İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın duruşmasına bazı sanıklar ve avukatları katıldı.
Tanık olarak ifade veren eski şube müdür yardımcısı Emin Göktaş, savcılık tarafından verilen operasyon talimatı üzerine 3 kişilik ekiple sanık Bilgin Özkaynak'ın Sapanca'daki villasına giderek arama yaptıklarını, villada çok sayıda materyal bulunduğunu, arama ve kayıt altına alma işlemlerinin 3-4 saat sürdüğünü, arama sırasında Sakarya'dan KOM ekibinin de destek vermesiyle 15-20 kişi olduklarını hatırladığını anlattı.
Bilgisayar imajlarının alınması yerine belleklerin sökülmesinin nedeninin, ellerinde yeterli imaj cihazı bulunmaması ve savcılığın el koyma kararı olduğunu belirten Göktaş, "Silah benzeri şeylerin çıkması nedeniyle Sakarya ve İzmir'deki savcıyla görüşerek çift tutanak düzenlediklerini" söyledi.
Mahkeme Başkanı Orhan Kızıltaş'ın "suç unsurlarının bulunduğu üst kattaki kütüphanede ve mutfakta arama yapılırken polisin yanında kimsenin bulunup bulunmadığı" yönündeki sorusu üzerine Göktaş, "Hazirun neredeyse arama orada yapılır. Farklı odalarda arama yapılmadı" yatını verdi.
Söz alan sanık avukatlarından Murat Ergün'ün "TSK, emniyet ve yargı içinde bir çeteleşme olduğu, bu çeteleşmenin siyasi, hukukçu ve askerlere bir takım komplolar kurulduğu ve sahte delil üretilerek dosyalara konulduğu gibi suçlamaları var, böyle bir yapılanmaya şahit oldunuz mu? Polisliğe devam ediyor musunuz" sorusuna ise Göktaş, görevden ihraç edildiği ve bununla ilgili hukuki sürecin devam ettiği, bahsedilen şekildeki bir yapılanmadan haberdar olmadığını ifade etti.
Göktaş, "İstanbul'daki ya da Marmaris'teki aramalarda değil de Sapanca'daki aramaya katılmasının nedeni" sorulması üzerine ise üst müdüründen talimat gelmesi yola çıktıklarını, suç örgütü lideri olmakla suçlanan Bilgin Özkaynak'ın etkili bir nüfusunun bulunduğunu, memurların bundan küçük illerdeki personelin bundan olumsuz etkilenileceği düşüncesi ve İstanbul ekibinin daha fazla teknik imkanlara sahip olması nedeniyle bu aramaya katıldığını, aynı şekilde Marmaris'teki aramaya da başka bir rütbelinin gittiğini söyledi.
Göktaş'ın daha önce Sakarya'da görev yaptığını ve bunu gözeterek bu ildeki aramaya katılmayı kendisinin istediğini söylemesi üzerine avukat Ergün, Göktaş'ın aramaya "kendinin istediği" ve "üst rütbenin talimatı" ile katıldığı şeklinde çelişkili ifadeler verdiğini, arama iznini dahi gelmeden yola çıkarak Sakarya'daki eve gitmesinin düşündürücü olduğunu savundu.
Ergün, Naci Yıldız'ın daha önceki duruşmalarda verdiği ifadede "emniyette bazı kişilerin kendisini yalan şahitlik yapması konusunda tehdit ettiklerini, bu kişilerin yakalarında aynı rozet, parmaklarında da aynı yüzüğün bulunmasının dikkatini çektiğini" söylediğini hatırlatarak, bu kişiler arasında Emin Göktaş'ın olup olmadığının belirlenmesi için yüzleştirme yapılmasını talep etti.
Avukatların talebi üzerine Sakarya'daki evde kaydedilen arama görüntüleri izlendi. Göktaş'ın ifadelerinin görüntülerle çeliştiğini, kamera kaydının arama noktalarından farklı yerleri çektiğini söyleyen avukat Ergün, aramaya giden ekibin yanında imaj cihazı götürmemesinin nedeniyle ilgili de inceleme yapılması istedi.
Duruşmaya ara verildi.
-Dava
TMK 10'uncu maddesiyle görevli savcı Zafer Kılınç'ın "Askeri gizli bilgi ve belgeleri ele geçirme, bulundurma" suçlamasıyla 49'u muvazzaf asker, 79'u tutuklu 357 sanık hakkında hazırladığı iddianamede sanıklar hakkında 2 yıl ile müebbet hapis arasında değişen cezalar istenmişti.
İddianamede adı geçen 831 mağdurdan arasında devlet memuru, asker ve MİT mensuplarının da bulunduğu çok sayıda kişinin suç örgütü tarafından "fişlendiği" iddia edilmişti. Çete lideri olduğu iddiasıyla suçlanan marina işletmecisi Bilgin Özkaynak ile Narin Korkmaz hakkında, "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, kişisel verileri kaydetmek, devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin etmek" suçlarından müebbet ve 9'ar yıl, sanıklar arasındaki Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Koramiral Veysel Kösele hakkında ise "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak, yasaklanan bilgileri temin etmek" suçlamasıyla 2 ila 6 yıl hapis cezası talep edilmişti.
TMK 10. maddesiyle görevli İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 16 Nisan 2013 tarihinde görülmeye başlanan davada bugüne kadar 44'ü Bursa 6. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından olmak üzere tutuklu 69 kişi tahliye edilmişti.
TMK 10. maddesiyle görevli 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın, özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasına ilişkin düzenlemenin ardından İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmesi kararlaştırılmış, bu mahkemece görülen son duruşmada 5'i asker 10 tutuklunun da tahliye edilmesiyle 357 sanıklı davada tutuklu sanık kalmamıştı.
20 Ekim 2014 günü görülen duruşmada ise, mahkeme heyeti, Milli Savunma Bakanlığı'nın davaya müdahillik talebini, "suçtan zarar görme ihtimali bulunduğu" gerekçesiyle kabul etmişti.