HDP TBMM Grup Toplantısını açan Grup Başkanvekili Pervin Buldan, Kobani'nin çetelerden kurtarıldığını belirtince salondakiler alkışlar eşliğinde Kürtçe sloganlar attılar.
HDP Eş Genel Başkanı Yüksekdağ da konuşmasına, Yunanistan'da Syriza'nın seçim galibiyeti ve Kobani ile çifte zafer kutladıklarını ifade ederek başladı.
Yunanistan'daki radikal sol Syriza'nın seçim zaferini kutlayan Yüksekdağ, "Syriza'nın zaferi hepimizin zaferi, ortak geleceği demektir. Yunan halkının kaydettiği başarıyı kendi başarımız olarak görüyoruz. Bu başarıyı kendi sevincimiz olarak yükselteceğiz" diye konuştu.
Syriza'nın zaferinin Avrupa'daki egemen siyasete, kriz ve sömürüden başka bir şey getirmeyen Avrupa uygarlığına karşı kazanılmış büyük bir zafer olduğunu belirten Yüksekdağ, "Yunan halkı kendisine biçilen bu kaderi köklü şekilde değiştirdi" dedi.
Yüksekdağ, Avrupa'nın egemenlik hesaplarının riske girdiğinin farkında olduğunu dile getirerek, "Avrupa'da da var olanın dışında özgürlük ve emek seçeneği gelişmeye ve büyümeye başladı. Bugün, Balkanlar merkezli özgürleşme hareketi, bütün bölge halklarının ve dünya halklarının da kazanma azmi olacaktır" görüşünü paylaştı.
- "Kobani zaferi"
Konuşmasının büyük bölümünü Kobani'nin IŞİD'den temizlenmesine ayıran Yüksekdağ, "134 gün süren şanlı Kobani direnişi, büyük zaferle kazanımını ve tarihsel iradesini ilan etti. Kobani zaferi bütün dünyanın ezilen halklarının zaferidir, bütün Ortadoğu halklarının umududur" dedi.
"Kobani düştü, düşecek" diyenlerin tarihteki sonunun geldiğini, "Kobani kazanacak" diyenlerin günlerinin başladığını ifade eden Yüksekdağ, bölge halklarının geleceğini kazanacağı günlerin başladığını dile getirdi.
Kobani'de savaşanları saygı ve minnetle selamlayan Yüksekdağ, şunları söyledi:
"Kobani zaferi ilan edildikten sonra Kobani'ye selam gönderiyor Başbakan. Keşke bu selamı yüzlerce insan ölmeden, Türkiye'deki barış ortamı gerilim sarmalına terkedilmeden de söylemeyi başarabilseydiniz. Selamı söyleyene değil, söyletene bakın. Bu halk size selam söyletir.
Yaşananlar artık başarabileceğimizi gösteriyor. Bu halkın kazanamayacağını düşünenler kaybetmeye mahkumdur. Biz, her yerden kazanmaya odaklanmış siyasi yürüyüşü çoktan başlattık ve menziline doğru götürüyoruz. Artık Türkiye halkları hiçbir şeyden korkmasın."
- "Dış politikanız kıyıya vurdu"
Yüksekdağ, kazanacakları inancıyla yaptıkları yürüyüşlerinin önünün kesilmek istendiğini savunarak, iktidarın eskiyi ve kendi statükosunu dayatmaya devam ettiğini öne sürdü.
Hükümetin iç ve dış politikasının çöküş noktasına geldiğini savunan Yüksekdağ, şöyle devam etti:
"Dış politikaları çöktü, komşularıyla kavgalılar, etrafında güvenecekleri bir tane komşuları yok. Hal böyle olunca dış politikayı gidip Somali'de yapıyorlar. Böyle devam ederseniz dış politikayı Somali'de, Malezya'da yapmaya devam edersiniz. Çökmüş Suriye politikası üzerinden yeni Ortadoğu projesi geliştireceklerini iddia ediyorlar. Sizin dış politikanız derinde değil, Akdeniz sularında kıyıya vurdu. Böyle bir zeminde nasıl yeni Ortadoğu inşa edeceksiniz? Yeni Ortadoğu inşa edemezsiniz ama inşa edilmekte olan yeni Ortadoğu var, gelin ona katkı sunun. Rojava'da, Şengal'de, Mahmur'da, Musul'da, Kerkük'te yeni bir Ortadoğu şekilleniyor. Kürtler ile, Ezidiler ile, Türkmenler ile dost olun.
