Destici, partisinin Haymana'daki bir termal otelde düzenlenen Genel İstişare Toplantısı'nın kapanışında, Türkiye'nin çevresindeki siyasi karşılıkların her geçen gün arttığını ifade ederek, ülkenin iyi yönetilmemesi halinde söz konusu gelişmelerin Türkiye üzerindeki olumsuz etkisinin daha da artacağını söyledi.
AK Parti'nin 12 yılı bulan iktidarı boyunca vatandaşların temel sorunlarına yeterince çözüm üretemediği iddiasında bulunan Destici, "İktidar adeta freni boşalmış bir araba gibi yukarıdan aşağıya doğru gidiyor. Nerede duracağı ve kime çarpacağı belli değil. Vatandaşlarımızın birinci gündem maddesi işsizlik ve yoksulluktur. Bunların hiçbirine çözüm bulunamadı. İşin kolayını bulan iktidar, sosyal yardımlaşma fonlarından yardım dağıtmakla bunların çözüleceğini düşünüyor, vatandaşları yoksulluğa mahkum ediyor ve oylarını alıyor" diye konuştu.
Türkiye'nin ulusal güvenliğinin, ülkenin bütünlüğü ve milletin birliğinin tehdit altında olduğunu öne süren Destici, şunları söyledi:
"Milleti uğruna, ülkesi uğruna gerektiğinde canını bile feda edebilecek kadar inanmış, vefakar, cefakar ve fedakar bir kadro hareketi olan Büyük Birlik Partisi, elbetteki bu bölünme sürecine sessiz kalmayacak. Milletimize gidip anlatacağız, çözüm süreci mi, bölünme süreci mi? Haziran ayındaki seçimler için startı vermiş bulunuyoruz. İl başkanı arkadaşlarımız buradan döndüklerinde il seçim koordinasyon merkezlerini oluşturmaya başlayacaklar. Bunun yanında 22 yıl önce kurulan partimizin programının aradan geçen zaman içindeki gelişmeleri dikkate alarak yeniden oluşturacağız. Mart ayı başında gerçekleştireceğimiz bir etkinlikle hem program kurultayı yapacağız hem de vaatlerimizin yer aldığı seçim programımızı vatandaşlarımızla paylaşacağız."
-"Yüzde 10'luk barajla her seçimde oyumuzu çaldılar"
Destici, seçim sisteminin adaletsiz ve antidemokratik bir içeriğe sahip olduğunu ifade ederek, mevcut seçim sistemi nedeniyle aldıkları oyların Meclis'e yansımadığını söyledi.
Büyük Birlik Partisi'nin milliyetçi ve manevi değerleri önemseyen bir parti olarak önemli oranda bir oy potansiyeline sahip olduğunu belirten Destici, şöyle konuştu:
"Bizim kendi yaptırdığımız başta olmak üzere, yapılan birçok anket çalışmasında Büyük Birlik Partisi'nin yüzde 10'un üzerinde net oy potansiyelinin olduğu ortaya çıkıyor. Bu yüzde 10'luk barajla her seçimde oyumuzu çaldılar. 'Bunlar barajı geçemez', 'oyunuz boşa gitmesin', 'Büyük Birlik bizim kardeşimiz' dediler. Güzel sözlerle bize ve seçmenimize şirin gözükerek, oyumuzu çaldılar ve evimizin içerisindekileri alıp götürdüler. Bu sefer buna müsaade etmeyeceğiz. Yaptırdığımız anketlerde eğer seçim barajı kalkmış olsa yüzde 18-20'lik oy potansiyelimizin olduğu görülüyor. Millete gidip kimsenin çalmasına müsaade etmeden, her bir oyumuzu alacağız ve inşallah bu barajları yıkıp güçlü bir grupla Meclis'te olacağız."
Destici, "muhafazakar ve maneviyatçıyız" diyerek iktidara gelen iktidarın en büyük mağduriyetleri bu alanlarda yaşattığını iddia ederek, aynı dönemde haram ile helalin de birbirine karıştığını öne sürdü.
Türkiye'de ehlisünnet çizisi üzerinden hiçbir karşılıklığa ve kavgaya fırsat vermeyen bir İslam anlayışının hakim olduğunu ama bu anlayışın son dönemde nefret söylemine dönüştüğünü dile getiren Destici, şunları kaydetti:
"Bu topraklarda hiçbir zaman boşluk bulamadığı için yaşam bulamamış, bizim ehlisünnet çizgimize ters anlayışlar ortaya çıktı. Bunlar bazı çevreler tarafından desteklenmeye başladı. Milletin büyük bir çoğunluğu bunu görürken, diğer bir kısmı adeta yaşam mücadelesinde bunları görüp, değerlendirme imkanına sahip değil. Son 12 yıllık süreçte bu ülkede yolsuzluktan, rüşvete, fuhuştan alkole, kadın cinayetlerinden çocuk tecavüzlerine aklınıza ne olumsuzluk geliyorsa her birisi yüzde 200 arttı. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin artık milliyetçi, maneviyatçı ve muhafazakar kitleleri temsil kabiliyeti ortadan kalkmıştır. Bizim üzerinde durmamız gereken konu bu. Maalesef ki bu arkadaşlar, önce ahlak ve maneviyatı bir kenara bıraktılar, onlar için önce ayakkabı kutusu, para kasası, dolar ve avrolar var. Onun için temsil kabiliyetlerini yitirmişlerdir. Artık Türkiye'ye verecekleri hiçbir şeyleri kalmamıştır. Bundan sonra iktidarlarının devamı Türkiye'nin bölünmesi demek. Bundan sonra iktidarlarının devamı İsrail'in Orta Doğu'da tek başına kalması ve büyük Kürdistan'ın kurulması demek."
