Dolar

34,8750

Euro

36,7040

Altın

3.037,15

Bist

10.132,32

‘Çözüm IŞİD değil, siyaset’

İngiltere’nin Gazze siyasetini protesto için bakanlıktan istifa eden İngiliz Müslüman Parlamenter Warsi, Al Jazeera Türk’e konuştu. İngiliz kabinesine giren ilk kadın Müslüman olan Warsi, İslamofobia ve IŞİD arasında sıkışan Britanyalı Müslümanları anlattı.

11 Yıl Önce Güncellendi

2014-11-15 10:06:36

‘Çözüm IŞİD değil, siyaset’

Saide Hüseyin Warsi (43) iktidardaki İngiliz Muhafazakâr Partisi’nin aday gösterdiği ilk Müslüman kadın. Başbakan David Cameron’un yakın çalışma arkadaşlarından. On yıllık siyaset kariyerinde merdivenleri hızla tırmandı ve ülkenin ilk Müslüman kadın bakanı oldu. Ağustos 2014’te ise Gazze için istifa ettiğini açıkladı. Warsi, İstanbul Şehir Üniversitesi’nin düzenlediği bir konferansa katılmak için geldiği İstanbul’da Al Jazeera Türk muhabiri Can Hasasu’ya istifa gerekçesini anlattı:

“Herkes güce sahip olursa bir fark yaratılabileceğini düşünür. Ama bazen gücü bırakarak da fark yaratırsınız. Ben de Gazze’de hükumetimin düştüğü çelişkiye dikkat çekmek için istifa etmeyi seçtim. Bakanlığım sırasında Birleşmiş Milletler (BM), Uluslararası Ceza Mahkemesi ve İngiltere’nin insan hakları alanındaki çalışmaları sorumluluk alanıma giriyordu. Gazze krizinde gördüm ki, yıllardır sözünü ettiğimiz hususlar uygulanmıyordu. Gördüm ki politikamızda İsrail ile ilgili konularda ayrıcalıklar söz konusu. Bunun üzerine ben, özellikle Gazze’de kadınların ve çocukların öldürülmesi konusunda kullandığımız dilin yeterince güçlü olmadığını kaydettim. Gazze’de öldürülen sivillerle ilgili olarak, uluslararası çabaların kâle alınması konusunda öncü olmamız gerektiğini belirttim. Savaş sırasında insan hakları ihlallerinde bulunanları belirlemeliyiz. Aynı zamanda Filistin’de iki devletli bir çözümü desteklediğimizi yalnızca sözlerle değil eylemle de ortaya koyduğumuzdan emin olmamız gerektiğini düşünüyordum. Hükümetimizin tutumunu değiştirmeye hazır olmadığını görünce istifa etmekten başka bir seçeneğim kalmamıştı.”

‘Ayrımcılık bende farkındalık yarattı’

Saide Hüseyin Warsi’nin ailesi yıllar önce Pakistan’dan İngiltere’ye göç etmişti. İngiltere’de dünyaya gelen beş kız kardeşten biri olan Warsi, varlıklı olamayan bir ailede büyüdü ve sıradan bir eğitim aldı. Üniversitede hukuk okumaya karar verdiği yıllarda onun için ülkedeki en büyük sorun ırkçılıktı. Derisinin rengi nedeniyle birden bire kendini Asyalı ve Afrikalılarla aynı saflarda mücadele ederken buldu. Mesleğe savcı olarak atıldığı dönemlerde, tam da ırkçılık ile ilgili önemli mesafe kat edildiğini düşünürken, 11 Eylül saldırıları gerçekleşti ce Warsi kendini yeni bir mücadelenin içinde buldu:

“11 Eylül’den sonra anladım ki ben yalnızca Asyalı bir İngiliz değilim. Müslüman bir İngiliz olarak toplumdan dışlanıyordum. Tenimizin rengi nedeniyle karşılaştığımız bütün ayrımcılık ve zorluklarla bir kez daha Müslüman kimliğimizle yüzleşeceğimizi anlamıştım. Kendimde her şeye yeniden başlama gücünü bulamadım. Bu sefer de kadın hakları alanında faaliyet gösteren bir kuruluş ile atalarımın memleketi Pakistan’a döndüm. Bazılarının iddia ettiği gibi oraya radikalleşmeye gitmedim. Pakistan’da geçirdiğim bir yıl içerisinde anladım ki aslında ben bir korkakmışım. İşte o zaman Britanyalı Müslümanlarının toplumda rahat bir şekilde yaşaması için üzerime düşen görevi yapmam gerektiğini hissettim.”

11 Eylül saldırılarından sonra Batı toplumunda başlayan İslam karşıtlığı Warsi'nin siyasete atılmasını tetikleyen olay oldu.


IŞİD mı İslamofobiden, İslamofobi mi IŞİD’tan çıktı ?

