Devrimin dördüncü yılında Mısır
UTSAM Başkanı Dr. Özkan, '25 Ocak Devrimi, Mısır'da sosyal dinamiklerin tekrar siyasal dinamiklere hükmetme çabasının başlangıcıdır' dedi.
11 Yıl Önce Güncellendi
2015-01-24 15:31:26
Uluslararası Terörizm ve Sınıraşan Suçlar Araştırma Merkezi (UTSAM) Başkanı Dr. Mehmet Özkan, "25 Ocak Devrimi, Mısır'da sosyal dinamiklerin tekrar siyasal dinamiklere hükmetme çabasının başlangıcıdır. Mısır'da, eski rejim devletin sinirlerine hakimdi ve uluslararası medyada darbeyi meşru göstermek için 6 Nisan hareketi, Muhammed el-Baradai ve liberaller, ordu tarafından kullanıldı" dedi.
Mısır'da 25 Ocak 2011'de gerçekleşen devrim sürecinde 30 Haziran 2012'de Muhammed Mursi'nin cumhurbaşkanlığı yemini ederek göreve başlamasıyla 3 Temmuz 2013'teki askeri darbe arasında Müslüman Kardeşler'in iktidarda kaldığı dönemi AA muhabirine değerlendiren Özkan, Mısır'daki sorunların yılların biriktirdiği ekonomik, siyasal ve sosyal, yapısal sorunlar olduğunu, Müslüman Kardeşler'e yeterli zaman tanınmadığını söyledi.
Özkan, kısa sürede devrim yapmış olmanın getirdiği psikolojiyle hareket edildiğini belirterek, "25 Ocak devriminden sonra Müslüman Kardeşler'in kısa sürede bütün sorunları çözmesi gerektiği gibi bir algı oluşturulmaya çalışıldığını" ifade etti.
Özkan, "Müslüman Kardeşler'in hiçbir şey başaramayacağı algısı oluşturulmaya çalışıldığını" kaydederek, şöyle devam etti:
"Negatif bir algı oluşmaya başladı, herkes Mısır'ın sorunlarının bir senede çözülmesinin mümkün olmadığını, yapısal sorunların çözümü için en az 10 yıl gerektiğini biliyordu. Açlık, işsizlik gibi acil ve temel sorunların olduğu 90 milyon nüfusa sahip bir ülkede yapısal sorunlara kimse girmek istemez."
"Ordu liberalleri kullandı"
"Mısır ordusunun darbe için liberalleri kullandığını" savunan Özkan, "25 Ocak Devrimi, Mısır'da sosyal dinamiklerin tekrar siyasal dinamiklere hükmetme çabasının başlangıcıdır. Mısır'da, eski rejim devletin sinirlerine hakimdi ve uluslararası medyada darbeyi meşru göstermek için 6 Nisan hareketi, Muhammed El Baradai ve liberaller, ordu tarafından kullanıldı" diye konuştu.
Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE) Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Mehmet Şahin de 25 Ocak devrimini bir süreç olarak nitelendirerek, darbecilerin, Ortadoğu'daki monarşilerin ve İsrail'in, Müslüman Kardeşler'in iktidarını tehlikeli gördüğünü söyledi.
"Türkiye dışında bu demokratik sürecin işlemesini hoş gören olmadı" diyen Şahin, Müslüman Kardeşler'i yalnızlaştırma sürecinin devam ettiğini, Müslüman Kardeşler'in mümkün olduğu kadar Tahrir meydanında beraber hareket ettiği grupları, yanında tutmaya yönelik bir çaba içinde olması gerektiğini kaydetti.
Müslüman Kardeşler'in tuzağa çekildiğini dile getiren Şahin, şunları söyledi:
"Aslında Gannuşi bunu iyi okudu ve mümkün olduğu kadar Müslüman Kardeşler'den çok, demokratik sürecin ayakta kalmasına yönelik bir süreç takip etti. Müslüman Kardeşler de benzer bir poltika takip edebilirdi. Yalnızlaştılar ve 3 Temmuz'da darbe gerçekleştiğinde Müslüman Kardeşler'in yanında kimse kalmamıştı. Katar dışındaki tüm körfez ülkeleri, Müslüman Kardeşler'i olumlu görmediler. Sadece Suudi Arabistan değil, Birleşik Arap Emirlikleri de (BAE) Müslüman Kardeşler'i "terör listesine" koydu. Ortadoğu'daki sözde cumhuriyetlerle monarşiler, Müslüman Kardeşler'e karşı bir araya geldi. Darbe aynı zamanda Batı'dan da destek gördü. Batı desteği olmadan darbe sürecinin gerçekleşmesi çok zordu."
"İhvan yalnızlaştırıldı"
SETA Dış Politika Araştırmacısı Can Acun, Tahrir meydanını dolduran milyondan fazla göstericinin "ekmek, özgürlük, sosyal adalet, insanlık onuru" sloganları atarak bir devrim başlattığını hatırlatarak, ekonomik sıkıntılar çeken Mısır halkının hayatlarına devrimle birlikle sihirli bir değneğin dokunacağını ve kısa sürede refah içinde bir hayata sahip olabileceklerini düşündüklerini kaydetti.
Acun, beklentilerin zamanla öfkeye dönüştüğünü, özellikle medyanın büyük bir kısmını kontrol eden seküler-liberal muhalefetin Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ve İhvan'a (Müslüman Kardeşler) karşı kanalize edildiğini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İhvan'ın beceriksiz olduğu, ülkeyi yönetemediği algısı insanların zihninde oluşturuldu. Mursi'nin ülkeyi yönetmesi açık bir şekilde bürokrasi tarafından engellenirken, bir yandan da Mursi'nin diktatörleştiği, devletin İhvan tarafından ele geçirildiği propagandasını işlediler. Mursi iktidara geldiği ilk günden itibaren açıkça bir algı mühendisliği eşliğinde dizayn edildi ve darbe bu bağlamda hayata geçirildi."
"İhvan'ın siyasete dahil ve yönetimin bir parçası olduğunu, asla askeri bir yapılanmaya sahip bulunmadığını" belirten Acun, "buna rağmen darbe aktörlerinin İhvan ile terörizm arasında bir bağlantı kurarak, İhvan'ın ve birlikte hareket eden unsurların darbe karşıtı mücadelesini etkisizleştirdiğini" sözlerine ekledi.
SON VİDEO HABER
Haber Ara