Ortadoğu politikanızı dostluk ve kardeşlik ekseninde geliştirin. Yeni Ortadoğu'ya dost olmayı başarabilirseniz dış politika sahibi olursunuz. Aksi halde kaybetmeye mahkumsunuz. Siyasi iktidar, bu zihniyetle asla yeni Ortadoğu siyaseti yapamaz. AKP hükümeti ve Cumhurbaşkanı, Ortadoğu'nun eskiyen statükoları ve sayfalarına dahil olur sadece. İstediğiniz kadar Kuzey Suriye'yi kabul etmeyin. Bu gerçek kendisini size dayatacaktır. Kuzey Irak değil, güney Kürdistan, Kuzey Suriye değil, Rojavadır orası. Cumhurbaşkanı da hükümet de bunu öğrenecek. Türkiye hükümetine düşen görev ve sorumluluk, Rojava'yı resmen tanımaktır ve Türkiye halklarının dostu ve müttefiki olarak ilan etmektir."
Yüksekdağ, Kobani'de elde edilen zaferden sonra emek seferberliğine geçeceklerini vurgulayarak, Kobani'yi yeniden kuracaklarını belirtti.
- "Hevesinin bir kısmını taslağa harca"
Hükümetin çözüm sürecini ortada bırakma yaklaşımı izlediğini savunan Yüksekdağ, çözüm siyaseti ve barış dili yerine çözümsüzlük siyaseti ve gerilim dili kullanıldığını öne sürdü.
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, Kobani'ye selam göndermesinden iki gün sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından yalanlandığını ifade eden Yüksekdağ, "Cumhurbaşkanı çözüm sürecinde yine Başbakan'a sınıf başkanı muamelesi yapmaya devam edecek mi?" diye sordu.
Davutoğlu'nun Kürtçe öğrenme isteğini dile getirdiğini de anımsatan Yüksekdağ, "Sayın Başbakan, Kürtçe çalışmaya gösterdiğin hevesin bir kısmını önünde bekleyen müzakere taslağını çalışmaya harca. Başbakan rafa kaldırmaya çalıştıkları taslakla ilgili gerçek siyasi sorumluluk üstlensin. Bunu üstlenmezse çözüm ve müzakere sürecinin geleceği aydınlık değildir" dedi.
Çözüm masasını ne Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ne Başbakan Davutoğlu'nun icazetiyle kurmadıklarını belirten Yüksekdağ, "2015 seçimlerinden sonra çözüm masası yeniden kurulacak. Seçimden sonra bizim o masadaki yerimiz tartışmalı değildir ama siyasi iktidarın masadaki yeri güvende değildir. Bu süreci iktidara harcatmayacağız" ifadelerini kullandı.
Yüksekdağ, hükümetin demokrasi yerine "mermer gibi iç güvenlik paketi" ile karşılarına çıktığını ifade ederek, "Gözünüz çözümde değilse böyle paketler çıkarırsınız" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Başkanlık sistemi tezini, "Kral Abdullah'ın meclisini oluşturma hayali" olarak niteleyen Yüksekdağ, seçimde Meclis'e daha büyük çoğunlukla geleceklerini ve buna izin vermeyeceklerini söyledi.
- "Bakanlar aklandı ama sütünüz kirli"
Figen Yüksekdağ, eski AB Bakanı Egemen Bağış, eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, eski İçişleri Bakanı Muammer Güler ve eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın geçen hafta Yüce Divan oylamasında AK Parti tarafından aklandığını kaydetti..
Mevlana'nın "Sütten çıkınca bütün kaşıklar aktır önemli olan içinden çıktığı sütü ak bırakmaktır" dediğini anlatan Yüksekdağ, "Şimdi onlar sütten çıkmış ak kaşık gibi ama sütünüz kirli, adınız kirli. Bu kirlilik asla ve asla peşinizi bırakmayacak" diye konuştu.