Bazı programlara katılmak üzere Kayseri'de bulunan Yıldız, Basın Yayın ve Enformasyon İl Müdürlüğü organizasyonuyla bir otelde yerel ve bölgesel medya temsilcileriyle bir araya geldi.
Kamuoyundaki birçok hadisenin aydınlanmasında basının büyük rolü olduğunu vurgulayan Yıldız, "Amerika'da kitle iletişim araçlarına duyulan güven 1970'li yıllarda yüzde 70 civarında iken, 1990'larda 50'lere, 2000 yılında ise yüzde 40'lara düşüyor ve düşmeye devam ediyor. Türkiye'de yapılan bir araştırmada bu oran yüzde 25 civarında. İletişim araçlarının yaygınlaşması bu oranların düşmesine sebep oldu" diye konuştu.
- "Türkiye'nin coğrafyası çok avantajlıdır"
Bir soru üzerine Türkiye'nin nüfus, ekonomi ve birçok parametrelerden bakıldığında dünyanın yüzde 1,5'ine tekabül ettiğine dikkati çeken Yıldız, şunları kaydetti:
"Türkiye enerji sektöründe büyüme rakamları itibariyle Çin'den sonra ikinci büyük ülkedir. İlk yüzyılda yapılan yatırımın daha fazlası Türkiye'de son 12 yıl içerisinde yapılmıştır. Bu hem özel sektörün özendirilerek hem de kamu varlıklarıyla beraber makul bir paylaşımının yapıldığı bir ortam haline gelmiştir. Gittiğimiz ülkelerde, katıldığımız uluslararası toplantılarda bu modelle alakalı bizden bilgi istediler. Bu modelin uygulanabildiği ülkeler var, uygulanamadığı ülkeler var. Bu modelin uygulanabilmesi için en önemli şart siyasi istikrardır. Bugün Myanmar'da petrol olduğunu bütün petrol üreticisi firmalar da bilirler ülkeler de bilirler ama oraya gidip yatırım yapanın sayısı son derece azdır, hatta yoktur. Petrol bugün dünyanın en önemli değer kalemlerinden birisi ama buna rağmen yoktur. Türkiye'nin coğrafyası çok avantajlıdır. Siyasi irade olarak coğrafyamızdan kaynaklanan bütün avantajları projelere yansıtmaya çalışıyoruz."
Şu an komşulardan Suriye dahil elektrik iletim hatlarında bağlantının bulunmadığı hiçbir ülke olmadığını vurgulayan Yıldız, " Doğalgaz boru hatları açısından baktığımızda da hemen hemen buna yakın bir yapı vardır. Irak'taki petrole, doğalgaza, İran ile alakalı ilişkilerimize, Azerbaycan ile alakalı irtibatlandığımız projelere kayıtsız kalmamız beklenmemeli. Avrupa Birliği üyesi ülkelerin özellikle doğalgazdaki arz problemi yaşadığı noktalara çözüm üretmek açısından Türkiye'nin yaptığı birçok proje var. Her ne kadar enerji başlığı açmamış olsalar da açamıyor olsalar da bir kısım siyasi mülahazalarla beraber enerjide eksiklik bulmamalarına rağmen bunu yapıyorlarsa da biz çalışmalarımıza devam edeceğiz, doğrunun bu olduğuna inandığımız için" ifadelerini kullandı.
- "Türkiye bir istikrar ülkesi"
Türkiye'nin AK Parti iktidarıyla birlikte enerji yatırımlarına büyük önem verdiğini, bu yatırımların artarak süreceğini belirten Yıldız, şunları aktardı:
"Akdeniz'deki, Doğu Akdeniz'deki doğalgaz projelerinin önemli olduğunu söylemem lazım. Bunun uluslararası dinamikleri, dengeleri değiştirebilecek kadar etkili proje olduğunu söylemem lazım. Kuzey Irak, Erbil ve Bağdat arasındaki yapının çok iyi irdelenmesi lazım. Geçen hafta Bağdat'taydık ve son derece verimli görüşmeler yaptık. Irak Başbakanı, dışişleri bakanı, petrol bakanı, elektrik bakanı, ekonomi bakanı ve birçok kurumla yaptığımız toplantılarda iki ülkenin birbirini her yönüyle beraber destekleyebileceğini gördük. Sayın Putin'in Türkiye ziyaretinde açıklamış olduğu proje büyük yankı uyandırdı. Türkiye bir istikrar ülkesi, her ne kadar kuzeyinde Ukrayna krizi, hemen güneyinde Suriye ve Irak ile alakalı birçok sıkıntı olmasına rağmen istikrar yapısını sürdürmeye devam etti ve bundan sonra da edecek."
Yıldız, Türkiye'deki siyasi istikrarın bozulmasına çalışmanın, direkt ve dolaylı olarak Türkiye'nin gelişmesini istemeyen ülkelerin ekmeğine yağ süreceğini söyledi.
- Kral Abdulah'ın ölümü petrol fiyatlarını etkilemez
Bir gazetecinin 'Kral Abdullah'ın ölümü petrol fiyatlarına nasıl yansır' yönündeki sorusuna Yıldız, "Dünyada günde yaklaşık 93 milyon varil petrol satılıyor. 2 dolar civarında arttı, ölümüne bağladılar. Taziyesi devam ediyor ama bugün petrol 2 dolar düştü, yani 48 dolarlar civarında. Bunu öyle bir noktaya bağlamak çok doğru ve sürdürülebilir bir yaklaşım olarak görünmüyor" dedi.
