Dolar

34,8730

Euro

36,6388

Altın

3.048,63

Bist

10.058,47

'Wo/Men For Women' projesi kapanış toplantısı

'Wo/Men For Women' projesi kapanış toplantısı

11 Yıl Önce Güncellendi

2015-01-27 12:17:05

'Wo/Men For Women' projesi kapanış toplantısı
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun eşi Sare Davutoğlu, şiddete yol açan kültürün, doğrudan geleneklerden, törelerden kaynaklanabildiği gibi modern insanın baş edemediği karmaşık problem alanlarından da kaynaklandığını belirtti.

Hazar Eğitim, Kültür ve Dayanışma Derneği'nin kadına yönelik şiddeti engellemek ve şiddet mağduru kadınların sesini Türkiye'ye duyurmak amacıyla Küçükçekmece Belediyesi ile işbirliği yaparak hayata geçirdiği "Wo/Men For Women" projesinin kapanış toplantısı, Sefaköy Kültür ve Sanat Merkezi'nde gerçekleştirildi.

Sare Davutoğlu, programdaki konuşmasında, Türkiye'de bir sosyal mesele olarak şiddeti, özel olarak kadına yönelik şiddeti konuşmanın herkesi derinden üzdüğünü ifade ederek, "Neredeyse yaşadığımız bütün sosyal meselelerde olduğu gibi bu meselede de aslında değerler sistemimizdeki aşınmaların bedelini ödüyoruz. Bazı geleneklerimiz, az ya da çok değişime uğradı, aslından uzaklaştı, aşındı. Modern dönemin getirdiği fırsatlar ve kazanımlarla birlikte tüm toplumlar gibi biz de toplumsal dokumuzu zorlayan yeni sorunlarla baş etmek zorunda kaldık" diye konuştu.

Genelde şiddeti ,özel olarak da kadına karşı şiddeti konuşurken, suçu doğrudan geleneğe, töreye atanlar ve geleneksel kodların ve davranış biçimlerinin aşınması ölçüsünde şiddetin de azalacağını iddia edenlerin yanıldığını dile getiren Davutoğlu, "Şiddete yol açan kültür, doğrudan geleneklerden, törelerden kaynaklanabildiği gibi aynı zamanda modern insanın baş edemediği karmaşık problem alanlarından da kaynaklanıyor. Kadına yönelik şiddet tıpkı şiddetin diğer türleri gibi sadece yerel bir mesele değil, aynı zamanda evrensel bir meseledir" dedi.

Davutoğlu, gelişmişlik seviyesi ne olursa olsun her toplumda söz konusu acıların yaşandığına işaret ederek, şu bilgileri paylaştı:

"ABD'de her 9 saniyede bir, 1 kadın şiddete maruz kalıyor. Her 3 kadından biri hayatının bir döneminde bir aile bireyi tarafından şiddet görüyor, ki bu aslında tüm dünyada ortalama oran. Hemen hemen her ülkede her 3 kadından birinin şiddete uğradığını biliyoruz. ABD'de her gün en az 3 kadın, eşleri, erkek arkadaşları veya eski eşleri ya da erkek arkadaşları tarafından öldürülüyor. Yine ABD'de kadınların yüzde 92'si, aile içi şiddeti çok önemli bir kaygı kaynağı olarak gösteriyor. Bugün AB ülkelerinde de önemli oranda kadın, şiddet mağduru."

Coğrafya, kültür, inanç ve değerler değişse de şiddet gerçeğinin değişmediğini ve şiddetin yaş, ırk, din, ekonomik gelişmişlik ve eğitim düzeyinden bağımsız evrensel bir durum olduğunu anlatan Davutoğlu, kültürleri ve gelenekleri mahkum etmeden önce iyi düşünmek, meseleleri yerli yerine koyarak değerlendirmek gerektiğine değindi.

Davutoğlu, şiddeti üreten sebepleri ortaya çıkarmak ve bunları gidermek gerektiğini vurgulayarak, daha geleneksel yapılarda olduğu kadar gelişmiş toplumlarda da eğitim seviyesi yüksek şehirli toplum kesimlerinde de kadınların hiç azımsanmayacak ölçüde şiddetle karşılaştığını söyledi.