Muhafazakar Parti’deki siyasi kariyerinde hızla ilerleyen Warsi, İslam karşıtlığı konusunda iyi noktalara geldiklerini, İngiliz toplumunda bir farkındalık oluşturduklarını söylüyor. Ama Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) ile başlayan sürecin hem Müslümanların hem de toplumun geri kalanını olumsuz etkilediğini düşünüyor:

“Ben 2011’de İslamofobianın artık bir sorun olarak kabul edildiğini ve entelektüel ortamlarda tartışılmaya başlandığını söylemiştim. İslam karşıtı görüşlerin artmasına rağmen hükumet olarak birçok önlem aldık attık ve son yıllarda büyük mesafe kat ettik. Gene de son yapılan kamuoyu araştırmaları gösteriyor ki Müslüman cemaatine yönelik bir güvensizlik sürüyor. Dolayısıyla da Müslümanlara karşı nefretin önünü keserek bu sorunun sonuna kadar takipçisi olmalıyız. IŞİD ile ilgili trajedi şu ki Britanyalı genç kızlar ve erkekler onlardan etkileniyor. Ben bu aşırıcı ve acımasız düzene İslami demek istemiyorum. İnancımın hiçbir öğretisini temsil ettiklerine inanmıyorum. IŞİD’ı dışlamanın, dünyadaki bütün Müslümanların görevi olduğuna inanıyorum. Bu aşırıcı ve acımasız grubun yayılmasına izin vermemeliyiz. Bunu yapmakla Birleşik Krallıktaki gençleri de güvende tutmuş oluruz. Radikalleşmeyi besleyen birçok etken var. Kurallara uyan bir vatandaşı aşırıcı birine veya bir teröriste dönüştüren yalnızca bir sebepten söz edemeyiz. Ama tabii ki de İslamofobia önemli etkilerden birisi. Bu yüzden cemaatimizi inancından dolayı hedef alanlarla mücadele ediyoruz. Ama bu radikalleşmeye yol açan etkenlerin tamamı ile mücadele etmeliyiz. ”

‘Radikal örgütler sorunlarımızı çözmez’

Warsi’ye göre ayrımcılık ve dışlama İngiltere’de yaşayan Müslümanları özellikle de Müslüman gençleri baskılıyor. Ancak bütün olumsuzluklara rağmen, İngiliz siyasetçi, çözümün şiddet olmaması gerektiğini düşünüyor:

“ Kendi örneğimden yola çıkarsak, on yıl önce ben yalnızca bir adaydım. Ama şimdi kabine üyesiyim. Bu inanılmaz bir politik serüven. Dolayısıyla da Müslümanların siyası arenada kendilerini temsiline yönelik fırsatların olmadığını söyleyemem. Birçok Britanyalı Müslüman, günümüzde siyasetle ilgileniyor ve zaman içerisinde daha birçok başarı hikâyesi göreceğimizden eminim. Kabineye girebilirler, bakan olabilirler. Ve ben diyorum ki, diyecek bir şeyiniz varsa, bir şeyleri değiştirmek istiyorsanız sizde katkı sunun. Sistemimiz buna elverişli. Bu da zaman içinde değişimi gerçekleştirebileceğimiz tek yol.”

‘IŞİD ile mücadele Türkiye’nin sırtına yıkılmamalı’

Birçok Avrupa ülkesinden olduğu gibi İngiltere’den de IŞİD saflarına savaşçılar katılıyor. Bu gönüllülerin Suriye’ye Türkiye üzerinden geçmesi dünya kamuoyunda tartışma meselesi. Türkiye’nin geçişleri engellemek için üzerine düşeni yapmadığını savunanlar bir yanda, 900 kilometreyi aşkın sınır hattında geçişlerin tamamen engellenmesinin mümkün olmadığını savunan Türk hükumeti diğer yanda. Warsi, sorunun sanıldığından daha karmaşık olduğunu düşünüyor:

“IŞİD dünya için öyle büyük bir sorun ki bunu çözme sorumluluğu yalnızca bir ülkenin omuzlarına yıkılamaz. Sorumluluğu Türkiye’ye yüklemenin sorunu çözeceğine inanmıyorum. Bu uluslararası bir çabayı gerektiriyor. Benim de karşı olduğum Irak’a yönelik ikinci körfez operasyonuna katılan Amerika ve İngiltere’yi de içeren, askeri gücün yanında birçok katmanda çaba harcamayı da gerektiren uluslararası bir koalisyondan bahsediyorum. Sanırım şimdi dünya IŞİD’in hepimizin problemi olduğunu ve ancak hepimizin çabalarıyla çözüleceğini anlamış durumda.”

Warsi, bu günlerde heyecanlı bir hazırlık içinde. Uğruna istifa ettiği Gazze’yi ziyaret etmeye kararlı. Batı Şeria ve Gazze’ye Aralık ayında gitmeyi planlıyor. Warsi’nin yaptığı resmi başvuruya İsrail makamlarının nasıl bir yanıt vereceği ise merak konusu.

Can Hasasu Al Jazeera

Haber Ara