Van Cumhuriyet Başsavcılığı talimatıyla 14 Ocak'ta yapılan El Kaide terör örgütüne yönelik operasyonda yakalanarak tutuklanan 6 sanık, ilk kez hakim karşısına çıktı.
Van 3. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya sanık yakınlarıyla avukatları katıldı.
Kimlik tespiti ve iddianamenin özetinin okunmasının ardından söz alan sanık avukatlarından Ömer Yüzgül, dosyanın soruşturması sırasında iletişim tespiti kararlarının tek hakim tarafından verildiğini, 6526 sayılı yasanın yürürlüğe girmesiyle dinleme kararlarının ağır ceza mahkemeleri tarafından oy birliğiyle verilebileceğinin düzenlendiğini anımsatarak dosyada yer alan iletişim tespiti tutanaklarının delil olarak değerlendirilemeyeceğini bu nedenle dosyadan çıkarılmasını talep etti.
Sanık avukatlarından Okan Kadir Bektaşoğlu ise dosyada yer alan ortam dinlemesi kayıtlarının kişilerin konutlarından elde edildiğini ve bunun mahkeme kararıyla yasaklanmasına rağmen kolluk kuvvetlerinin suç işleyerek ortam dinlemelerini konutlarda gerçekleştirdiğini iddia ederek, hukuka aykırı şekilde elde edilen delillerin dosyadan çıkarılmasını istedi.
Mahkeme heyeti sanık avukatlarının taleplerini reddederek, sanıkların savunmasını almaya başladı.
- "Elime müslüman kanı bulaşmasından Allah'a sığınırım"-
Sanıklar arasında ilk sözü alan İbrahim Şen, İHH ve diğer insanı yardım kuruluşlarıyla savaşta mağdur olan insanlara yardım yapmak için kurdukları dernek kapsamında faaliyet yürüttüğünü, yürüttükleri özverili çalışmalar nedeniyle bölge halkının takdirini kazandıklarını anlattı.
Hukuka aykırı bir şekilde elde edilen verilerle haklarında soruşturma başlatıldığını ve tutuklandıklarını belirten Şen, "Bu operasyonun kimler tarafından yapılığı bellidir. Bu siyasi bir operasyondur. Bizi gözaltına almaya gelen polisler bizden özür diledi ve 'Bize uyuşturucu operasyonu' diye bilgi verildi. Bu durum bile soruşturmanın asıl amacını ortaya koymaktadır. Van emniyet müdürü bile operasyondan haberdar edilmemiştir. Ben El Kaide terör örgütü üyesi değilim. Elime Müslüman kanı bulaşmasından Allah'a sığınırım. Bu örgüt devletle irtibatlı bir örgütlenme içinde olmayı haram kabul eder. Benim dernek yöneticisi olmam suçlamaları boşa çıkarıyor. Kolluk kuvvetlerinin art niyetli ve siyasi operasyonu, devletin Suriye politikasını sekteye uğratmak adına bize uyguladığı maksatlı ve hukuka aykırı bir durumdur" dedi.
İddianamedeki konuşmalarının içeriğinin kırpıldığını ve bazı kısımlarının cımbızla seçilerek iddianameye yerleştirildiğini ileri süren Şen, savaş bölgesinde yaptıkları yardımlarla devletin yükünün yarısını omuzladıklarını, bu nedenle halkın büyük sevgisini kazandıklarını dile getirdi.
"AK Parti hükümetini itibarsızlaştırmaya yönelik bir operasyon"-
Dünyadaki tüm Müslümanlara karşı bir hassasiyetinin olduğunu ve Müslümanların katledilmesine dayanamadığını söyleyen sanıklardan Ümit İlaçoğlu ise dünyanın her yerinde zalimlere karşı direnen, onlarla mücadele eden insanları takdir ettiğini belirtti.
Bu güne kadar El Kaide terör örgütü adına tek bir slogan, taş ve molotofkokteyli attığının tespit edilmesi durumunda müebbet hapis yatmaya razı olduğunu söyleyen İlaçoğlu, "Operasyon tamamen siyasidir. AK Parti hükümetini itibarsızlaştırmaya, zor durumda bırakmaya yönelik bir operasyondur. Siyasetin operasyona karşı dik durması nedeniyle olayın siyasi boyutu boşa çıkmış ve tüm ağırlığı bizim üzerimize yıkılmıştır. Ben El Kaide'yi bir terör örgütü olarak görüyorum. El Kaide üyeleri çocuklarını okula göndermez ve askere gitmezler. Oysa benim tüm çocuklarım okula gidiyor ben de 19 ay askerlik yaptım. El Kaide'yla hiçbir inanç ve ilişki bağım yoktur" diye konuştu.
Sanıklardan Orhan Yaşar da Suriye'de tekstil işiyle uğraştığını ve hiçbir zaman El Kaide üyeleriyle bir araya gelmediğini ve tanımadığını aktararak arada alkol kullanan biri olduğunu, örgütle bir bağlantısının olmadığını bildirdi.
Diğer sanıklar da El Kaide terör örgütünün eylemlerini ve düşüncelerini kabul etmediklerini, haklarındaki suçlamaları reddettiklerini söyledi.
Sanıkların savunmasını tamamlamasının ardından mütalaasını açıklayan cumhuriyet savcısı, El Kaide terör örgütünün kuruluşu, eylemleri, amaçları, faaliyetleriyle ilgili detaylı bilgi verdikten sonra, sanıklardan İbrahim Şen, Orhan Yaşar ve Abdullah Koç'un tutukluluk halinin devamına, Ümit İlaçoğlu, Ekrem Müküs ve Şükrü Çiçek'in tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasını talep etti.
- "Müvekkillerimi gözaltına alanlar şu anda casusluk suçlamasıyla tutuklu"-
Savcının mütalaasının ardından söz alan sanık avukatlarından Okan Kadir Bektaşoğlu, dosyada müvekkillerinin tutuklanmasını gerektirecek somut bir delilin bulunmadığını, dosyadaki delillerden sanıkların silahlı terör örgütünü üye olmalarından söz etmenin mümkün olmadığını kaydetti.
Bektaşoğlu, sanıkların tamamının faaliyetlerini açıkça yürüttüğünü, delilleri karartma ve kaçma ihtimali nedeniyle cezalandırılmaları, tutukluluk hallerinin devamı talebine katılmanın mümkün olduğunu söyleyerek tüm sanıkların istisnasız hukuka aykırı delillerle suçlandıklarını iddia etti.
Sanıkların gözaltına alındığı soruşturmayı yürüten dönemin terörle mücadele şube müdürünün şu anda casusluk ve asılsız delil toplamaktan tutuklandığını anımsatan Bektaşoğlu, "Müvekkilimi gözaltına alanlar şu anda casusluk suçlamasıyla tutuklu ve cezaevinde. Hukuka aykırı olarak müvekkilimin evinde ortam dinlemesi yapılmıştır. Bu nedenle soyut iddialarla tutuklanan tüm sanıkların tahliye edilmelerini talep ediyoruz" dedi.
Mahkeme heyeti verdiği aranın ardından yaklaşık 12 saat süren duruşmanın sonunda sanıklardan Şükrü Çiçek ile Orhan Yaşar'ın tutuksuz yargılanmasına, diğer sanıkların tutukluluk hallerinin devam etmesine karar vererek duruşmayı erteledi.