Bozdağ, Belediye Caddesi'nde esnafı ziyaret ederek, cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a destek istedi.
Esnaf ziyareti sonrası gazetecilere gündemi değerlendiren Bozdağ, "Cumhurbaşkanı seçiminin ardından Türkiye yarı başkanlık sistemine doğru mu gidiyor?" sorusu üzerine halkın cumhurbaşkanı seçmesinin son derece önemli olduğunu ve büyük bir değişimi ortaya koyduğunu söyledi.
Bu seçim propagandasının diğer partileri de daha aktif bir cumhurbaşkanı modeline inandırdığını ifade eden Bozdağ, "Şimdi çatıya zembille indirilen adayın konuşmalarına baktığınızda 'ekmek vereceğim' diyor. Nasıl vereceksin ekmeği. Sembolikse, 'dış politikayı şöyle yapacağım' diyor, cumhurbaşkanı onların görüşüne göre dış politika yapmaz, hükümet yapar dış politika yapar. Ama 'dış politikada ben şunları şunları yapacağım' diyor, 'içeride ben şunları yapacağım' diyor. Bu şunu gösteriyor, cumhurbaşkanı seçim sürecinde yaşanan tartışmalar, cumhurbaşkanının bundan sonra daha aktif görev yapması gerektiği konusunda bütün adayları ve partileri ikna etmiş durumda" diye konuştu.
Bu konuda partilerin ve adayların söylemlerinin de değiştiğini bu durumun halkın talebiyle de örtüştüğünü dile getiren Bozdağ, "Millet seçtiği cumhurbaşkanını elbette milletin birliği, devletin organlarının uyumlu çalışması, hükümetin Çankaya'dan aktif denetimi ve milletin hayrına işlerde katkısını daha çok bekleyecektir. Cumhurbaşkanı daha aktif olacaktır. Halkın beklentisi de bu, önümüzdeki süreçte neler olacak onu hep beraber göreceğiz. Türkiye bu tartışmaları bundan sonra çok yapacaktır" dedi.
Bozdağ, bir gazetecinin Bolu Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz'ün, yürütme erki hakkında suç duyurusunda bulunması konusundaki görüşünü sorması üzerine, şu anda adli yargıda görev yapan binlerce hakim ve savcının bulunduğunu kaydetti.
Bozdağ, savcı ve hakimlerin kahir ekseriyet itibariyle vazifelerini fedakarlık içerisinde, hukuk devletine bağlı, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkesinin gereklerine riayet ederek, yaptığını anlatarak, şöyle konuştu:
"Zekeriya Öz gibi savcı sayısı çok azdır, ona benzer hakim sayısı da çok azdır. O yüzden Zekeriya Öz gibi kötü bir örnek üzerinden hakim ve savcılarımızı değerlendirmek onlara büyük haksızlık olur. Bazı sosyal medya üzerinden ve başka usullerle gündelik politikada taraf olan hakim ve savcıların açıklamalarını tüm hakim ve savcılarımıza mal etmek diğer hakim ve savcılarımıza haksızlık olur. Maalesef Zekeriya öz ve onun gibi çok az sayıda bazı kişiler, kin, öfke, nefret, düşmanlık ve herkesin bildiği bir takım bağlılık iddiaları nedeniyle bağımsız ve tarafsız yapma görev ve niteliğini kaybetmiştir. Başka bir ülkede olsa bunların yargıda görev yapmasına bir saniye bile müsaade etmezler ama maalesef Türkiye'de bu kadar tarafkirliği, bu kadar husumeti, bu kadar nefreti, bu kadar subjektifliği, bu kadar yargı ve hukuk devletine olan bağlılığı zede görmüş birisini, medyası, siyaseti, hukuka inanmış insanları müdafaa etmez. Ama maalesef bakıyorsunuz muhalefet partileri, bazı bu hukuk dışına çıkanları alkışlayanlar, hukukçuları göreve davet ediyor."
"Hukuk, yargı görevi yapanlar tarafından ayaklar altına alınırsa o ülkede kıyamet kopar" diyen Bozdağ, şöyle devam etti:
"Çünkü vatandaşla vatandaş, devletle vatandaş arasındaki ihtilaflarda yargı görevi yapanlar hakemdir. Onlar doğru hakem ve hakim olmak, kararlarını dürüstlük, tarafsızlık, bağımsızlık çerçevesinde oluşturmakla mükelleftirler. Ama eğer yargının içerisinde bazı hakim ve savcılar kendilerini kanunun, anayasanın yerine korlarsa o zaman o ülkede yürütme de olamaz, yasama da olmaz, jüristokrasi olur, maalesef bugün hakim ve savcıların bu açıklamaları yargı içerisinde sayıları çok az da olsa, bir takım hakim ve savcıların jüristokrasiyi Türkiye'de egemen kılmak istediğini görüyoruz. Biz bugüne kadar her türlü vesayetle mücadele ettik. Yargı üzerinden Türkiye'nin siyaseti üzerinde, Türkiye'nin ekonomisi üzerinde, Türkiye'nin yasaması ve yürütmesi üzerinde kurulmak istenen kayıt dışı vesayete de izin vermeyiz, bunu herkesin bilmesi gerekir. Yargı milletin yargısı olacaktır, herhangi bir cemaatin, tarikatın veya milletin dışında herhangi birinin yargısı olmayacaktır. Zaten yargıçlarımız, hakimlerimiz buna müsaade etmeyecektir. Bazıları böyle ileri geri konuşsa da hakim ve savcılara olan saygıyı zedeleyecek eylem ve söylemler içinde bulunsa da hakim ve savcılarımızın büyük bir ekseriyeti görevin gereklerine uygun olarak vazifelerini yapıyorlar. O yüzden bazı kötü örneklere bakarak Türk yargısının tümünü töhmet altında bırakacak yaklaşımlardan hepimizin uzak durması lazım."