Çaresini, umudunu, kendine dayanak kılacağı değerlerini önemli ölçüde yitiren insanların şuursuzca şiddete yöneldiğinin görüldüğünü belirten Davutoğlu, "Şiddet kültürünü özendiren birtakım yanlış cereyanların iletişim kanalları üzerinden dünyadaki bütün toplumları da etkiler hale geldiğini biliyoruz. Sadece eşitlik perspektifinden konuya yaklaşarak erkeği suçlamak suretiyle kadını ve erkeği karşı karşıya getirmek yerine kadını ve erkeği birbirini tamamlayan unsurlar, birbirini tamamlayarak hayatı birlikte omuzlayanlar olarak gören bir bakış açısıyla konuya yaklaşmamız gerekmektedir" diye konuştu.

Davutoğlu, örnek baba figürünün önemine dikkati çekerek, yapılan çalışmaların, çocukken ailelerinde şiddete tanık olmuş erkeklerde şiddete başvurma eğiliminin 2 kat artığını gösterdiğini aktardı.

- "Erkeğin kötüsü karısını, kadının kötüsü çocuğunu döver"

Küçükçekmece Belediye Başkanı Temel Karadeniz'in "Erkeğe kadına vurmak değil, vurulmak yakışır" sözlerine işaret eden Davutoğlu, erkeğe, kadını, çocuğu, çevreyi korumanın yakıştığını vurgulamak gerektiğini dile getirdi.

Davutoğlu, "Erkeğin kötüsü karısını, kadının kötüsü çocuğunu döver derler, Orta Anadolu'da, Konya'da. Erkek aslında koruyucudur, kollayıcıdır bizim kültürümüzde. Bizim yeniden bunları ön plana çıkarmamız gerekiyor" dedi.

Sare Davutoğlu, şiddet olaylarındaki artış sebebiyle hem toplum hem hükümetin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı eliyle harekete geçtiğine değinerek, yaşanan şiddet olaylarını en aza indirmek, mümkünse yok etmek adına birbiri ardına yasal düzenlemeler yapıldığını, uluslararası anlamda bağlayıcılığı olan anlaşmalara imza konulduğunu anlattı.

Kadına yarım gün çalışma ve tam maaş alma hakkı tanınmasının kadınları güçlendireceğini, her çocuk için aile bütçesine katkı ve çeyiz hesaplarıyla da aileyi güçlendirme politikasının resmi hüviyet kazandığını vurgulayan Davutoğlu, sosyal bir yarayı iyileştirmek noktasında en önemli etkenin, toplumun göstereceği hassasiyet ve bilinç olacağını söyledi.

Davutoğlu, Türkiye'de 131 kadın konukevinin, 3 bin 378 kapasiteyle hizmet verdiğini, 25 ilde Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi'lerinde (ŞÖNİM) kadınların destek aldığını, ALO 183 çağrı hattının 7 gün 24 saat şiddet mağduru kadınlar için hizmet verdiğini kaydetti.

Davutoğlu, "Mağdurun güvenlik butonu, failin ise kelepçeyle izlendiği denetimli serbestlik modeli de dahil olmak üzere daha caydırıcı yöntemler üzerinde çalışılmakta. Giderek bu konuda farkındalık artıkça, şiddet oranlarının hızla düşeceğine inanıyorum. Ancak aynı zamanda yapılacak daha çok iş olduğunun da hepimiz farkındayız" dedi.

Yasal düzenlemelerin herkesin katkısıyla ideal düzeyde sonuçlar verebileceğini belirten Davutoğlu, şiddete uğrayan kadınların ortak noktalarının, "yapacak fazla bir şey olmadığını yani şiddet uygulayan erkeğe karşı çaresiz olduklarını düşünmeleri" olduğunu ifade etti.

Sare Davutoğlu, fiziksel ya da sözlü şiddetin mazur görülemeyeceğini vurgulayarak, "Toplumsal farkındalık, sivil toplum kuruluşlarının eliyle gerçekleştirildiğinde şiddete uğrayanların, şiddete yönelenler karşısındaki çaresizliği azalacak, çaresiz olmadıklarını hissedecekler. Aile, akrabalar, yakın çevre, sivil toplum ve devlet olarak hep birlikte şiddete uğrayan kadına çaresiz ve sahipsiz olmadığını hissettirebilirsek işte o zaman caydırıcılığımız da artmış olacak" diye konuştu.

Şiddet görenlerin şiddet uygulama eğiliminde olduğuna değinen Davutoğlu, şiddetin öğrenilmiş bir davranış olduğunu, kitle iletişim araçları ve sosyal medyanın şiddeti özendirici yayınlardan kaçınması gerektiğini belirtti.

SON VİDEO HABER

Kassam, İsrail askerlerini araçlarıyla birlikte imha etti

Haber Ara