Yıldız, Suudi Arabistan'ın ham petrol üretimiyle alakalı politikalarının devam ettiğini ifade ederek, "Onlar üretimi düşürmeme kararı almışlardı. Bu kraldan krala değişen bir karar değildi. Onu da kendileri deklare etti. O yüzden gerek ABD'nin gerek Suudi Arabistan'ın ham petrol üretimini düşürmeme kararı devam ediyor. Şu anda 48 dolar civarında seyrediyor, yükselebilir, daha da düşebilir. Bunların çok farklı faktörlere bağlı olduğunu hatırlatmak isterim." yanıtını verdi.
- Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinin DEDAŞ'a olan borcu
Bir gazetecinin Dicle Elektrik Dağıtım AŞ (DEDAŞ) ile Diyarbakır Belediyesi arasındaki gerginliği sorması üzerine, Yıldız, tarafların vatandaşları mağdur etmemesi gerektiğini belirtti.
Diyarbakır Belediyesinin, DEDAŞ ile anlaşarak borcunu ödemesi gerektiğini kaydeden Yıldız, şöyle devam etti:
"Hiçbir vatandaşımızın elektrikten, sudan ve elde etmiş olduğu konfordan daha geriye gitmesini tabii ki istemeyiz ve bu doğru da değil. Ama her birimizin komşumuza karşı, şehrimize karşı, ülkemize karşı bir kısım sorumlulukları var. Buralar özelleştirildi. Daha önceden ödeme alışkanlığı olmayanlar veya ödeyemeyenler veya ona fırsat bulamayanlar bundan sonra ödemeyle alakalı taleplerini ortaya koymak durumundadırlar. Diyarbakır Belediyesi bunlardan biri. İbretle izliyorum, bunun bir siyasi hareket olduğunu söyleyenler oldu. Batman Belediyesi kendi borçlarının yapılandırılmasını istedi. 'Ben borçlarımı ödeyeceğim, bana lütfen taksitlendirme yapar mısınız? dedi. Şirket de 'tabii ki yaparım' dedi. Batman'ın elektriği kesilmedi."
Yıldız, aynı siyasi görüşteki Batman Belediyesinin elektriği açık olduğuna göre burada bir siyasi mülahazanın olamayacağını dile getirerek, "Diyarbakır Belediyesi, sayın başkan borcunun olmadığını söylüyor. 'Benim başkanlığımdan önceki borçları bilmem, başkanlığımdan sonraki borçlara bakarım' diyor. Biz de devlette sürekliliğin esas olduğunu, o belediyeyi kendi arkadaşından borçlarıyla ve alacaklarıyla devraldığını söylüyoruz. Aslında Diyarbakır halkına zarar vermemesi lazım geldiğini ben tavsiye ediyorum" dedi.
- "Hizmetin aksamaması lazım"
En son gelinen noktada yerel mahkemenin hem suyun hem de elektriğin kesilemeyeceğine hükmettiğini ifade eden Yıldız, şöyle devam etti:
"Şu anda kimsenin elektriği kesik değil. Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin, Batman, Siirt ve Şırnak'ta aynı şekilde elektrik kesik değil. Şirketin 256 milyon lira civarında alacağı var. Biz şirkete 'günü geldiğinde sen paranı ödeyeceksin' dedik. Şirket de 'ben bunları almam lazım' diyor. Şimdi borcu yapılandırmak ayrı, borcu inkar etmek ayrı. Tabii orada binaların önünü kazdılar, kapıları mühürlediler. Doğru olabilir, ruhsatsız da olabilir. Ruhsatsızsa güzel birşey, bir belediyecinin böyle bir hassasiyet göstermesi iyi bir şey. Binanın ruhsatlı hale gelmesi için ne yapacaklarsa yapsınlar ama hizmetin aksamaması lazım."
DEDAŞ'ın kamu hizmeti gören bir şirket olduğuna vurgu yapan Yıldız, şunları kaydetti:
"Biz 13 milyar dolarlık özeleştirme gelirini aldık ve 77 milyona dağıttık. Nasıl dağıttık bir kısmını geriye dönük borçların ifasına bir kısmını da ileriye dönük projelere. O yüzden bu her birimizin problemi. Aynı şey İstanbul'da, İzmir'de, Antalya'da veya herhangi bir ilde olduğunda da benzer reaksiyon gösterilmek durumunda. Ödemek isteyenler ödeme planlarını sunacaklar ve diyecekler ki 'biz bu borcumuzu 10 taksitte değil, 30 taksitte ödemek istiyoruz' ve şirketle anlaşacaklar. Ama 'borcum yok, hiçbir şekilde borç falan da ödemem' denirse o zaman biz Edirne'den Kars'a, Sinop'tan Hatay'a varıncaya kadar birinin hakkını diğerine vermiş oluruz. Bu da doğru bir işlem olmaz. Orada olanlar hiçbirimizin hoşuna gitmemiştir. Sıkıntılı ortamın oluşmasına yol açanlar kusurludur. Vatandaşlarımızın bu hizmetleri alabilmesinin önününü hepimizin açması lazım."
Elektrikte tahsil edilen kayıp kaçak bedellerinin vatandaşa iadesiyle ilgili bir soruya ise Yıldız, kayıp-kaçağı azaltmak için çalıştıklarını belirterek, şu yanıtı verdi:
"Kayıp kaçak yalnızca Güneydoğu Anadolu'da olan bir konu değil ama en fazla öne çıkan yanı bu olduğu için bundan bahsediyoruz. İstanbul'daki kayıp kaçak oransal olarak düşük olsa da miktar olarak büyük. Yani Güneydoğu ve Anadolu'da sehven veya başka gerekçelerle ödeyemeyenler olabilir. Her birimizin vatandaşlık görevimizi yerine getirmemiz lazım, ödememez lazım. Bunun hem kul hakkı hem de devlet hakkı olduğunu söylememiz gerekiyor. Kayıp kaçakla alakalı bir kanun tasarısı gündeme getireceğiz."