Akdoğan, Habertürk televizyonunda katıldığı programda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.
Çözüm Süreci'ne ilişkin soru üzerine Akdoğan, sürecin örgütün silah bırakması bağlamında yürüdüğünü dile getirdi.
Burada çözüme ulaşmanın Türkiye'nin terör meselesinden kurtulması anlamına geleceğini vurgulayan Akdoğan, "Ama onun ötesinde bunun siyasi uzantılarıyla bizim siyasi mücadelemiz elbette devam edecektir" diye konuştu.
Her bir vatan toprağında siyaseten var olmaya çalıştıklarını kaydeden Akdoğan, şöyle devam etti:
"Siz yoksunuz ama konuşuyorsunuz, 'Türkiye bölünür'. Sen oraya gitmezsen Türkiye bölünür. Biz bölünmesin diye gidiyoruz, mücadele ediyoruz, varız ve hükümet olarak da oradaki her bir vatandaşımıza eşit bir şekilde hizmet götürmeye, onların gönlünü kazanmaya çalışıyoruz. Bu sorunun üzerine çok boyutlu gittik biz. Kaç yüz milyar dolar yatırım yapıldı. Sosyo ekonomik tedbirlerle, yatırımlarla, hizmetlerle sorunun ilgisizlik, geri kalmışlık boyutuna müdahale ettik. Demokratik reformlarla, bu kucaklayıcı siyaset tarzıyla inkarcı anlayışa müdahale ettik. Güvenlik politikalarıyla, terörle mücadele bağlamında, soruna müdahale ettik. Çok boyutlu olarak, meseleyi iyi niyetle çözmeye çalışan bir hükümet var. Buna siz hangi katkıyı verdiniz arkadaş? Ortada bir sorun var, bu soruna siz ne kadar katkı yapıyorsunuz? Madem bu milli bir mesele, 'Türkiye'nin beka meselesi, siyaset üzeri bir mesele' diyorsunuz, ne kadar destek verdiniz?"
- "Keşke destek verebilselerdi"
Akdoğan, hükümet olarak hangi adımı atsalar hepsine karşı çıkıldığını ifade ederek, "Demokrasiyle ilgili reform paketi getirdik, hepsine karşı çıktılar. Hizmet ediyoruz eleştiriliriz, reform paketi yapıyoruz destek vermezler, komisyon kurarız üye vermezler ondan sonra da konuşuyorlar. Keşke bunlar da sürecin parçası olabilselerdi, keşke destek verebilselerdi" diye konuştu.
Başka ülkelerin bu tür sorunları el birliğiyle çözdüğüne dikkati çeken Akdoğan, "Biz burada bütün bunları tek başımıza göğüsleyerek hem terörle mücadele ediyoruz hem bunun siyasi anlayışı ile mücadele ediyoruz hem bölgedeki meseleleri çözmeye çalışıyoruz. On yıllarca biriken sorunları çözmeye çalışıyoruz. Bunun da doğru anlaşılması gerekir. Biz takdir, teşekkür beklemiyoruz ama paçamızdan tutup aşağı doğru çekmeye çalışan bir muhalefet anlayışı var" dedi.
Muhalefet partilerinin "HDP, AK Parti ile arasındaki yakınlaşmadan dolayı seçimlere kendi adıyla girecek ve sonra yine bu anlaşmanın gereği olarak el birliğiyle anayasayı değiştirecekler ve federatif yönetime ülkeyi elbirliğiyle götürecekler" iddiaları hatırlatılarak değerlendirmesinin sorulması üzerine Akdoğan, muhalefetin yorumları üzerine ciddi analizde bulunmanın çok mantıklı olmadığını söyledi.
Akdoğan, bugüne kadar hepsinin boş çıktığını belirterek, "Bugüne kadar biz Kürt meselesinin çözülmesi için çok tarihi adımlar attık" diye konuştu.
- "Bu bir dayatma konusu olamaz "
Bazı örnekler vererek bununla ilgili çok sayıda reformu hayata geçirdiklerini dile getiren Akdoğan, "Peki bunların hangisinde BDP-HDP destek oldu?" dedi. Her şeyi kendilerinin yaptığını vurgulayan Akdoğan, 'anlaştılar, şöyle oldular, böyle oldular' yönündeki yorumların tamamının uydurma olduğunu vurguladı.
