirafçı bir polisin dilinden anlatıldığı kaydedildi.
Fikri Boylu'nun kitapta anlatılana benzer şekilde gözaltına alındığı ve işkence edilerek çeşitli suçları üstlenmek zorunda bırakıldığı vurgulanan dilekçede, "Cevzet Soysal ile ilgili ortaya çıkan durum, aslında o dönem mağdur olan, yargılanan herkes için bir yeniden yargılama nedeni teşkil etmektedir. Bu şekilde en azından kamu vicdanı bir nebze de olsa teselli bulacaktır" ifadesi kullanıldı.
- "Binlerce 28 Şubat mağduru var"
"Boylu özelinde binlerce 28 Şubat post modern darbe süreci mağduru bulunmaktadır. Bunlarla ilgili yasal bir düzenleme yapılması zaruridir" ifadesine yer verilen dilekçede, Boylu'nun cezasının infazının durdurulması, bir an önce tahliye edilmesi, işkence izlerinin kalıcı rahatsızlık olup olmadığı hususunda rapor aldırılması, yeniden yargılama talebinin kabulü ve kapatılan Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 24 Aralık 1998 tarihli hükmünün iptaliyle beraatine karar verilmesi talep edildi.
Diyarbakır'da 20 yıldır cezaevinde bulunan Fikri Boylu'nun ailesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan af yetkisini kullanmasını talep etmişti.