Davutoğlu, Almanya'nın başkenti Berlin'e resmi ziyaretinin ardından Türkiye'ye dönüşte, uçakta, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Başbakan Davutoğlu, "Paralel yapıyla mücadele, MGK'nın kararından sonra sürecin nasıl devam edeceğini açıkçası çok fazla bilmiyoruz. Paralel yapının yapısı itibarıyla devletin bütün kurumlarına nüfuz ettiğini düşünüyoruz ve bu yapının devlet kurumlarından çıkarılması gerektiği düşünülüyor. Nasıl bir sistem olacak. Yani medyada olsun, sermayede olsun veya eğitimde olsun çok sayıda okulları var, bunların yeniden ele alınması nasıl olacak?" şeklindeki soru üzerine, şunları söyledi:
"Öncelikle bürokraside herhangi devlet hiyerarşisi dışında bir netvorkun oluşmasına kesinlikle izin verilmeyecek. Normal devlet hiyerarşisinin dışına çıkan, paralel yapı zaten burada, yani bir devletin kendi hiyerarşisi, bakanın, müsteşar, genel müdür, aşağı doğru gidiyor bakanlıklarda veya kurumlarda herhangi bir şekilde bu hiyerarşinin bir yerinde halkanın biri kopuk, başka bir yapıyla bu hiyerarşiyle bağımsız olarak irtibat kurulmasına izin verilmeyecek. Zaten sıkıntı buradan doğdu. Bürokrasi, bu anlamda demokratik yolla seçilmiş hükümetin emri altındadır. Hesabı hükümet verir. Dolayısıyla da yetki hükümettedir. Demokratik olarak seçilmiş bir hükümetin oluşturduğu hiyerarşi dışına çıkan her yapı, aslında hesap verilemez başka otorite oluşturuyor. Bir kere buna kesinlikle izin verilmeyecek. Bu konuda çok net tedbirleri, bütün kurumlarda alıyoruz. Sınav sisteminde -ki orada büyük adaletsizlikler yapıldı- KPSS'deki bütün bu süreci yakından takip ediyoruz, ilgili kurumları talimatlandırdık. Bu paralel yapı veya benzer niyetleri olan herhangi bir yapı olacaksa bunların bir daha böyle bir nüfuz kabiliyeti kazanmamaları için her türlü tedbiri alıyoruz."
-"Suç işledikleri anda hukuk önünde hesap verirler"
"Okullar ne olacak, hala yayın yapan medya kuruluşları var?" sorusuna, Davutoğlu, "Şimdi suç işledikleri anda hukuk önünde hesap verirler. İşte 14 Aralık'ta olan aslında budur. Ne oldu 14 Aralık'ta? Bir yayın faaliyeti, bir dizi, dolayısıyla basına bir baskı uygulanmadı. Bütün bu netvorku kullanarak başka bir dini grubun, 'El Kaide mensubu, terörist' gösterip hapse atılması sebebiyle oradan yapılan müracaat üzerine, üzerlerine gidildi. Kesinlikle bir daha böyle bir süreç yaşanmaması için hukuki bir soruşturma ve o şekilde yürüyen bir yargı süreci var. Onlar da hukuk devletinin kuralları işletilecek ve kural dışına çıkan kim olursa olsun onunla ilgili gerekli çalışmalar yapılacaktır" karşılığını verdi.
-"Bir netvork ile haksız sınavı kazanmış olanlar varsa..."
Ahmet Davutoğlu, "KPSS'de usulsüzlük yaparak bir kuruma girdiği tespit edilenlerle ilgili geriye dönük olarak, işletebilecek misiniz?" sorusunu şöyle yanıtladı:
"Tabii hukuki bir süreç. Şimdiden bir yargıda bulunmamak lazım ama ismen tespit edilmesi mümkünse bu işlem yapılır. Ama kolektif olarak genel bir bütün KPSS dolayısıyla, ola ki o grup içinde o sene hak ederek giren olmuştur onların da hukukunu zedelememeniz lazım. Böyle bir netvork ile haksız sınavı kazanmış olanlar varsa onlara karşı alınacak tedbir, hak ederek alın teri dökerek o sınava girmiş olanların hakları zayi etmeyecek şekilde düşünülmesi icap eder. Onlara da tabii nihai olarak belli yargı süreci sonunda karar verilir."
"Almanya'da 150'nin üzerinde Fethullah Gülen'e ait dershane ve 20'nin üzerinde okul olduğu söyleniyor. Merkel ile yaptığınız görüşmede, bu rahatsızlığınızı dile getirdiniz mi? Bir çözüm bulunması yolunda bir ricada bulundunuz mu?" sorusu üzerine Davutoğlu şunları kaydetti:
"Genel olarak bu konuları konuştuk ama spesifik olarak bu konularda olabilecek görüş alışverişi ve istihbari bilgileri ayrıca kurumlar arasında değerlendiririz. Ama genel olarak bu konuları ele aldık. Bütün Türkiye'deki bu süreçte yaşananları, özellikle kendisi de söyledi Türkiye'deki siyasi süreçler ve azınlıkların hakları, bütün bu konuları, 'Türkiye'de hukuk devletinde hukuk kuralları işletilir' perspektifi içinde ele aldık."