HDP'nin seçime nasıl gireceğinin onların takdirinde olduğunu ifade eden Akdoğan, "Bununla ilgili biz yorum da yapmayız. Bu sürecin parçası olan bir konu da kesinlikle değildir" dedi.
Siyasi gelişmelerin, çekişmelerin, siyaset zemininde verilen mücadelelerin Çözüm Süreci'nden ayrı tutulması gerektiğine işaret eden Akdoğan, "Yani Selahattin Demirtaş bizi eleştirebilir, biz onu eleştirebiliriz. Siyasi bir mücadele veriyoruz. Biz iki farklı partiyiz. Birbirimizi eleştiririz, bu sürecin parçası olan bir konu değildir. Ama sürecin hassasiyetlerini gözetmek, belli bir üslupla bunu yapmak elbette önem taşır" diye konuştu.
Akdoğan, bölgesel gelişmelerin de karşılarına farklı olayları çıkarabildiğini ve bunlara endeksli bir süreç götüremeyeceklerini kaydederek, "Süreç, kendi bağlamında, kendi ekseninde yürüyor. Dış dinamiklerle, gelişmeler veya siyasi zemindeki birtakım mücadeleler, polemikler bunun doğrudan bir parçası gibi görülmeye başlarsa bu Çözüm Süreci çok zorlanır" dedi.
HDP'nin seçime parti olarak girme kararını partinin kendisinin vereceğini vurgulayan Akdoğan, "Kendine güveniyorsa baraj falan dinlemez girer, güvenemiyorsa daha önce farklı usuller denedi, o şekilde yapar. Bu bir dayatma konusu olamaz, bunu kabul etmeyiz, bir pazarlık konusu da değildir ve bunu konuşmayız" ifadesini kullandı.
Akdoğan, "İsteyen istediği şekilde ittifak kursun, parti olarak girsin, başka türlü girsin. AK Parti kendi hedeflerine odaklanır, kendi ne yapacağını bilir, milletin çizdiği rotada yol yürür ve bu tür şeyleri de kafaya takmaz, bunlardan korkmaz, çekinmez" diye konuştu.
- "İnşallah bu sefer bir neticeye ulaşırız diye düşünüyorum"
Attığı bir tweet hatırlatılarak, "Öcalan'ı, Kandil'i ve BDP'yi ayırıyor musunuz bu süreçte?" diye sorulması üzerine Akdoğan, zaman zaman söz konusu yapılar arasında görüş farklılıkları olabildiğini belirtti. Bunun daha önceki süreçlerde yaşandığını ifade eden Akdoğan, daha önce süreç tam iyi bir noktaya doğru evrildiğinde Silvan saldırısının yaşandığını hatırlattı.
Bu tür yaklaşımların veya birtakım yönlendirmelerin olabildiğini ifade eden Başbakan Yardımcısı Akdoğan, şöyle devam etti:
"Düşünün, bir önceki sene Nevruz'da Öcalan bir çağrı yaptı değil mi? Ne dedi? 'Silahlar sussun, fikirler konuşsun, artık silah devri bitti, bundan sonra siyaset yoluyla mücadele verilmeli' dedi. Bu nedir? Bir paradigma değişimidir. Yani bu silah, vesaire, bunların artık zamanı geçti, burada bir zemin var, bu zeminde bu iş yapılmalıdır. Bu çok önemli bir paradigma değişimi. Silah bırakmaktan önceki adım, silah bırakma fikriyatının gelişmesi ve kabullenilmesidir.
Bu anlayış Kobani'de çok ciddi bir sarsıntı geçirdi. Onun bir sebebi, bölgede farklı farklı silahlı örgütler var. Bunlar birbirleriyle mücadele ediyorlar. 'Silah tekrar geçerli akçe oldu. Buralarda birtakım hakimiyet alanları oluşuyor, biz ne diye silah bırakacağız. Burada, birtakım küçük bölgelerde otorite tesis edebilmemiz için elimizde silah olması lazım.' Bu, daha önceki Öcalan'ın paradigmasını çökerten bir yaklaşımı öne çıkarıyordu. Fakat sonra Öcalan, Kandil, HDP gitti, geldi vesaire, tekrar süreç bir noktaya geldi. Şimdi usul ve yöntemde bir anlaşma var ve muhteva üzerine birtakım görüşmeler devam ediyor. İnşallah bu sefer bir neticeye ulaşırız diye düşünüyorum."
(Sürecek)