"Bunların okullarının kapatılması yönünde, kontrollerin artırılması yönünde bir talep oldu mu?" sorusuna, Davutoğlu, "Genel olarak konuştuk ama spesifik olarak gerektiğinde tabii illa ki bu tedbirler herkesle konuşulur" yanıtını verdi.
Davutoğlu, Bingöl'de emniyet müdürüne yönelik düzenlenen terör saldırısında kullanılan silahların balistik raporunun, saldırıyı gerçekleştirdiği düşünülen kişilerin üzerinden çıkan silahlarla uyuşmadığına dair adli raporunun çıktığının ifade edilmesi, saldırıyı gerçekleştirenlerle öldürülen kişiler arasında irtibat bulunup bulunmadığının sorulması üzerine "Tabii bu konuda şu aşamada bir şey söylemem, yargı süreci bağlamında mümkün değil. Süren giden bir soruşturma var. Burada herhangi bir şey söylemem doğru olmaz" diye konuştu.
Davutoğlu, bir gazetecinin "Kılıçdaroğlu'nun Hürriyet Gazetesi'ne verdiği demeç var; Bizim muhatabımız Cumhurbaşkanı değil, Davutoğlu'dur ama bunu söylersem Davutoğlu, 'Kalkıp bizi muhatap almadığını söylerse hiç şaşırmam' diyor. İkinci bir muhataplık çağrısı var" sözleri üzerine de şöyle konuştu:
-"Muhalefet partisi liderinin muhatabı, iktidar partisi lideridir"
"Şimdi Kılıçdaroğlu, çok küçük bir akıl oyununu, kendince yapmaya çalışıyor. Başka bir polemik üzerinden kendisi polemik çıkarmaya gayret ediyor. Evvelden söylemiştim, muhatabınız benim diye, muhalefet partilerine. Çünkü son derece gereksiz ve Türkiye'deki siyasi uygulamaya ve etiğe aykırı şekilde sürekli Cumhurbaşkanımızı hedef gösteriyorlar. Türkiyede demokrasi içinde bir muhalefet partisi liderinin muhatabı iktidar partisi lideridir. Tartışmanın bu düzeyde yürümesi lazım. Buna işaret etmek için kendisine o zaman bu çağrıda bulunmuştum. TÜSİAD'ın ifadesi ise yanlış. O aynı şey değil. Çünkü TÜSİAD, orada sivil toplum kuruluşu olarak Cumhurbaşkanlığı makamını ve Başbakanlık makamını karşılaştıracak ve o konuda bir hüküm verecek konumda değil. Hiçbir sivil toplum kuruluşunun böyle bir takdir hakkı da yok."
"Evet, doğru herkese, hükümet politikaları konusunda nihai hesap verecek olan biziz ve her türlü konuda da cevap vermeye hem hazırız hem de muhatabız" diyen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ama bu cumhurbaşkanılığı gibi yüce bir makamın muhatap olmadığı anlamına gelmez. Siyasal tartışmalar hariç. Siyasal tartışmalarda, Kılıçdaroğlu ile olduğu gibi muhalefet partisinin muhatabı iktidar partisidir. Siyasi tartışmanın o düzeyde yürümesi lazım. Her konuya cumhurbaşkanılığı makamını, tartışmanın içine çekmek için özel çaba sarfetmek doğru değil. Kılıçdaroğlu'na o zaman da hatırlattım, temel ilke buydu. Bugün de aynı ilkeyi vurguluyorum. Dolayısıyla burada, Kılıçdaroğlu'nun ayrı bir değerlendirme yapmasını gerektirecek durum söz konusu değil."
"Önemli olan Kılıçdaroğlu'nu kim muhatap alıyor. Acaba Şişli Belediye Başkanı tartışmalarında, CHP içinde dahi bir muhatap konumu hala var mı, tartışılır" ifadesini kullanan Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Çünkü kimse Şişli Belediyesindeki sorunlarla ilgili Kılıçdaroğlu'nun muhatap olup sorunu çözeceğine dair inancı yok. Bakın, Şişli tartışması başlayalı bir ay oldu en az, belki 1.5 ay, hala çözülemedi. Biz o arada kaç ülke meselesini, kaç dünya meselesini tartıştık, çözdük, belli konuma, noktaya getirdik ama bir Şişli meselesini dahi idare edebilme kabiliyeti gösterilemedi. Yani Kılıçdaroğlu önce parti içinde muhatap alınacak bir performans sergilesin sonrası kolay, bizimle muhatap olacağını tespit etmek kolay."
(Sürecek)